Kurbanla bağdaşmayan görüntüler...
İlmihal kitapları, kurban kesme ibadetinin nasıl ifa edileceğini çok tafsilatlı şekilde anlatır... Kitap okumayı pek fazla sevmeyen halkımız, anlaşılan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın her sene tekrarladığı yol gösterici yayın ve uyarılarına kulak vermiyor. Oysa en azından medyanın bir kısmı kurban kesimine dair, hayli aydınlatıcı bilgiler veriyor.
Mutlaka iyileşme yönünde ilerleme vardır ama, maalesef her yıl Kurban Bayramı’nda müşahede ettiğimiz nahoş görüntüler, bir türlü bütünüyle ortadan kalkmıyor...
Son üç-dört sene içerisinde belediyelerin daha titiz davranmasıyla şehirlerde yapılan toplu kurban kesimleri daha bir derli toplu ve hijyenik açıdan daha kabul edilebilir duruma geldi. Lakin daha alınması gereken epeyce mesafe var! Bu konuda yerel yönetimler, gerekli kaliteyi henüz yakalayabilmiş değil. Hatta bir kısmı vaziyeti idare etmeye çalışıyor...
Asıl fecaat bireysel kesimlerde!.. Bu sene de telefat epeyce fazla oldu. Tespit edildiği kadarıyla üç binden fazla insan kurban keseyim derken, kendi kolunu bacağını kesmiş!.. Bazıları hayati derecede yaralanmış. Bu durum insanlarımızın yaptıkları işi ne kadar ciddiye aldıklarını veya meselenin ehemmiyetinin ne kadar farkında olduklarını gösteriyor. Demek ki, vatandaşın genel olarak bir zihniyet değişikliğine ihtiyacı var. Tabii bunun için hatırı sayılır bir toplumsal eğitim gerekiyor.
Hayvanı bir yerden bir yere taşırken âdeta işkence edenler... Bir taksiye bilmem kaç tane koyun sığdırmaya çalışanlar... Bir kamyona daha fazla sığır yerleştirmek için akla hayale gelmedik uygulama yapanlar... Bu kadar beceriksizlik, cahillik ve dar görüşlülük; ne hayvan haklarının ne de kurban ibadetinin mahiyetinden haberdar olmadıklarını ortaya koyuyor! Ama kısa zamanda yapılacak fazla bir şey yok. Ne yazık ki, insanlarımızın şuur seviyesi bu...
“Acemi kasap” parantezine aldığımız, ama kahir ekseriyetinin kasaplığın K’sından anlamadığı insanlar, her sene bugünlerde tuhaf olayların içinde debeleniyor. Elinde bıçak boğaların önünden kaçmaya çalışanlar... Boğayı yere indireyim derken birkaç yüz kiloluk gövdenin altında kalanlar... Görüntüler komik gibi geliyor ama, aslında çok üzüntü verici bir tablo.
Günlerdir Şanlıurfa’daki bir sözüm ona kasabın sergilediği vahşet konuşuluyor. Taşkınlık yapan hayvanı bir yere bağladıktan sonra, önce bacaklarına, daha sonra boynuna defalarca bıçak saplayıp, İspanya’daki boğa güreşlerinde matadorların yaptığı vahşete benzer bir gaddarlığı yapan cahil ve şuursuz bir kişiye ne diyebilirsiniz?! Geçen sene de, balta ile boğanın bacaklarını kesen iki ayaklı bir canavar görülmüştü!.. Halihazırdaki mevzuata göre, böylelerine ancak 69 TL’lik bir para cezası kesilebiliyormuş...
Oysa bu tiplerin para cezasından önce iyi bir insanlık eğitiminden geçirilmesi şart. Canlılara karşı nasıl davranması gerektiğini öncelikle öğretmeli böyle kimselere. Belediyelerin meslek edindirme kursları içine kasaplık da dahil edilse fena mı olur? Böyle korkunç ve çirkin görüntüler mutlaka belli oranda azalır. Her sene iki üç günlüğüne, ‘kasabım’ diye orta çıkanlar, en azından kurbanlık hayvanlara nelerin yapılmayacağını öğrenirler. Bir de tabii ilgili mevzuatta daha sıkı düzenlemelerin yapılması gerekiyor.
Cehaletin hüküm sürdüğü yerde, dinî vecibelerin bihakkın ifa edilmesi mümkün değildir. Öncelikle ‘kurban’ mefhumunu tam olarak kavramamız gerekiyor...