öncelikle bütün okuyucularımın, özellikle bugün mektup ve E-mail’lerini cevaplandırmaya çalıştığım okuyucularımın ilgilerine teşekkür ediyor, fikirlerinden yararlandığımı, selam ve en iyi dileklerimi sunuyorum.
Sayın Fevzi Işıklı,
Soyadı benzerliğinden ibaret, bir akrabalığım yok. Ama bu soruyu soran çok.
Sayın Bn. M. Türkoğlu,
“Mehdi”, diğer semavi dinlerde de söz konusudur. İlgilenenler ve buna dayanarak proje üreten gruplar olmuş, olmaktadır. Geleceği Allah’tan başka kimse bilemez. Hiçbir zan ve tahmin, kesin bilgi değeri taşımaz. Bu bakımdan Mehdi konusuyla çok yakından ilgilenenle, ilgilenmeyen arasında kesin bilgi bakımından bir fark yoktur. Yahudiler, tarihte bu zanlarının arkasına düştükleri için büyük bedel ödediler. Zanla amel edilmez. ABD şahinleri, Neo-Con ve Siyonistleri şimdi dünyaya bu zanla bedel ödetiyorlar.
İkincisi: Kur’an yolu açık, berrak ve nettir. Müslümanın sorumluluğu Kur’an’la yürümektir. Müslümanın, falcılık ve zanla işi yoktur. önemli olan İslâm ahlakını hayat yapmaktır. O zaman, Mehdi gelse de gelmese de saadet kervanındayız. Kur’an’dan uzaklaşıyor, yanlışa sapmışsak, Mehdi gelse bize yararı olmaz. Kendi sorumluluklarımıza bakmalıyız. Allah, boş duranı sevmez. İş beğenmeyip, “bulamıyorum” bahanesi, yanılgının giriş kapısıdır. İşte ölçü: “Allah, yaptığı işi en iyi şekilde yapanı sever”.
Sayın M. Ateş, Sayın Z. Gönül ve Sayın K. Yüce;
İlginize teşekkür ediyorum. Fikirlerinizden istifade ettim. Selamlarımı sunuyorum.
Sayın S. Kirk,
Yazılarımdan bir ırka karşı tavır beslediğime dair izlenim almanız, eğer sizin yanlış algılamanızdan değilse, ben fikrimi doğru anlatma imkanı bulamamışım demektir. “Şu sözleriniz” diye bir ifade göstermediğiniz için de, açıklamak imkanım olmuyor.
Zulme karşı çıkmak, insani yüceliğe sahipliğin temel şartlarındandır. Bu kesinlikle bir ırka, Yahudilere karşı düşmanlık değildir. Müslüman, birinin suçunu diğerine düşmanlık olarak kullanamaz. İslâm, duygu ve öfkeyle adaletten sapılmasına izin vermez.
İsrail ve ABD şahinlerinin vahşetini kınamak Yahudi veya Amerikalı düşmanlığı değildir, olmamalıdır. Nitekim Neturei Karta Ortodoks Yahudiler “Acil Beyannamesi”: “Bizler Ortodoks Yahudiler olarak, dünyayı, Siyonist devletin vahşi canavarını durdurmaya, Filistin halkını yok etmesini önlemeye çağırıyoruz! (..) Siyonist terör makinesi ve onun işgal edilmiş Kudüs’teki rejimi, ne Yahudileri ne de Musevi dinini temsil ederler. Onlar kendilerini Yahudi ilan etmiş olsalar da Yahudi dinine bağlı değillerdir. Onlar barbar kasaplardır! Onlar dinimizin ve Tevrat’ımızın kutsallığını kirletmektedirler” (Sayın M.Ş. Eygi, 13.3.2008 Milli Gazete’de bu konuda üç internet sitesi; beş E-mail adresi veriyor)
Mart 2002’de Yasir Arafat Ramallah’da kuşatıldığı, cinayet hız kazandığı zaman Muhterem Erbakan’ın teşebbüsü ile parlamentodan bir grubun gitmesi sağlanmıştı. Sayın Recai Kutan’ın izniyle heyete ben de katıldım. Bir hafta Filistin ve Yahudilerle görüştük. Bugünkü Cumhurbaşkanı ve Kneset'te (İsrail meclisi) çeşitli parti ve milletvekilleri dahil çok kimseyle görüştük. Bana öyle geldi ki, bugün Türkiye’de yasakçılar ne kadar azınlıkta, fakat yasakları devam ediyorsa, orada da durum öyle.
Müslüman, bütün insanlarla Hazreti Adem’den kardeştir. Kimseyi küçük görmez. Tek düşmanı, kötülük ve kötülük kaynaklarıdır. Hac, dünya ile kardeşliğin sembolüdür.