Çalışma Bakanı’nın dikkatine
Bu yazıyı 4 Mart Salı günü yazıyorum. Bugünkü yazımın başlığı şöyle: Keşke Teröristler, Sadece Dağlarda Olsaydı. Şu anda saat 15.47 … Bu saate kadar telefonlarım susmadı. Bağcılar, Bayrampaşa ve esnafın yoğun olduğu İstanbul’un diğer semtlerinden, bana telefonlar yağıyor. Mart Ayı onlar için, maalesef Dert Ayı Olmuş.
Bir hukukçu ve gazeteci olarak kendilerini dinledim. Maliye’nin normal denetimlerinden şikâyet ediyorlardı. çok dertleri var. Meselâ 5 makinesi olan ve 10 işçi çalıştıran, bir tekstilciye 5 işçisi sigortasız diye 80.000 YTL ceza yazmışlar. Adam telefonda ağlamaklı durumdaydı. Ben o 5 işçiye yalvardım. Kendilerine 600 YTL’den fazla veremeyeceğimi söyledim. Adamlar ‘Etme n’olur, biz 600 lira ev kirası veriyoruz’ dediler. Boğazımdan keserek, kendilerine 1000’er lira vermeye başladım. Şimdi bana 80.000 YTL ceza kestiler. Atölyemi satsam 5000 YTL etmez. Ne yapacağımı şaşırdım” diyordu.
Bir başkası 30 işçi çalıştırıyormuş. Hepsi de sigortalı imiş. Belirli bir oranda işçi çalıştıran atölyelerin hastanesi olmalıymış. “Atölyem zâten avuç içi kadar yer. Büyük kira ödüyorum. Buranın WC’si de yoktu. Cebimden yaptırdım. Dükkan sahibi ile başımız derde girdi. Ben elin malına nasıl hastane yaptırayım? İlgili merciler, buraya nasıl işyeri ruhsatı vermişler? Altyapı noksanlığından bazı şartları yerine getiremediğimiz doğrudur. Bu yalnız bizim suçumuz mudur? Birçok noksanları kiradan 1 kuruş noksan almayan mal sahiplerinin tamamlaması gerekmiyor mu?” diyorlardı ki, bence haklılardı.
Bağcılar’dan da 20 kadar esnaf aradı. Birisi onların sözcülüğünü yapıyordu. Bağcılar’ın bilmem neresinde küçücük dükkânları varmış. Kimi simit, kimi cıncık boncuk, kimi balon, kimi oyuncak filan satarlarmış. Belediyeciler gelmiş. “Size çok rahat dükkânlar yapacağız” diyerek dükkânlarını yıkmışlar. Yeni dükkânlar için kendilerinden para almışlar. Paranın kalan kısmı için de kendilerini borçlandırmışlar. Dükkânlarını kendilerine törenle teslim etmişler. “Dükkânlarımız güzel amma… Şeytanın boynuzunu yağladığı yerde… Yol yok, yolak yok, otobüs gelmez; taksi çıkmaz. Minübüs geçmez; kendi dükkânımıza kendimiz bile gidemiyoruz. Müşteri nerden gelsin?” diyorlar.
Bir başka esnaf bir süre vergisini geciktirdi diye bankadaki cüz’î bir hesabına haciz konulmuş. Tekstilciymiş. Yanında 50 civarında işçi çalıştırıyormuş. “Şimdi onlar aç ve işsiz; ben de perişanım” diyordu. Bu sonuncunun derdi beni fazlası ile üzdü.
Daha 1-2 ay önce, nereden ve nasıl zengin olduğu anlaşılmayan, Başbakanları pijama ile karşılayan, en büyük Medya Patronunun 2 trilyon YTL vergi kaçağını tespit ettiler. Tam zamanı ve fırsattı. O parayı kuruşuna kadar alacaklardı. Olmadı; gazete ve televizyonlarına el koyacaklardı. Böylece en etkili bir fitne bataklığını kurutmuş olacaklardı. Hem iktidar, hem halkımız huzura kavuşacaktı. En önemlisi de Atatürk’ün, hedef olarak gösterdiği İmtiyazsız, Sınıfsız Kaynaşmış bir toplum olma fırsatını yakalamış olacaktık. Adam bir çeşit imparator. Gazete manşetlerinde AK’ı Kara göstererek toplumu geriyor. Televizyon haberleri ile hem nalına, hem mıhına vurarak ortalığı karıştırıyor. Sakala göre tarak vurmasını çok iyi biliyor. Kimse karşısında gık diyemiyor. Amacım onu kötülemek değil. Allah Rızası için doğruyu söylemek. Onun 2 trilyon vergi kaçağının, %90’ına bir kalemde çizgi çeken, Erbakan döneminde sakallı, Erdoğan zamanında tıraşlı, sempatik ve becerikli Sayın Maliye Bakanımızdan bu konuda ümit yok.
Mağdur esnaf bana kanlı gibi yalvarıyorlardı. “N’olur derdimizi yukarıya duyur” Sayın çalışma Bakanımıza mektup yazmışlar. Bir cevap çıkmamış “Bu mümkün değil. Eline ulaşmamıştır” dedim. Bildiğim kadarı ile çalışma Bakanı Sayın Faruk çelik, zayıftan, mazlumdan, fakir fukaradan yana olan bir Bakanımızdır.
Binlerce canı yanan esnafın derdine eğileceğinden emînim. Acaba çiftçiler gibi, esnafı da sübvanse etmek mümkün olamaz mı? Esnafın bu derdine, çok sevdikleri ve oy verdikleri Sayın Başbakanın haberi olursa... Maliye'nin esnaf üzerinde terör estirmesine mutlaka bir çözüm bulur. Zâten Sayın çelik de bu mağduriyeti Sayın Başbakan’a iletir. Benim yapacağım bu kadar. Esnaf kardeşlerimin gözlerinden öperim.
Dualarımla...