Şu satırları okumaya başladınız. Yaşadığınız anları bir tarafa bırakınız. Nasipse yaşayacağınız zaman dilimini de şu anda düşünmeyiniz.

Şimdi içinde yaşadığımız zamanı birlikte muhasebe edelim:

Eğer içimizde darlık, bedenimizde ağırlık, yaşantımızda bezginlik, yaptıklarımızda veya yapamadıklarımızdan dolayı tatsızlık ve doyumsuzluk yaşıyorsak bilesiniz ki:

• Bedenen ve

• Ruhen kirlenmişiz demektir.

Bedenimiz nasıl kirlenmiştir, nasıl arınabiliriz?

• Bedeni; alkol, sigara, uyuşturucu, kötü beslenme, kolaları içme, aşırı kilolar, zararlı gıdalar ve her çeşit haramlar kirletmiştir. Kurtulmamız için arınmamız gerekir. Nasıl arınabiliriz diyorsanız:

Bunlardan uzaklaşmak, yasaklananlara yaklaşmamak gerekiyor.

Ruhumuz nasıl kirlenmiştir, nasıl arınabiliriz?

• Ruhu; yalan, dolan, kin, öfke, haset, hırs, hak yeme, aşırı ego (bencillik) ileri derecede mal ve para düşkünlüğü, cinsel sapıklıklar ve taşkınlıklar, kıskançlık... vesaire gibi durumlar kirletir. Bunlardan arınmak gerekir. Nasıl arınabiliriz diyorsanız bunun metodu da şöyledir:

Allah'ın koyduğu kurallara uyulması, emirlerinin uygulanması gerekir. Şu hususları yapmak insanı kemâle erdirir:

İmrenilecek bir yardımseverlik özelliğimiz olsun.

Hayatın hiç olmazsa bir bölümünü yaşlılarla paylaşalım, onlara yardımcı olalım.

Yetimleri sevindirelim.

Öksüzleri memnun edelim.

Sevgi ve şefkat dolu olalım.

Hayvanları koruyalım, doyuralım...

Cinsel hayatımız kurallara uygun ölçülere duyarlı olsun.

Çevreyi kirletmeyelim.

Bir fakirin evine âni olarak gidelim ve ihtiyaçlarını giderelim. Onun mutluluğuna şahit olalım.

Arınmak akıllı insanların atabilecekleri ilk adımdır. Bunun başka çareleri de yoktur. Sonrasına gelince:

Uğradığınız haksızlıkları unutunuz. Unutmamaya direnirseniz, ileride oluşabilecek hastalıkların ve acıların temelini atmış olursunuz. Çünkü haksızlıklara takılıp kalmak bizi kirlendirir. Kindar insan olumsuzluklarına başkalarını sebep gösterir. Bu mâzeret tarzı kemalleşmenin (olgunlaşmanın) önünde önemli bir engeldir.

Hiçbir kimseye karşı intikam, kir, nefret, öfke gibi olumsuz duygular taşımayın. Çünkü bu duygular büyük bir ruhsal hamallık sebebi olur. Bunlar kemâlleşmenin (olgunlaşmanın) önünde hırçın birer engel olurlar.

Haksızlığa uğradığınızda kendinizi perişan edecek düşüncelere kendinizi kaptırmayın. Böyle bir durumda olayı ve şahısları Allah (c.c.)'a havale edin. Allah (c.c.) Azizü'n-Züntikam (intikamı en uygun şekilde alan)'dır.

Her olayın bir sebebi bir de hikmeti vardır. İnsan biraz gayret ederse meselenin sebebini bulup hikmetini kavrayabilir. Bunun için iç muhasebeye girin. Sağlıklı netice elde etmek için de geceyi tercih edin. Nerede yanlış yaptığınızı bulmaya çalışın. Bilmeden bile olsa kimin kalbini kırdınız, kime yüzünüzü ekşittiniz, nerede ağır konuştunuz, evinize ve midenize size ait olmayan bir şeyi soktunuz mu, yapmanız gerektiği halde yapmadığınız bir şeyler oldu mu, haksızlığa uğrayan bir kişiyi gördüğünüz halde olaya müdahil mi oldunuz yoksa o haksızlığa göz mü yumdunuz, sabahleyin evinizden çıkarken selâmsız ve stresli mi çıktınız, kime iftira attınız, kimin gıybetini dinlediniz... Düşünün... Hesabın hesabını yaparsanız sıkıntınız bitecek. Bedel ödediğinizi anlayacak; böylece sorunu kökünden halletmiş olacaksınız...

Hülasa herşey dönüp dolaşıp Allah (c.c.)'a teslimiyetimiz konusunda düğümleniyor. Sıfır hata ile yaşayamayacağımıza göre olumsuzluklarımız için tevbe edelim. İlahi kurallara uyalım. Daima Allah (c.c.) ve Rasûlü Hz.Muhammed (s.a.v.)'e teslim olalım. Ah teslimiyet Ah... Ya Selâm. Ya selâm. Ya selâm...