İsrail Amerika; Amerika İsrail mi?
“İsrail zulmünü reddetmek, Amerika ile ters düşmek ve Amerika saldırganlığına da maruz kalmaktır” türü yanılgılar var. Tamamen boş mu? Değil. ABD ve Batı yönetimlerinde Siyonizm etkilidir. Özellikle Bush gibi, “Benden değilsen düşmanımsın” diyecek kadar, kaba kuvvete tutsak düşen yönetimler zamanında Amerika, Siyonizm’e teslim olmuştur. Vicdan devre dışı kalmış, Siyonist örgüt destekleriyle güç ve imkan kazanan makam ve yetki sahipleri, Siyonist çıkarlara teslim olmuşlardır. Bu tercihin, ABD ve onun gibi birçok ülkenin üst kadro ve imkanlılarını Siyonizm’in sömürge askeri haline getirdiği devirler olmuş ve olmaktadır.
Masonluk ve yan kuruluşları olarak bilinen Rotary ve Lions gibi örgütler ağı, Batı’da olduğu gibi diğer birçok devletin kadrolarında da tahribat yapmıştır. ABD’de % 1’i bulmayan Siyonistler, 435 üyeli ABD Temsilciler Meclisi’nde 30’dan fazla üyeye sahiptir. Örgüt yandaşlarıyla daha büyük imkan kazanmaktadırlar.
Çağımızda bilgi ve imkan yaygınlaştı. Toplum vicdanı ivme kazandı. Sömürü, tahakküm ve vahşete ve bunları üreten ülkesel ve evrensel gizli örgütlere karşı insanlık vicdanı direnmektedir. Şüphe yok ki yaratılmışlar içinde ahlak, erdem ve iman sahibi insan en yüce değer ve en üstün güçtür. Bundan sonra güçten yana olanlar da millet tarafına geçmek zorunda kalacaklardır.
Obama’nın seçilmesi, örgütlü azınlığın akıl ve hukuk dışı tahakkümünden kurtulma yönünde bir toplum hareketidir. Millet, “bir taşla iki kuş” vurmuş, Bush’la beraber partisini de saf dışı etmiştir. Dünyada doğurduğu müspet yankı ise, insanlığın beklentilerini, diri, aktif iradesini yansıtmıştır.
Sosyal ve siyasi yapıların bir anda ve tek kişiyle hemen değişmesi beklenemez. Milletlerin daha iyiye liyakat kazanmak için gayret ve zamana ihtiyaçları vardır. Bu süreci hızlandırmanın yolu, haktan, hukuktan yana tavır koyup, zulme ve gizli örgütlere karşı çıkmakta, artan fedakarlıklara ihtiyaç vardır.
Özel dikkat gerektiren kimseler, yazılar, kitaplar vardır. Bunlar, Hak’tan yana tavır koyup, zulme karşı çıkışını engellemek için mantık oyunları ve yorumlarla ümitsizlik ekme çabasıdır. Oysa, hak ve hukuktan yana tavır koyan insandır.
Sosyal ve siyasi hadiseler, boyacı küpünden çıkan eşya gibi çabucak yeni renk ve şekle giremez. İş ve eser zaman gerektirir. Şartların gerektirdiği zamanı takdir edemeyip, iyilik yapma ihtimali kuvvetli kimseyi, desteksiz bırakmak tehlikeli bir yanlıştır. Obama, “Şimdi net belli olan, İsrail, ambargoyu kaldırmalıdır. Filistin halkı rahat etmediği sürece İsrail de rahat edemez” diyor. Bu sözler, İsrail’in hoşuna gitmiyor. Bu sözlere destek vermesi gerekenler de yetersiz bulup destek vermezse, olması gereken iş güçsüz kalır. Doğru kararla sorumluyuz.
Siyasi konularda şartları değerlendirmek öncelikli zarurettir. Örneğin Fransız masonları toplanıp, Türkiye masonlarına, “Halkın % 80’i istemese dahi kıymeti yok, başörtüsüne izin vermeyin” diyor. Ama hiçbir devlet adamı, “% 10’un-20’nin hiç kıymeti yoktur” diyemez. Dünyada Fransız masonları gibi akıl ve vicdana meydan okuyan ikinci bir Netanyahu yönetimi olamaz.
Dünya iyi bir yerde değil. Ama dünden daha iyi ve ümitli bir yolda. Dün insani yardım gemilerine saldırı ve doğurduğu vahşetle İsrail, harakiri yaptı. Geri adım attı. Bugün, dozer paletleri altında ezerek öldürdüğü özgürlük kahramanı Rachel Corrie’nin adını taşımakla İsrail vahşetini bayrak gibi isim yapan, haykıran yardım gemisine övgüler düzmeye mecbur kaldı. Şaşkın ve aciz. İnsanlık, karanlıkları yararak ilerliyor. Aziz şehit ve gazilerimiz, açtığınız aydınlık kapısı, tüm insanlığa hayırlı olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.