Aileler çocuklara Allah’ı anlatmaya nereden başlamalı?
Anne-baba olarak çocuklarımızın yetiştirilmesinden mesulüz. Çocuklarımızın Allah (c.c.)'a inanan ve itaat eden, dinimizin kurallarına göre yaşayacak, istikameti düzgün olacak tarzda yetiştirip yetiştirmediğimizden hesaba çekileceğiz.
Öncelikle vazifemize Allah (c.c.) sevgisinden başlayacağız. Çünkü imanlı, itaatkar ve makbul bir kul olmanın temelinde iki duygu vardır:
1- Allah (c.c.) sevgisi.
2- Allah (c.c.) korkusu.
Allah korkusu ifadesini hemen tashih etmeliyiz. Biz bu ifadeyi toplumun anladığı tarzdan hareketle kullandık. Bunun doğrusu Allah'ın azâbından korkmaktır. Korkulması gereken budur.
Allah sevgisi ve O'nun azâbının korkusu insanı ibadete sevkeden faktörlerdir. Bu hususu çok iyi değerlendirmek lâzım.
Çocuklar üzerinde yerli-yersiz, zamanlı zamansız yapılan "Allah korkusu" telkinleri çocuk ruhunda bir takım olumsuz sonuçlara yol açmaktadır.
İnsanoğlu dünyaya doğarken bazı korkularla doğar. Bu korkular canlılar için birçok tehlikelerden kendilerini korumak için Allah'ın bir lütfudur. Eğer anne-babalar ve eğitimciler bu korkuları "Allah korkusuna dönüştürürlerse inanç açısından vahim hata işlemiş olurlar.
Çocuğun hatalı bir davranışı sebebiyle büyükleri ona:
"Allah seni cehennemde yakar."
"Gözünü kör eder."
"Allah seni taş eder." gibi korkutucu ifadelerle onları o hatalarından vazgeçirmeleri çocuğun gelecek hayatı için çok zararlıdır.
Yapılması gereken çocuğun kalbine öncelikle Allah (c.c.) sevgisini yerleştirmektir. Çocuklarımıza önce cenneti anlatacağız. Çocuklarımıza 9-10 yaşlarına kadar cehennemden asla bahsetmiyeceğiz. Çocuklarımıza cennetten çok cehennemden bahsedenler onların ruhlarında tashihi zor badireler açarlar. Bu olumsuz etkilerle çocuk Allah'ı cezalandıran, tahakkümcü ve acımasız bir varlık olarak bilinç altına yerleştirir.
Çocuğun yetişmesinde anne babanın yaşam tarzı iyi örnek, güzel önder olması hususu temel noktadadır. Çünkü çocuk kendisine verilen nasihatlerden ziyade anne-babasının yaşantısını ve hareket tarzlarını gözlemler ve taklit eder.
Çocukların ilginç ve ilginç olduğu kadar da anlamsız sorular sormaları anormal değildir. Bunlar bir oluşumun başlangıcıdır. "Bunlar ne biçim soru? Bir daha böyle sorular sormanı istemiyorum. Yoksa Allah seni taş eder" diye onları azarlamamalıdır. Onların anlayabileceği lisanla konuya açıklık getirmelidir. Bu sorular hemen hemen her çocuk tarafından sorulduğu için böylesi soruların cevaplarının verildiği kitaplar yazılmış, konunun uzmanlarının açıklamaları anne-babaların vazifelerini kolaylaştırmıştır. Alıp okuyup konuya açıklık getirmek icap eder.
"Dayak cennetten çıkmıştır" yalanına inanarak çocukların inancında derin yaralar açacak dayatmaca tavırlar sergilemek çok yanlıştır. Kur'ân-ı Kerim'de, Peygamberimiz (s.a.v.)'in sünnetinde çocukların dövülmesiyle ilgili bir tek emir bulunmadığı gibi bir işaret de yoktur. Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) hayatlarında bir tek çocuğa bile bir sille vurmamıştır. O'nun hayatında sevgi ve şefkatin en güzel örnekleri vardır. Allah (c.c.) sevgisinin olması gereken anlatımları, tavır ve davranışları vardır. Biz Müslümanlara da O'nun gibi olmak düşer. Vazifemiz de budur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.