MHP’deki politik ve sosyolojik değişim...
Milliyetçi Hareket Partisinin yönetim katından, son zamanlarda, peş peşe çok sert ve sivri çıkışlar zuhur ediyor... Genel Başkan Bahçeli’nin üslubu, esasen Temmuz 2007 seçimlerinden bu tarafa, olağan dışı bir değişim gösteriyor. Özellikle son haftalarda bu sertliğin dozu hayli ürkütücü! Oysa daha önce, ülkücü gençliği sokak hareketlerinden ve her türlü kanun dışı eylemden alıkoymak için; sergilediği devlet adamlığı tavrı ve tam da yerinde aldığı liderlik inisiyatifi ile, Devlet Bahçeli toplumun her katmanından takdir toplamıştı.
Fakat ne olduysa, şu sıralarda bunun tam aksi bir görüntü veriyor Sayın Bahçeli!.. Hükümetin “açılım projesi”ni deklare etmesiyle birlikte, “Gerekirse dağa çıkarız...” türünden, son derece hayret verici bir beyanda bulundu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çeyrek asrı aşkın zamandır dağdaki silahlı teröristleri indirmek için didinirken; MHP Liderinin dağa çıkmaktan bahsetmesi, doğrusu izahı kabil olmayan bir durumdu.
Sayın Bahçeli’nin tuhaf çıkışları bununla da sınırlı kalmadı. Meclis’teki utanç verici kavgadan sonra, Bahçeli hem iktidar partisine ve hem de bazı medya organlarına karşı, şimdiye kadar pek görülmemiş bir üslupla yüklenmeyi sürdürdü. AK Partilileri, kendi sıralarına bir metreden fazla yaklaşmamaları konusunda açıkça tehdit etti. Meclis’teki kavgayı ele alış biçimleri yüzünden Çalık, Karamehmet, Ciner ve Doğuş Grubu medya organlarına da; (Bu yaptıklarınız ülkücü irade tarafından unutulmayacak...) biçiminde çok net bir gözdağı verdi.
Aynı şekilde yaptıkları haberlerden ötürü, Vakit ve Taraf gazeteleri, MHP lideri tarafından doğrudan hedef alınarak tehdit edildi...
Bütün bu gelişmelere paralel olarak, MHP hakkında da medyada çok sayıda yorum yer aldı. Başbakan Erdoğan’ın siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan, Yasin Doğan mahlasıyla Yeni Şafak’ta (11 Şubat) yazdığı makalesinde, MHP’de faşizan eğilimlerin öne çıkmasından bahsetti. Aynı şekilde, Ahmet Altan Taraf’ta MHP hakkında iki tane çok sert yazı yazdı. Taha Akyol da (Milliyet-11 Şubat), eski bir mensubu olarak, MHP’nin bugünkü konumu ve Devlet Bahçeli’nin üslubu konusunda uyarılarda bulundu.
Fakat bana göre, son zamanlarda siyaset sosyolojisi açısından; MHP hakkındaki en dikkat çekici analizi Prof. İhsan Dağı (Zaman-11 Şubat) yaptı...
Kimi kanaatlerin aksine, “Osman Durmuş MHP’nin yeni kimliğini, toplumsal tabanını ve siyasetini gayet iyi temsil ediyor” diyen Dağı; MHP’nin hem tavanda hem tabanda geçirdiği dönüşüme dikkat çekiyor ve Partinin “... emekli valiler, emniyet müdürleri, paşalar, Oktay Vural ve Mehmet Şandır...” gibi kişilerle temsil edildiğini belirtiyor ve MHP’ye, “Mukaddesatçı-milliyetçi” bir temsilden ziyade, devletçi bir refleksin egemen olduğunu ifade ediyor. Şöyle devam ediyor:
“Oysa ... 27 Mayıs darbesinde oynadığı rolüne rağmen, Türkeş zamanında MHP’nin temsil ettiği kitleler, Cumhuriyetin elitini değil, yönetimden dışlanmış yoksul ve muhafazakâr Anadolu’yu temsil ediyordu...”
“...Mukaddesatçıların kopuşu MHP’yi sekülerleştirdi. Sekülerleşen ve dindarlarla arası açılan MHP’ye kentli, eğitimli ve laikçi ulusalcılar ilgi göstermeye başladı...” diye analizini sürdüren İhsan Dağı, şu sonuca varıyor: Bugünkü haliyle “MHP artık ulusalcı, laik ve Akdenizli bir hareket.”
Özetlersek, MHP’de büyük bir değişimin yaşandığı inkâr edilemez...