Darbe şakşakçılığı bu ülkenin makus talihidir. Siyasete ve demokrasiye yapılan her türlü müdahale ciddi bir kesimden destek bulur.

çünkü Türkiye'de demokrasi kendi başına bir önem taşımaz. Demokrasiyi övenlerin çoğu, kendi iktidarlarına zemin hazırlayabileceği için över.

Eğer demokrasi farklı sonuçlar vermeye başlarsa, demokrasi de, hukuk da anlamını yitirir.

Son olaydan sonra verilen tepkilere bakın…

Demokrat geçinenlerin önemli bir bölümü suskun, meseleyi yan gözle izliyor.

Bir kısmı tepki vermiş olmakiçin açıklamalar yapıp, sıra savıyor.

Demokratlığı kimseye kaptırmayan bazıları ise söylenenlerin aslında ne kadar doğru iddialar içerdiğini açıklamaya çalışıyor.

İşte bizim demokratlığımız da bu kadar, demokrasimiz de bu kadar…

Düne kadar iktidar partisine övgü düzen bazı çevreler şimdi “ama'lı” konuşmalar yapıyorlar.

Siyasete yapılan müdahalenin türü fark etmez.

Eğer milli irade küçümseniyorsa, seçimden yeni çıkmış ve halkın büyük desteğini almış bir parti siyasi lince tabi tutulmak isteniyorsa, demokrasi darbe almış demektir.

Bunun hukuki izahı, ancak lafı güzaftır.

Siyaseten bileği bükülemeyen hareketler, çok açık bir şekilde siyaset dışı müdahalelerle devredışı bırakılmaya çalışılıyor.

Siz bu ülke için, bu millet için hiçbir hizmet üretmeyin, siyasi alanda hiçbir performans ortaya koymayın, halkın desteğini, kabulünü sağlamaya çalışmayın, kısaca yan gelip yatın, sonra da bir çırpıda rakiplerinizin demokrasi dışı yöntemlerle saf dışı bırakılmasına alkış tutun, bunlardan medet umun…

Bu, ne ahlakidir, ne demokratiktir, ne de hukukidir…

Demokrasi böyle keyfilikleri kaldıracak bir yönetim biçimi değildir.

Siyasi partiler arasında taraf tutan, kayırmacılık yapan bir anlayış demokrat olamaz.

Eğer iktidara gelecekler ve iktidarda kalacaklar millet tarafından değil de, başka bazı çevrelerce belirlenecekse niçin buna demokrasi diyoruz?

Eğer 'elalem ne der' diye endişe ediliyorsa, hiç gerek yok.

Zaten bu anlayışta olanlar elalemi, çağdaş dünyayı, uluslararası camiayı düşünen bir güruh değil.

Zaten onlar için “küçük olsun benim olsun” anlayışı önemli, içine kapalı bir toplum daha makbul…

Türkiye'nin dünya üzerindeki itibarı, gücü, prestiji zaten onlar için bir anlam taşımıyor.

Hayatlarında böyle bir çabaları olmadığı gibi, Türkiye'nin itibarını sarsacak her yola başvurmaya da alışmışlar…

Anayasa kitapçığı fırlatırlar, ülke bir gecede milyarlarca dolar kaybeder, millet bir gecede fakirleşir, onların ürettikleri krizleri finanse eder...

Nasıl olsa faturayı onlar ödemiyorlar…

Demokratik istikrar sağlanmış, ekonomik dengeler düzelmiş, insanların geleceğe dair umutları artmış… Zaten böyle bir dertleri de yok…

O zaman kendi zümrelerinden birileri iktidarda olsun da gerisi önemli değil.

Demokrasi olmasa da olur, üçüncü dünya ülkesi olsak da olur…

Bu kadar sorumsuzluğa ancak “pes” denir…