Herkes sütünün gereğini yapıyor
Bir ülkenin en önemli zenginlik kaynağı insandır. Kendisine yatırım yapabilecek ilk varlık da insandır. İnsanın vasıflı olması kendisine yatırım yapılmasıyla olur.
Eğitim sistemi bozuk ülkelerde vasıflı insan sayısı çok azdır. Ülkemizin okullarına öğretmenlerine, ünivsitelerine bakarsanız ahir ve akıbetimizin ne alacağını anlayabilirsiniz. Parlamentonun görüntüsü insanımız ve insanlığın ip ucunu göstermiyor mu?
Dışarıdan biri baksa ülkemiz için söyleyeceği söz şudur: "Sanki bu ülkede herşey insanı bozmak, vasıfsız hâle getirmek için seferber olmuş."
Ülkemizde geneli itibarıyle şu hususlar hiç dikkate alınmıyor: Fazilet, ahlâk, helal-haram, ahde riâyet, mürüvvet, tevazu, feragat, fedakârlık, iffet, şecaat... Bu hasletlere sahip olmayan bir millet asla ayakta duramaz.
Milletimizi uzun asırlar boyunca vasıflı insanlardan müteşekkil bir millet ve ümmet hâline getiren birinci faktör İslam'dır. Müslümanların en zayıf zamanlarında bile Birinci Dünya Savaşı'nda 250 bin şehid vererek yüksek vasfını cihana isabet etmiştir. İslâm'sız bunu başarmanın ihtimâli var mıdır? Çanakkale'yi geçilmez yapan ruh budur işte.
Milletimizin bugün öğündüğümüz o Yüce hasletlere yeniden sahip olması için:
• Din ile devletin,
• Rejim ile milletin,
• Hâkim faktör ile siyasi sistemin mutabakat ve barış içinde olması şarttır. Yürürlükteki sistemin en büyük hatası bunlar arasındaki uyumu bozmasıdır. İdare edenlerle milletin arasındaki paralelliğin bozukluğu insanlığımızı bir kurt gibi yemiş bitirmiştir. İdare edenlerden kastımız siyasiler değildir. Siyasilerin/siyasi otorite olmadıklarını eski Başbakan'lardan Tansu Çiller muhalefette iken şu ifadelerle beyan etmişti:
"-Türkiye'de siyasi iktidarlar hâkim güç değildir. Karanlık gücün perdesinin önündeki piyonlardır. Piyonluk yapmayanlar kısa sürede alaşağı edilir. Bunu herkesin bilmesi lâzım" demişti.
Bunları şu ifadelerime dayanak yapmak için değindim: Türkiye, din düşmanlığı şeklinde tatbik edilen laikliğiyle sistemini yemiş bitirmiştir. Böylece bu ülkeyi İslâm'ın geriletmediği bir asra yakın ucube uygulamalarla net bir şekilde ortaya çıkmıştır.
Tarih, kendisine sarılanların/hidayet yolunu seçip İslâm'ı uygulayanların destanlar yazdığına şahidlik yapıyor. İslâm bize de ayak bağı olmamıştır. Bir takım etkenlerle biz O'nun karikatürüyle yetindiğimiz için İslam'a köstek olmuşuzdur.
Eğer:
• Okullarımız çöktü,
• Üniversitelerimiz iflas etti,
• Devlet borç batağına saplandı,
• Toplumda çözülme başladı,
• Kokuşma korkunç boyutlara ulaştı,
• Temel müesseseler tıkandı,
• Evlerde dirlik düzenlik kalmadı,
• Kazançlarda bereket yok oldu,
• Çocukların mürüvveti görülemez hâle geldi,
• Ahde vefa kalmadı,
• İtimatlar ve güvenler sarsıldı,
• Birinci derecede akrabalarla, komşularla, arkadaşlarla bağlantılar koptu İSE; bunların sorumlusu İSLÂM DEĞİL bu ülkeyi uzun yıllardan hükmü altında tutan resmi ideolojidir. Türkiye'mizin kaosa sürüklenmesinin sorumluları da:
• Politikacılardır.
• Büyük bürokratlardır.
• Aydın geçinenlerdir.
• Öbürlerini söylemem, başımın belaya girmesinden bıktım artık. Bunu bilmeyen de yok. Lâkin kimse açıkça söyleyemiyor. Karnından konuşmak diye söylenen herhâlde budur işte.
Encamımız hayır olsun...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.