Eğitimde Apartheid, “Kur’ân Yılı” ve Özgün Duruş
Türkiye’de köşe yazarları için gündem sorunu yok, hatta gündem fazlalığı var. Hele haftada bir yazıyorsanız, konular arasında seçim yapmak zorundasınız. İşte bugün, üç konu var gündemimizde.
¥
2004 yılındaki bir yazımızda; “Bu ülkenin en büyük talihsizliklerinden biri, kendi arzusuyla sömürge olmaya teşne ‘müstemlekeci elitler’dir” demiş ve devam etmişiz: “Cemil Meriç’in ‘Batı’nın yeniçerileri’ diye isimlendirdiği bu azınlık sınıf, halkından kopmuştur ve halkının inançlarına nefretle bakar. İşbu zihniyet, daha çok toplumun alt katmanlarının çocuklarının okuduğu İHL ve meslek liselerine karşı bir “apartheidci tepki” olarak yeniden hortlamıştır. Bir zamanlar Güney Afrika’da Beyaz azınlığın Siyah çoğunluğa uyguladığı “apartheid” (ırk ayırımı) politikasına benzer bir ayırımcılığı savunan zihniyetin 21. yüzyıl Türkiye’sinde hâlâ varlığını koruyor olması oldukça düşündürücüdür! Bilindiği gibi, yüzyıllar boyu sömürgeci Beyaz azınlık tarafından yönetilen Güney Afrika’da Zencilerin Beyazlara ait “ayrıcalıklı” okullara, mekânlara, otobüslere, lokantalara vs. girmesi yasaktı. Ne yazık ki, tarihin karanlıklarına gömüldüğü zannedilen bu ilkel ve çağdışı uygulama 28 Şubat postmodern darbesiyle birlikte Türkiye’de yeniden revaç buldu. Bu dönemde dinî inancı gereği başını örten kız öğrenciler Zenci muamelesi görerek okullara ve resmi kurumlara alınmadı, hâlâ da alınmıyor. Dini duyarlılığa sahip halkın, dinini öğrensin diye imam-hatip okuluna gönderdiği veya bir meslek garantisi olsun diye meslek liselerinde okuttuğu öğrencilere üniversite yolu kapatıldı. Şimdi, AK Parti iktidarı halkın büyük çoğunluğunun istekleri doğrultusunda bu “apartheidci uygulama”yı kaldırıyor diye vâveylâ koparılıyor, “laik” nâralar atılıyor…”
2010 Türkiye’sinde değişen bir şey yok. Daha önce, üniversitelere girişte katsayı oranlarını düzenleme yetkisinin YÖK’te olduğunu söyleyen Danıştay, YÖK’ün yaptığı nispeten adil olan düzenlemeyi iptal etti. Dahası, İHL ve meslek liseleri ile diğerleri arasındaki farkın “kapatılamaz” düzeyde olması gerektiğini savundu. İstanbul Baro Başkanı da “eşitlik, eşit insanlar arasında olur” diyerek niyetini izhar etti. Bu, apartheidci zihniyet değil de nedir? Türkiye bu ayırımcı zihniyeti tasfiye etmeden huzura erebilir mi?
¥
2010 yılını ‘Kur’ân Yılı’ ilan eden Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Ali Bardakoğlu, Diyarbakır Ulu Cami’de yaptığı vaazda Kur’ân ve namazın önemine değinerek; ‘Akşamları yarım saat televizyonu kapatıp Kur’ân okuyun’ dedi. Başkan; “Kur’ân geçmişimizi, yarınlarımızı ve bize, bizi tanıtır. Kur’ân’la buluşmak kendimizle buluşmak demektir. Onu okudukça kendimizi, Rabbimizi tanır ve tüm kainatın bizim için yaratıldığını fark ederek Rabbimize şükrederiz” diyerek, Kur’ân okumanın önemini vurguladı.
Lakin Türkiye’de İslâm ve Kur’ân’dan hazzetmeyen çağdaş Ebû Cehiller, Başkanı ‘kuyuya taş atmak’la suçlayacak kadar kudurdular; içlerinde gizledikleri kini açığa vurdular. Kur’ân okuyan herkes çok iyi bilir ki, tarih boyunca Tevhidî hakikati tebliğ edenler hep “deli ve mecnûn” diye suçlandılar. Bu vesileyle biz, Diyanet İşleri Başkanımızı yürekten destekliyor ve hem şahsım adına hem de Namaz Gönüllüleri Platformu adına, “Kur’ân Yılı” kampanyasından büyük heyecan duyduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Kur’ân’ı halkımızın gündemine taşımak için bütün imkânlarımızı seferber edeceğimizi de ilan ediyoruz.
¥
Yayın hayatına girdiğinden beri, tebrik etmeye ve tanıtmaya bir türlü fırsat bulamadığımız haftalık Özgün Duruş gazetesi, gerek derin entelektüel seviyesi, gerek zengin yazar kadrosu ve gerekse ‘özgün’ İslâmî duruşu ile giderek göz dolduruyor. Haftalık bir gazetede yer alması gereken bir önceki haftanın haber ve yorumlarına ilaveten, özgün röportajları, makaleleri, inceleme ve araştırma yazılarıyla ‘aylık dergi’ doluluğunda bir görüntüsü var. İslâm ve Hayat, Ekonomi, Dış Politika, Tarih, Kültür-Sanat ve Aile sayfaları ile bir hafta boyu gündeminizi belirleyecek bir çeşniye sahip. Keşke, ciltlenip saklanabilecek bir ebatta yayınlansa derim. Balyoz Darbe Planı’nda tutuklanacak 36 gazeteci arasında yer alan kardeşinize mikrofon uzatıp sayfalarında yer verdiği için de Özgün Duruş’a ve Dilaver Demirağ’a teşekkür ediyorum. 19-25 Şubat sayısında yayımlanacak Namaz üzerine yaptığımız söyleşiyi de dikkatlerinize sunuyorum.
¥
PROGRAMLARIMIZ:
- 16.02.2010 Salı günü, AKV salonunda (Karabaş mah. İnönü cad. No: 246, kat: 1. İZMİT), bayanlara: 13.00’de, baylara: 19.00’da sunulacak olan Sahabe ve Namaz konulu sohbetimize katılabilirsiniz. Araştırma ve Kültür Vakfı İzmit Şubesi tlf: 0262 324 48 41.
- 18.02.2010 Perşembe günü, Gönül Kuşağı Derneği salonunda (Fatih mah. Barış cd. Çakım apt. No: 8/2 İZMİT), saat 19.00’da sunulacak olan Hz. Şuayb'ın Namazı konulu sohbetimize ailece katılabilirsiniz. Gönül Kuşağı Derneği tlf: 0532 595 85 76.
- 19.02.2010 Cuma günü, Çamlıca Umran Kültürevi’nde (Bulgurlu cd., Bulgurlu hamamı karşısı, Üsküdar-İst.), saat 20.00’de sunulacak olan “Kur’ân ve Hayat” konulu sohbetimize ailece katılabilirsiniz. Çamlıca Umran Kültürevi tlf: 0555.6843721.
- 20.02.2010 Cumartesi günü Araştırma ve Kültür Vakfı salonunda (Horhor cd. Yeşiltekke sk., No: 4, Fatih-İst.) saat 16.00’da, Sayın Prof.Dr. Şinasi Gündüz hocamızla birlikte sunacağımız “Kur’ân’da Peygamberler” konulu sohbetimize ailece katılabilirsiniz. AKV tlf: 0212.5337202
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.