Bir bakış açısı olmadan görüş olabilir mi?
Bu memleketin insanları, ekonomideki elli yıllık yapısal bozukları tartışır, hükümetler de bunu kendilerine tenkit olarak alır ve sitem ederler...
Hep böyle olmuştur...
Islahat fermanı gibi ilan olunan ekonomi programları, sokaktaki adamın ilgisini çekmez...
Konuşulan şeyler başkadır...
Ekonomiden kaynaklanan ve vatandaşları huzursuz eden meseleler vardır...
Mesela?
Ordu her yerde olduğu gibi, bu ülkenin güvenliğinin sigortasıdır...
Fakat ordu yardımlaşma kurumu, ticari, sınaî, finans ve emlak yatırımlarıyla memleketin en büyük holdingine dönüşmüştür...
Üstelik yurtdışında birçok yabancı şirkete de sahiptir...
Türkiye gibi güçlü bir ülkede, ordu neden bir yardımlaşma kurumuna ihtiyaç duysun ki?
Ya da bu şartlar altında, ordu ile uluslararası sermaye arasında dolaylı da olsa bir ilişki ihtimali yoktur diyebilir misiniz?
Bu durum, kontrolsüz ekonomiden kaynaklanan bir milli güvenlik riski anlamına gelebilir...
Yoksa mevzu, Oyak’ın ülke ekonomisi içindeki muazzam büyüklüğü, 1960 darbesinin şartlarında kurulmuşluğu, her türlü vergiden muaf tutulması, SSK ve Bağkur’u sınırlandıran birçok kanundan azade olması ya da ekonominin hemen her sektöründe liderliğe oynaması değildir...
Zaten bilançosu, gelir ve giderleri kamuoyuna açıklanmamaktadır...
Olan olmuş bir kere...
Gelişmiş ülkelerde olaya şöyle bakılır...
“Ülke güvenliği açısından; ordu, kolluk ve istihbarat unsurları doğrudan veya dolaylı olarak sanayi, ticaret ve finans gibi ekonomik faaliyetlerde bulunamazlar”.
Bankacılık da gelişmiş ülkelerde çok sıkı kanunlara tabi bir sektördür...
Bu ülkenin en büyük bankalarından birisi olan İş Bankası, piyasa yapıcı kimliği ile paranın lokomotifi gibidir...
Birçok sektöre yayılmış çok geniş yatırımlar ağı vardır... Sermaye yeterlilik oranı dünya ortalamasının 2.5 kat üzerindedir...
Hazinenin borçlanmasından, Merkez Bankası’nın para politikalarına varıncaya kadar oluşturduğu etki alanı, en az hükümete denktir...
Buraya kadar güzel...
Fakat bu bankanın ortağı, ana muhalefet partisi olan CHP’dir...
Dünyada örneği yok bunun...
Yıllardır söyleniyor... Siyasetle iç içe geçmiş ve büyük bankalardan oluşan bu sistem artık yenilenmelidir...
Mevcut bankaları büyütmek yerine, daha fazla sayıda orta ölçekli banka ile sektörü büyütün...
Bunun da yolu bir bankanın aktif büyüklüğünü, ülkedeki toplam mevduatın en fazla yüzde 10’unu geçmeyecek şekilde sınırlandırmaktan geçiyor...
Aksi takdirde üç büyük bankanın toplam mevduatın yüzde 56’sını elinde tuttuğu Türkiye’de, neyin hangi ekonomisini konuşabiliriz ki?
Sorduğunuzda şunları söyleyecekler;
“CHP, o hissenin karşılığında kâr almıyor... Dil, tarih kurumuna gidiyor”
“Oyak da devletten tek kuruş almıyor... Diğer holdinglerden fakı yok... Sadece elinde 3 milyar dolar nakit var”
“Bir korgeneralin maaşından devlet yüzde 36 kesiyor ve emekliliğinde 65 bin lira veriliyor... OYAK ise yüzde 10 kesiyor, toplamda 442 bin lira veriyor”.
“Kıdemli albayın maaşından devlet yine yüzde 36’lık kesinti ile 55 bin lira veriyor ama Oyak’dan yüzde 10 kesintiyle emekliliğinde 248 bin lira ödeniyor”.
Olabilir...
Fakat konu para pul değil... Bunların hesabını yapmıyoruz... Yapılan ödemelerle de ilgilenmiyoruz...
Yalnızca, olağanüstü dönemlerde oluşan bu mekanizmaların, gelişmiş memleketlerin bankacılık ve milli güvenlik standartlarına uymadığını söylüyoruz...
Bunun gibi en az yirmi tane sistem sorunu sayılabilir bu ülkede...
Hükümet arada durduğundan, halkın bu olayları görerek ekonomiyi sorgulamasını kendisine eleştiri olarak alıyor...
Hâlbuki altyapı, üstyapı gibi hizmet anlayışı başka bir şeydir, ülke ekonomisindeki iç içe geçmiş sistemleri, yerli yerine oturtup yönetmek ise çok başka bir şeydir...
Bakış açısındaki derin farklılıklar bu ince çizgide oluşuyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.