Osmanlılık bir etnik köken midir?
Almanlar, Ege adalarının satılması hakkında konuşup Yunanlıları kızdırdılar...
Bizden de bu adalara ve hatta Batı Trakya’ya epeyi bir müşteri çıktı...
Onların bakışı ekonomiktir... Bizimki ise ideolojik...
Bir görüş açısı olmadan görüş olamayacağına göre, bunun üzerinde biraz durmak gerekiyor...
Neden ideolojik düşünüyoruz sorusu geliyor hemen akla...
Irak, Suriye, Lübnan, Ürdün, Mısır, Bosna Arnavutluk ve Kafkasya’ya bakışımız da aynı...
Ötesinde Cezayir, Afganistan ve diğerleri...
Derdimiz istila mı?
Hayır...
Kelimeyi değiştirip fetih dersek?
O da değil...
Belki de bu coğrafyalarda yaşayan halkların özgürlüğü ekseninde sadece bir kardeşlik hissidir...
Ya da kodlarını ecdadın yazdığı bir programı, oralara götürüp kurmak gibi bir şey...
Patenti bize ait olmayan Osmanlıcılık ya da Yeni Osmanlıcılık kavramlarını bir kenara koyalım...
Son üç yüz yılda öylesine yoğun bir ideolojik saldırıya maruz kaldık ki; kulaklarımızda “sen aslında hiç olmadın yalnızca barbarlıktan ibaret bir kaba istilaydın” çınlaması baki kalmış...
Milyonlarca sayfalık, milyarlarca kelimeden müteşekkil bu insafsız iftiranın her ideolojiden ve İslâm haricindeki her inançtan beslenmiş tarafı çoktur...
Herkesin bir tuğla koyduğu ve dört bir yanımıza örülmüş bir sur gibi...
Bir tek batı tarafında açılmış küçük bir penceresi olan...
En basit tarafından bakmak gerekiyor belki de...
Bu ülkede etnik kökenler var...
Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap, Abhaz, Boşnak, Zaza, Tatar, Karaçay, Gürcü, Karapapak, Arnavut...
Listesi uzun...
Peki, hiç Osmanlı yok mu?
Yani yüzlerce yıl içinde bu çeşitlikten harmanlanmış, kendi dilini, kültürünü, milliyetini ve medeniyetini oluşturmuş bir etnik kimlik olamaz mı?
Okyanus ötesindeki adam ben Amerikalıyım diyor...
Öyle bir millet olamaz demek ABD’nin 308 milyonluk nüfusunu yok saymak anlamına geliyor ve pratikte bir değer taşımıyor...
Güney Amerika kıtasında yüz milyonarca insan İspanyolca konuşuyor... Köklerinde yüzlerce ayrı kabile, millet ve medeniyet sayılması, bugün hepsinin birden Hispanik olduğu gerçeğini değiştirmiyor...
160 milyon insanın ana lisanı olan Urduca, milletler arasındaki kavşakta doğmuş bir dil...
O yapay bir dildir dersen kim takar seni...
Omlet, yumurtadan yapılıyor ama çiğ yumurta omletten elde edilemiyor...
Etrafımızdaki coğrafyalarda yaşayanlara karşı bu derece yakınlık duyuyorsak, Türk olduğumuz kadar, Kürt ve Laz olduğumuz kadar Çeçen oluyorsak, Filistinli oluyorsak, Arap, Peştun, Türkmen ve Boşnak oluyorsak aslında topyekûn ne olduğumuzu da sorgulamak gerekiyor...
Belki de geri dönülmez bir şekilde Osmanlı olmuşuz da hâlâ farkında değiliz...
Her defasında ani bir refleksle uzak coğrafyalara el uzatırken aslında kendimizi tanımlıyoruz...
Adına Osmanlı deyin veya bir başka şey...
Türkiye’de kategori edilmemiş bir etnik köken daha var...
İmparatorluğun bütün halklarından ve milletlerinden süzülmüş bir etnik...
Az veya çok...
Ama var...
Pax-Ottomana (Osmanlı Barışı) bu temel üzerinde yükseliyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.