Alçakların otladığı otlak
Muhterem Müslümanlar! Bir Kuds-i Hadiste buyuruluyor ki: "Eğer içinde bir sıkıntı, üzerinde bir hâlsizlik görüyorsan, bil ki gıybet etmişsindir."
Dedikodunun tiryakisi olanların vay hallerine. Hep yakınırız:
• "İçim içime sığmıyor."
• "İçimde öylesine bir sıkıntı var ki, nerede ise patlayıverecem."
• "İçimdeki darlık, üstümdeki ağırlık hayatımı zehir ediyor" gibi ifadelerle hep yakınır dururuz. Bütün bunların sebebi yaptığımız veya dinleyerek katıldığımız gıybetlerdir.
Miladi 12'nci yüzyılda yaşamış olan bilginlerden Ebû Necip Suhreverdi diyor ki:
"Gıybet, alçakların otladığı bir otlaktır.
Sana, onun-bunun duyunca hoşlanmayacağı şeyleri söyleyen kişi, kendi içindeki pisliği senin ruhuna da eken bir hayduttur."
Anadolu'nun yetiştirdiği büyük âlim İmam-ı Birgivi hazretleri "Tarikat-i Muhammediye" adlı kitabının büyük bir bölümünü "dil afetleri"ne ayırmıştır. Bu kitabın 30 civarında şerhi yapılmıştır. İslâm dünyasında bu derece rağbet görmüş bir kitaptır. Ecdadımız bu meseleye böylesine önem vermiştir.
Lisan afetlerinin en büyüğü gıybettir. Gıybet, bir kimsenin olmadığı yerde duyduğu takdirde üzüleceği bir şey söylemektir. O söylenen söz doğru ise gıybet olur, doğru olmazsa iftira olur. Hz. Aişe radiyallahu anha validemiz dedi ki:
"Sakın bir şeyi gıybet etmeyin. Ben bir defasında Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in yanında bir kadın için:
"- Bu ne uzun etekli kadındır" dediğimde Peygamberimiz bana:
"- Tükür" dedi.
Ben de bir et parçası tükürdüm. (Ahmed bin Hanbel. Müsned). (Kan tükürmek Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in mucizesidir.)
Gıybet, Müslümanlar arasında en yaygın günahlardandır.
Bizim ahlakımızda insanların gizli günahlarını ve ayıplarını araştırmak, ortaya çıkarmak, rezil etmek yasaktır. Bir hadiste "Bir din kardeşini, bir ayıbından dolayı ayıplayan kimsenin canını, Allah (c.c.) aynı ayıbı ona vermeden almaz." buyurulmuştur. Bu ifadeleri duyduktan sonra gıybet etmeye hangi Müslüman cesaret edebilir. Cesaret eden münafıktır.
Muhterem Müslümanlar!
Hz. Ali (r.a.) Efendimiz:
"Mü'min kardeşi yuvarlansın diye kuyu kazan, sonunda o kuyuya kendisi düşer." demiştir.
Hz. Enes bin Malik diyor ki:
"Miraca çıktığım gece, bakırdan tırnakları olan yüzlerini ve gözlerini tırmalayan bir topluluk gördüm. Bunlar kim ya Cebrâil dediğimde: Bunlar insanların etlerini yiyen (gıybet eden) ve onların haysiyetine tecavüz edenlerdir" karşılığını verdi. (Ebu Davud, Enes bin Malik'ten rivayet etmiştir.)
Allah (c.c.): "Gıybet etmeyin." (Hucurat Suresi: Ayet: 12) buyuruyor. Gıybet eden bu emri göze almıyor demektir.
Gıybet eden insanlar günde bir ton et yiyorlar da, farkında değiller.
Gıybet işaret ile olur.
Taklid ederek olur.
Yazı ile çekiştirmekle olur.
Riyakarlıkla olur.
Gıybet edenin gıybetini dinleyenler de gıybetçinin hevesini artırırlar. Dinleyenler de gıybet etmiş olurlar. (Tabarani)
Gıybet öyle bir hastalık ki, yalınız gıybet edeni değil dileyenleri de helak eder. Gıybetçilerin şerlerinden Allah (c.c.)'a sığınırız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.