Denge ve rûh sağlığı
Denge; organizmanın uyumunun bozulmasına mâni olan beden ve rûh faaliyetidir. Yüzeyden baktığımızda bile atomdan hücrelere, bedenimizden unsurlara, dünyamızdan kâinatın öbür ucuna dek muazzam, hassas bir “denge/muvâzene” hâkim olduğunu görürüz.
Meselâ; sinek mikrop; yarasa ve su samurları böcek; yırtıcı hayvanlar leş; leylek solucan; yılan fare; fare veba mikrobu; kedi fare, bitkiler sinek toplar; bakteriler yerlere düşen yaprakları eritip azota çevirip toprağa verir. Ağaç/bitki karbondiosit alır, oksijen üretir, vs. Birisinin azlığı dengeyi allak-bullak ile felç eder; yokluğu hayatı söndürür.
Colorado’da (ABD) bir şehirde kurtlar, dağ eteklerinde yaşayan geyiklerle besleniyordu. Halk, kurtları uzaklaştırdı; geyikler, çoğaldı ve cadde, çöp tenekeleri, evlere dadanıp tabiattaki yeşillikleri yemeye başladı. Çünkü, onları dengeleyen kurt kalmamıştı. Tekrar kurtları geri getirip koruma altına aldılar.1
Vücudumuzdaki “denge”, otomatik çalışan organ, fizyolojik mekanizmalar ve savunma sistemiyle sağlanır. Meselâ, beden ısısı otomatik kontrol ile 36.5 derecede tutulur. Enerji dengesi de beslenmeye bağlı. Yetersiz, aşırı beslenme veya ısı yetersizliği dengeyi bozar ve hastalanırız.
Dünya Sağlık Teşkilâtı’na (WHO) göre sağlık; hastalık ve sakatlığın olmaması; ferdin bedenî, rûhî, sosyal açıdan iyi durumda olmasıdır. Bu târif, rûh sağlığını da ihtivâ eder. Diğer bir tâbirle, ferdin kendisiyle, içinde yaşadığı toplum-çevre, inanç ve kültür değerleriyle uyum ve barış içinde yaşaması; denge ve düzeni korumak için gerekli çabayı sürdürebilmesidir.
Tıp; endişe, korku gibî menfî/olumsuz duygularına saplanmış; hayatla bağını koparmış; düşünce yapısı bozulmuş; insanlarla hiçbir konuda sağlıklı iletişim kuramayanları “ruh sağlığı bozuk” diye vasıflandırıyor. Rûhumuz da, olumlu/olumsuz duygularımız ve lâtifelerimizle muhteşem bir “denge” üzerine binâ edilmiş. Endişe, korku, heyecan, kaygı, gerginlik, üzüntü; mânâ dengesini yok eder; hem rûh hem de beden sağlığı bozulur.
Kâinattaki tekâmül; yenilenme, gelişme meyli çalkalanmalara yol açar. Kâinatın küçük bir nümunesi olduğumuza göre; hem vücûd, hem duygu/iç âlemimizdeki değişim, gelişim; çalkantı ve fırtınalara sebep olur; ruh ve duygu dünyamızı değiştirir. Belki, ömrümüzün seneleri adedince, belki günleri adedince, belki saatleri sayısınca birer başka ferd yapar. Çünkü, zaman altına girdiğimiz için, o tek kişiliğimiz; bir model hükmüne geçer, hergün başka bir ferd şeklini giyeriz. Rûh âlemimiz (iç dünyamız) dahi seyyardır. O gider, başkası yerine gelir. Her zaman farklılık arz ediyor, hergün başka bir âlem kapısını açıyor. Hem şahsımız, hem âlemimiz yenilendiğinden2 dengeyi korumak durumundayız. Aksi halde; aşırı ve yersiz duygu; bâtıl inanç ve ölçüsüz düşüncelerle dengemizi kaybeder; rûh ve beden sağlığımızı yitiririz.
Dipnotlar:
1- Bilim ve Teknik, Çocuk Dergisi, Mayıs 1996.
2- Mektûbât, s. 319.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.