Zinaya “zina” diyememek
Zihinlerin kirli, ilişkilerin kirli, siyasetin kirli, ahlakın kirli olduğu hatta vıcık vıcık hale geldiği bir süreci yaşıyoruz. Aile kutsallığı, ahlâk, mahremiyet, sadakat ayaklar altında. Şer güçlerin planlı ve sinsi çalışmaları sonucu, özellikle de medya marifetiyle yıprandıkça yıpranan ahlâkî yapımız, siyasi çıkar kavgalarının da iyice belden aşağı düzeylerde seyretmesi sonucu, artık yerlerde sürünüyor...
En rezil, en iğrenç ve en ahlaksız ilişkiler, televizyon dizileri ve yazılı-görsel medya aracılığıyla sıradanlaştırılıyor, olağanlaştırılıyor ve giderek meşrulaştırılıyor. Bir TV dizisinde, sözde çocuğunu tedavi ettirmek için bir geceliğine şu kadar bin dolarlık ahlaksız teklifi kabul etmenin, “hangi anne olsa yapar” şeklinde şeytani gerekçeler üretilerek kahramanlık gibi takdim edildiğini hepiniz hatırlarsınız...
Geçen hafta ise; ülkeyi yönetmeye aday bir siyaset erbabının, daha önce yıllarca sekreterliğini yapan evli bir bayan milletvekili ile yaşadığı skandal ilişki, gündeme bomba gibi düştü. Türkiye siyaseti günlerdir bu meseleyi konuşmaya, tartışmaya devam ediyor. Siyaset çarkının kirli labirentlerini iyiden iyiye kirleten bu ahlaksız ve seviyesiz ilişki, daha çok politik hesaplar, denklemler, komplolar ve kısmen de insan hakları ve medya etiği açısından değerlendiriliyor. Kimse, her ikisi de evli olan iki siyaset erbabının akıllara durgunluk veren ihanetlerinin, kepazeliklerinin ve pervasızlıklarının adını koymuyor, koyamıyor. “Hem suçlu hem güçlü” pozisyonundaki siyasi liderle onun suç ortağı olan partnerinin yüz kızartıcı irtikaplarına “zinâ” demeye kimsenin dili varmadığı gibi, zânîlerin yüzleri bile kızarmadan pişkin pişkin muarızlarını suçlamaları da, doğrusu insana giran geliyor.
Şairin dediği gibi: ‘Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkâr!’...
İmdi, olayın adını koyma ve “zinâ”yı, “fahşâ”yı kim yaparsa yapsın açıkça kınama zamanıdır.
Tıpkı Lût aleyhisselâmın, tarihin en iffetsiz halkına karşı tavrını öfke ile ortaya koyduğu gibi:
“Dedi ki: Gerçekten ben, sizin bu yaptığınıza nefretle karşı olanlardanım.” (Şuara/168)
Biz Müslümanlar Kur’ân’ın hükmüne inanırız.
Yüce Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerim’inde (Furkan/68-59); Allah’a ortak koşan, haksızca adam öldüren ve zina eden kimselerin ağır bir cezaya uğrayacaklarını, azaplarının kat kat artırılacağını ve aşağılanmış olarak azap içinde kalacaklarını beyan buyurur.
Yine Rabbimiz, bekar olsun, evli olsun, herkese, zinaya düşmemek için çok dikkatli olmalarını tavsiye ve ikaz eder:
“Zinaya yaklaşmayın! Gerçekten o, çirkin bir hayâsızlıktır(fahşâ) ve kötü bir yoldur.” (İsrâ/32)
Bizi bizden daha iyi bilen Rabbimizin “zina etmeyin” yerine “zinaya yaklaşmayın” buyurmasının hikmeti üzerinde herkesin çok iyi düşünmesi gerekir. Haramlar üzerine kurulu modern hayatın, insanları zinaya teşvik edip yak(ın)laştırdığı bir vasatta bu ikaz ne kadar da anlamlıdır. Zinaya kapı aralayan haramların kıyılarında dolaşanların o fahşâya düşmesi an meselesidir. Aman dikkat!..
Büyük günahlardan, fahşâ ve münkerden yani yüz kızartıcı hayâsızlıklardan ve kötülüklerden sakınmak, öncelikle takvayı kuşanan mümin insanların dikkat etmeleri gereken bir husustur. Müslümanlar, bu tür hayâsızlıkları işlemeye yanaşmadıkları gibi, bunların yaygınlaşmasına müsaade etmemek ve her türlü kötülük ve ahlaksızlıkları da engellemekle yükümlüdürler.
Kur’ân-ı Kerim’de, Münafık/fâsık erkek ve kadınların “kötülükleri emredip iyilikleri engelledikleri” (Tevbe/67) ifşa edilirken; Mümin erkeklerle Mümin kadınların “iyilikleri emredip kötülükleri engelleme” (Tevbe/72) görevleri hatırlatılır. Bu, iyilerle kötülerin mücadelesidir, vesselam.
Namaz başta olmak üzere, müminlerin ibadet hayatları da, onları her türlü kötülükten (fahşâ ve münkerden) alıkoyan ve başkalarını da alıkoymalarını sağlayan sağlam bir kale ve kalkandır.
“Sana Kitab’dan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin hayasızlıklardan (fahşâ) ve kötülüklerden (münker) alıkoyar. Allah’ı hatırlamak ise en büyüktür. Allah yapmakta olduklarınızı bilir.” (Ankebût/45)
Öyle ise, Allah’ın haram kıldığı iğrençliklere açıkça karşı çıkmak; harama “haram”, zinaya “zinâ”, fahşaya “fahşâ” demek ve namaz başta olmak üzere, İslâmî hayatın güzelliklerine, erdemlerine ve vecibelerine davet etmek görevimizdir.
Not: Her gün saat 18.00’de, Berat TV’de yayınlanan sohbetimizi izleyebilirsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.