Hata, yalnızca hatadan ibaret midir?
Türkiye piyasalarından her gün rakam avuçlamak, tahminler yapmak ve ekonomiyi yorumlamak mümkün elbette...
Bunu yapan binlerce kişi var...
Zifiri karanlıkta duran filin bir tarafını rastgele tutup, meseleye manzara koymak gibi bir şeydir yapılan...
Bu yüzden olsa gerek, aynı meseleyi tartışan üç iktisatçıdan beş ayrı fikir çıkıyor...
Bizler işin başka tarafındayız...
“O fil neden karanlıkta duruyor?” diye soruyoruz...
Bu bakış açısını fazladan ideolojik bulanlar da var...
Hiç fark etmez...
Çünkü gayretimiz, ekonominin üzerinde döndüğü sistemi sorgulamak üzerinedir...
Hareket noktamız ise gayet açıktır...
Halının ucu birazcık kaldırıldı ve memleketin, devletin her köşesine sinmiş gizli örgütlerin varlığı, çirkin tezgahların ve ayarlanmış işlerin boyutu tescil edildi...
Ekonomi dediğiniz mesele de bu yapılanmadan azade değildir...
Yani çarşaf gibi önümüze serilen bu manzara, sadece darbeler, yargı ve siyasetten ibaret bir şey olamaz...
Peki, ekonomideki benzer yapılanmalar neden çözülemiyor?
Çünkü hesap verme veya hesap alma mecburiyeti yoktur...
Vaziyet öyle tuhaf bir haldedir ki, durakta otobüs bekleyen adamın kafasındaki haftalık yerli malından mutfak hesabı, önünden geçen ithal arabanın deposundaki ithal yakıtın değerinin bile altındadır...
Çünkü ekonomi parsellenmiştir...
İşi rakamlara döküp “bakın Türkiye ekonomisi dünyanın sayılı güçlerinden birisi oldu” demek kolaydır...
Mesele, bu yapının ürettiği refahın içeride ne şekilde paylaşıldığındadır...
Evet, Türkiye ekonomisi hacimleniyor...
İçeride birileri inanılmaz paralar kazanıyor, kitleler ise bu ekonomiye göre göreceli olarak fakirleşiyor...
Son 7 yılda dolar milyarderleri sayısında büyük artışlar oldu...
Ve ekonomiye yön verenler, sistemi sorgulamadıkları gibi sorgulanmasına da engel oldular...
Sadece birkaç hata yaptık dediler...
Bu durumda, mesela “Merkez bankasının kur ve faiz politikalarında, enflasyon hesaplarında ciddi hatalar vardı” tespitini yapmak bile, bu sistem sorunu içinde kendi başına bir hata oluşturuyor...
Çünkü yaptıkları şey aslında hatadan ibaret değil...
Bize göre, hesap sorulmadığı için “hatalar” başlığı altında devam eden maksatlı bir politikadır...
Sebebini anlamak için TCMB’nin para politikasına yön veren ve memleketin ekonomisini şekillendiren o malum anketlerin kimler arasında döndüğünü biraz düşünmek gerekiyor...
Hükümette de benzer durum var...
Dış siyasette, sağlıkta, altyapıda çok önemli işler yaptılar...
Fakat ekonomi yönetiminde hatalar işlediler...
Ya da “hata” kelimesine sığınıp bu parsellenmiş sisteme dokunamadılar...
Onları da korkutan ve bilerek hata yapmaya zorlayan bazı şeyler oldu...
Çünkü mal meydandadır...
Gümrük sistemi ve imtiyazlar konusu malumdur...
Vergi sistemi içinden çıkılamaz durumdadır...
Mali piyasalar dingonun ahırı gibidir...
Ticaret kanunları etkisiz haldedir...
İthal mallar karşısında, üretim anlamsızlaşmaya devam etmektedir...
Bankacılık ve finans mekanizmaları reel sektörler üzerinde terör saçmaktadır...
Savunma ve kamu harcamaları denetimsizdir...
Tarım ve hayvancılık kimsenin umurunda bile değildir...
Devletin borçları, kitlelerin kredi kartı borçları muazzam rakamlara ulaşmıştır...
İşsizlik başını alıp gitmiştir...
Halbuki bütçe açıklarını kapatmak için uydurulan “verginin vergileri” bir gecede jet hızıyla çıkartılabiliyor...
Hesap vermezler tarafından parsellenmiş ekonomiye, bir basit hukuki düzenleme ile dokunmak düşüncesi ise yıllar süren kısır tartışmalardan öteye gitmiyor...
Bu ekonomi, sistem zaviyesinden ameliyata mecburdur...
Belki de asıl sorun, sermayenin el değiştirme korkusundan kaynaklanıyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.