Cezalandırmak ve cezaevi yapmakla övünenler
Yıllar önceydi. Ben İzmit Cezaevinde yatıyordum. Demokrat Parti devrinin en ünlü, bir Cezaevleri Genel Müdürü vardı. Sırılsıklam DP’liydi. Sık sık hapishaneleri gezerdi. Adı Kemal Yumlu idi. Yaşıyorsa Allah uzun ömürler versin. öldüyse Allah Rahmet eylesin. Kötü adam değildi. Ancak çok otoriter bir yönetici idi. Onun bu yönüyle yıldızımız hiç barışmazdı. Bir gün İzmit Cezaevi’ne geldi.
Bizi büyük bir salona topladılar. Genel Müdür konuşmaya başladı. “Demokrat Parti İktidarı şu kadar kısa süre içerisinde, tam 356 Cezaevi yaptırdı” diyordu.
Cezaevleri Genel Müdürüydü ama, mahkûmların çok sık yana yakıla söyledikleri: “Hapishane seni yapan kör olsun. Kör olsun da iki elleri kırılsın” türküsünden hiç haberi yoktu.
O, sözlerini bitirir bitirmez ben el kaldırarak konuşma istedim. Sert bir sesle “Konuş!” dedi. “Siz sanki Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, ya da UNESCO’da konuşuyorsunuz. Burası hapishane. Sırtımızda yıllarca ceza var. Hepimizin yuvaları dağılmış buralardan çıkıp çıkamayacağımızı bilmiyoruz. Sizden AF müjdesi beklerken… Siz kalkmış ne kadar hapishane yaptığınızdan bahsediyorsunuz. İnsan mezar kazmakla, hapishane yapmakla övünür mü, Sayın Genel Müdür?” diye bağırdım. 1000’e yakın mahkûm arkadaş beni alkışladılar. Genel Müdürü de yuhaladılar. Adam berbat bir suratla, çıkış kapısına zor ulaştı.
Yukarıda da söylediğim gibi kötü adam değildi. Demokrat Parti darbe ile çökertildikten sonra da görevine devam etti. 1962 yılında ben İmralı Hapishanesinden tahliye edildikten sonra, ziyaretine gittim. Bana yasal çerçevede çok büyük yardımları oldu. Bense fazlası ile o iyiliklerin altından çıktım Elhamdülillah… Yeri burası değil. Bunu hatıralarımda yazacağım inşallah…
Ben iktidarların yerinde olsaydım, hâkim ve savcı olacak gençleri, birer yıl, gece gündüz hapishanelerde kalarak taşlı karavanaya kaşık çalarak staj yapmalarını zorunlu kılardım. Nasreddin Hoca’nın dediği gibi ‘Eşekten düşenin halini, eşekten düşen anlar.’
Türkiye’de harıl harıl E ve F Tipi Cezaevleri yapılırken. Her gazeteden bazı yazarlara bu tür cezaevlerini tanıtmak için Adalet Bakanlığı bir program yapmıştı. Sayın Hikmet Sami Türk o zaman Adalet Bakanı idi. Genel Müdürler düzeyindeki üst bürokratlar da yanındalardı. öyle saçma sözler söylüyorlardı ki… Ben bir fiske ile yanlışlarını ortaya koyuyordum. Bu konuyu fazla uzatmak istemiyorum.
Değerli dostum Sayın Emin çölaşan o geziyi Hürriyet’teki köşesinde bir cümle ile özetleyerek: “Hüseyin üzmez, Sayın Adalet Bakanına ve Bakanlık erkânına güzel bir brifing verdi” diye yazdı. Bu gezi nedeniyle, Sayın Bakanla aramızda yakınlık doğmuştu.
Emine Şenlikoğlu hanımefendi kardeşimizi, kesinleşmiş bir cezasından dolayı, tutuklayıp cezaevine götürdüklerini, Serdar Arseven kardeşim, bana telefonla bildirdi. “Sayın Adalet Bakanı sizi kırmaz. özel telefonu şudur. Kendisini bir arayın. Emine Şenlikoğlu kardeşimizin hasta halinde cezaevine konulmasına lütfen engel olsun” diyordu.
Bir yakınımın arabası ile Ankara’dan İstanbul’a gidiyorduk. Arabayı bir kenarda durdurduk. Ben Sayın Hikmet Sami Türk’ü aradım. Emine Şenlikoğlu kardeşimiz, cezaevinin dış kapısından içeriye girmişken… Kendisini serbest bıraktıklarını duydum.
Sayın Bakan Hikmet Sami Türk Beyefendinin bu iyiliğini, hiçbir zaman unutmam. Kendilerine minnet ve şükran borcum var. Tırnağı taşa gelse yanlarındayım. Birkaç gün önce Sayın Ahmet Hakan kardeşimizin yönettiği bir programda, Sayın Bakan Hikmet Sami Türk öyle bir söz söyledi ki… Kendilerine karşı çıkmamak elimizde değil. İşte biz de böyleyiz.
Ne îma, ne ironi, ne de gıyapta konuşma… Hakkı mertçe söylemeden duramıyoruz. Başka bir deyimle dilsiz şeytan olamıyoruz. Bu, biz VAKİT’çilerin ortak karakteridir. Bu vasfımız, geçmişteki iyilikleri unutacağımız anlamına gelmez. Sevdiğimiz insanlara duyduğumuz saygı da basit bir söz yüzünden sona ermez. Ne demek istediğimiz yarınki yazımızdan anlaşılacaktır inşallah… Mübarek Kandil münasebeti ile bizi telefonla arayan, mesaj çeken, bizzat gelen sayılarını bilemeyeceğim kadar kardeşimin, ben de bil mukabele Mübarek Kandillerini dualarımla ve dualarını umarak tebrik ediyorum.. Rabbimiz bizleri, kendisinden başka kimseye muhtaç etmesin. Vesselamü aleyküm...