İrfan Gündüz

İrfan Gündüz

TERÖR ÜZERİNE (1)…

TERÖR ÜZERİNE (1)…

Terör; korkutmak ve yıldırmak anlamında Latince bir kelimedir. Siyâsî kavram olarak terör; bir fikri zorla kabul ettirmek için güç ve şiddet kullanma, korkutma ve sindirme faâliyetlerini ifâde eder.
Terörizm ise, “bazı siyâsî ve sosyal değişiklikler meydana getirmek için korku ve dehşet atmosferi oluşturmayı tasarlayan şiddet ve tehdit” diye tanımlanır. Terörizm; Latince “bilinmeyen ve öngörülemeyen bir tehlike karşısında duyulan aşırı korku, endişe ve dehşet” anlamına gelen “terror” kelimesinden türemiştir. XIX. Yüzyıl boyunca yaşanan siyâsî gelişmeler sonucunda terörizm, sadece devlet tarafından vatandaşlara karşı uygulanan şiddeti değil, bireyler ya da siyâsî gruplar tarafından devlete karşı uygulanan şiddeti de ifâde eden bir anlam kazanmıştır.
Terminoloji yeni olmakla beraber, terör eylemlerinin târihi, insanlık kadar eskidir: Çağdaş terörizm, geçmişin siyâsî şiddet uygulamalarının günümüz şartlarına ve imkânlarına uyarlanmış şeklinden başka bir şey değildir. Bununla berâber, iletişim ve silah teknolojilerinde gerçekleşen yenilikler, terörizmin boyutunu öngörülemeyen bir düzeye taşımıştır.
Sorel: "20 inci Yüzyılın tek bir silahı vardır; o da korkudur." diyerek, kitleleri yönetmenin en uygun yolunun korkuyu yaygınlaştırmak olduğunu söylerken; Bacon: "teröre karşı en iyi silahlanma korkuyu yenmektir." diyerek, teröre karşı toplumsal soğukkanlılığın korunması gerektiğine işâret eder.
Terör ve terörizm kavramları üzerinde genel kabul gören bir tanım bugüne kadar pek yapılamamıştır. Terörün ve terörizmin, insanlığın karşılaştığı en tehlikeli sorunlardan biri olduğuna bakılırsa, bu kavramlar üzerinde uzlaşılmış bir tanımın yapılamamış olmasını ciddî bir eksiklik olarak görmek gerekir. Bu yüzden terörle mücâdelenin en önemli zorluklarından biri, hangi faâliyetlerin terör eylemi sayılması gerektiği konusundaki yaygın anlaşmazlıktır. Anlaşmazlıkların temelinde ise, siyâsî ve kültürel farklılıklar ve çıkarlar yatmaktadır.
Bazı ülkelerde terörizm, suç işleyen fanatik grupların bütün faâliyetlerini kapsarken, diğer bazı ülkelerde aynı teröristler saygı bile görebilmektedir. Birinin terörist olarak kabûl ettiğini bir diğeri, menfaatı gereği, pekâlâ özgürlük savaşçısı olarak görebilmektedir. Bu nedenle, uluslararası alanda terörizmin tanımı konusunda henüz bir konsensüs sağlanamamıştır. Terörizm, ne aldığı kurban sayısına ne de kullanılan metoda bakarak tanımlanamaz.
Bir tanıma göre terörizm, saldırılan veya korkutulan sivil ve masum kurbanlar aracılığıyla hedeflenen daha büyük bir kitleyi yıldırıp, korkutarak yasadışı stratejik ve siyâsî amaçlarını gerçekleştirmek için bir grubun veya devletin, bilinçli ve planlı bir biçimde şiddet kullanması veya şiddet tehdîdinde bulunmasıdır. Demek ki, terörü işleyenler belirli kişiler ya da organize bir örgüt veya bizzat bir devlet olabilir ki, bu durumda bir devlet teröründen de bahsedilebilir.
Terörizmin ikinci tanımlayıcı niteliği, hedeflerinde ayırım gözetmemesidir. Terör eylemleri siyâsî nitelik taşır; amaç, hedef kitleyi, teröristlerin savunduğu siyâsî pozisyonu kabûl edecek bir kıvâma getirmektir. Bu anlamda siyâsî terör, kelimenin tam anlamıyla düşük yoğunluklu psikolojik bir savaştır. Bireysel ve kitlesel iletişim araçları geliştikçe, psikolojik savaş stratejileri ve taktikleri de o ölçüde gelişmiştir. Bu yönden içinde bulunduğumuz iletişim çağı, psikolojik savaşlar çağı olarak da adlandırılabilir.
Terörizmin etkili eylemleriyle toplumda meydana gelen sosyal güvensizlik ve art arda gelen şok dalgalar insan zihnini dondurur, sosyal ve ekonomik hayatı felç eder. Amerika'daki 11 Eylül saldırısından hemen sonra uçakların yolcu sayısındaki dramatik düşüş ve borsadaki aşırı dalgalanma tam da teröristlerin istediği bir sonuçtur.
Terörizmin bir başka ortak karakteri de, mutlaka, dışarıdan birileri tarafından desteklenmesidir. Bazı dış güçler, belli siyâsî mülâhazalarla terör örgütlerinin sponsorluğunu yapmakta, üyelerini eğitip donatmakta ve gerektiğinde uluslararası alanda himâyesine almaktadır. Terör ve terörizme ortak bir tanım yapılamaması, ülkelerin birbiriyle savaşmak yerine, terör örgütlerini kendi emelleri doğrultusunda maşa olarak kullanmasından kaynaklanmaktadır.
Terörün bazı ülkeler tarafından muhalif ülkeye yönelik olarak desteklenmesi konusunda hedef ülkenin, başta sosyal zaafları sonra ekonomik çıkarları ve vatandaşların devletine karşı hoşnutsuzlukları etüd edilerek planlanmaktadır ki maşa olarak kullanılacak bir kitle oluşturulabilsin. Bu sebeple, teröre muhâtap olan ülkenin terörle mücâdelesinin sâdece polisiye tedbirlerle önlenemeyeceği gerçeğidir.
Bilimsel ve teknolojik gelişmeye bağlı olarak terörizm kavramı da değişime uğramıştır. Dolayısıyla, terörizmin, sadece şiddet kalıbı içinde düşünülmesi pek doğru değildir. Değişen dünya dengeleri ve uluslararası ilişkilerdeki farklılaşmalar sonucu, sıcak savaşlar, yerini, soğuk savaşlara bırakmıştır. Soğuk savaş gereği olarak ortaya çıkan psikolojik savaş türü ve bu savaşın vazgeçilmez unsuru olan düşük yoğunluklu çatışmalar terör kavramını da berâberinde getirmiştir.
Demokratikleşme alanında atılan adımlar terörü sayı olarak azaltmakla birlikte, demokratik ortamlarda terör eylemlerinin etkinliği özellikle kitle iletişim araçlarının tesiriyle daha da artmaktadır. Terör hareketleriyle uluslararası siyasî ilişkiler, bölgesel ve ülke düzeyindeki siyasî ve toplumsal sorunlar arasında yakın bir ilgi gözlenmektedir. Sağlıklı bir değerlendirme yapıldığında, toplumdaki dengesiz gelir dağılımının hoşnutsuz kişilerin ortaya çıkmasına yol açtığı ve birtakım güçler ve devletlerin bu durumu hedeflerine ulaşmada araç olarak kullandıkları sürece, terörizm dünyâmızda varlığını devam ettirecektir.
Terörün anlaşılmasında dikkat edilmesi gereken diğer bir husûs ise, terörün tamâmıyla dış destekle açıklanarak kolaycılığa kaçılmasıdır. Terör istismâra açık bir ortamın olmadığı yerlerde yaşama imkânı bulamaz; dolayısıyla, bir yerde yaygın olarak terör varsa, orada, gerçekten, bir şeylerin yanlış gittiğini de kabûl etmek gerekir. Sosyal refâhın azalması ve toplumsal yapının zayıf düşmesi veya buna ait belirtilerin artması, terörün arayıp da bulamadığı fırsatlar olarak görülmeli ve önleyici tedbirler bir an önce alınmalıdır.
Terörizmde, olayların tamamen dış dinamiklere bağlanarak, iç dinamiklerin ihmâl edilmesi, kendi kendimizi kandırmaktan başka bir işe yaramaz. Bunun tam tersi, terörü yorumlarken, sadece iç dinamikleri ele alıp, dış dinamikleri ihmal etmek de, başka bir yanlıştır. Yabancı unsurların içine karışmadığı bir terörün günümüz şartlarında düşünülemeyeceği açıktır. Başka bir ifâdeyle, her terör eyleminde, oranları değişse bile, iç ve dış dinamikler birlikte bulunmaktadır.
Eğer, bir devlet, bazı stratejik kazanımları için terörizmi doğrudan aracı olarak kullanıyorsa veya resmî olarak belirlenmiş millî hedefleri doğrultusunda terörizme lojistik destek sağlıyorsa veya terör örgütlerinin ülkesinde konuşlanmasına hoşgörüyle yaklaşıyorsa, terör ile devlet arasında bağ kurulmakta ve devlet destekli uluslararası bir terörizmin varlığı ortaya çıkmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Gündüz Arşivi