Barış için atom bombası
Alman Başbakanı Sayın Merkel, “İran atom teknolojisi ile uğraşmasın” diyecek. Çok yanlış. Bu kafayla devlet yönetilmez. Neden:
Siyonist İsrail, işgal ettiği Filistin halkına, topyekun bir millete, kurulduğu günden beri dünyada görülmemiş bir zulüm yaşatmaktadır.
Milyonla halkın nefes almak için açtığı yer altı tünellerine dahi imkan vermeyen bir kuşatma... Aç, susuz, ilaçsız bırakılan halkın evleri başlarına yıkılıyor.
Bütün bu zulümlere karşı taş atan çocuklara, mukabele diye, karadan, havadan, denizden saldırıya geçiyor. Kimyasal silah, fosfor bombaları kullanıyor. Eli kolu bağlı insanlara karşı tanklarla kahramanlık... 2003’te Rachel Corrie’yi ezdikleri gibi her gün.
Altmış yıllık felaket gösteriyor ki, Yahudiler de dahil bütün insanlık vicdanı isyan etse, Siyonist vahşet devam edecek. Çünkü anladığı tek dil silah gücü. Güvendiği tek imkan, İslam dünyasının silah bağımlılığı ve atom bombası olmamasıdır.
İsrail’i sözden anlar duruma getirerek insanlığı görülmemiş bir dünya savaşından kurtarmak için tek imkan, İslam ülkelerinin atom bomba ve teknolojisine sahip olmasıdır.
Savaşın tahribatı, gelişen teknoloji ile orantılı artıyor. Daha önce hiçbir savaş alanında Japonya’ya atılan atom bombası kadar felaket olmadı. 2. Dünya Savaşı’ndaki kayıp birincisinden fazla oldu. Yeni bir dünya savaşı tüm insanlık için en ciddi felaket olacaktır.
İki güvence, 1) Kendi fazla silahlı; 2) İslam dünyası silahsızlandırılmış; 3. olarak Siyonizm’in Sultan Süleyman ütopyası. Bu üç realite, İsrail saldırganlığını doğuruyor. Barışı imkansızlaştırıyor. Bu yol, 3. dünya savaşına çıkar.
Yaşananlar, İsrail’in silahsızlandırılamayacağını gösteriyor. Barışı lafta bırakıp, imkansızlaştırıyor. Bu yol, 3. dünya savaşına çıkar.
İsrail’i barışa getirecek, dünya savaşını durdurabilecek tek tedbir, tek imkan, İslam devletlerinin en ileri atom bomba ve teknolojilerine sahip olmalarıdır.
İslam dünyası, İsrail silah sanayine hizmet ettiği sürece, dünya felakete doğru ilerliyor demektir.
İsrail’in ana planının ilk hamlede Kapadokya’ya (Nevşehir) kadar olduğu, Theodor Herzl’in 1897’de Basell’de topladığı 1. Siyonist Kongresi’nde, İsrail’in kuruluş kararıyla beraber belirlenen sınırlardır. Şimdi durum ne:
İki hafta önce Brezilya Cumhurbaşkanı Luiz İnacio Lula de Silva geldi İsrail’e. Theodor Herzl’in mezarını ziyarete gidip saygı duruşunda bulunmadı diye Başbakan Netanyahu, Cumhurbaşkanı Silva’nın Knesset’teki konuşmasına, protesto niteliğinde katılmadı. Herzl’in istediği ne? İlk hamlede devletin kurulup, Süveyş’ten Kapadokya’ya hakim olmak. Sonra Davut ve Süleyman’ın ülkesi.
Bu bin yıllık ütopya ve bu frensizlik dünyayı kana boyar. Aklı başında herkes ve bütün dünya, dünya barışı ve tüm insanlığın sulh ve selamet içinde yaşayabilmesi için İsrail’i silahlandıramıyorsa, İslam dünyasının silah teknolojisini geliştirmesine destek vermek zorundadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.