Televizyonları kapatalım, Kur’ân’ı açalım
Televizyon, iki yüzlü bir silâhtır. Hem hayır ve iyilik için, hem de şer ve kötülük için kullanılabilir. Nesli yozlaştırmak, sapıklığı yaygınlaştırmak, cinsel konuları müstehcen şekilde yaymak, mevcut kuşakları İslâm presiplerinin dışına çıkarmak için kullanırsa bu güzelim âlet günahların çoğalmasına sebep olur.
Bugün Türkiye'de televizyon -bir iki müstesna hâriç- tamamen yukarıda zikrettiğimiz olumsuzlukları sergilemektedir. Hal böyle olunca, gidişat böyle devam ettikçe Müslümanlara televizyon seyretmek haramlardan sayılır.
Çünkü Cenâb-ı Hakk bizden beş şeyin korunmasını istemiştir:
1- Dini korumak,
2- Aklı korumak,
3- Nesli korumak,
4- Canı (beden ve ruh sağlığını) korumak.
5- Malı korumak.
Günümüzde televizyonlarda -geneli itibariyle ifade edersek- zinayı, içkiyi ve bilumum haramları yaymak için; iffeti, şerefi yıkmak için, namus mefhumunu unutturmak için, ahlâksızlığı umumileştirmek için her ne lâzımsa yapılmaktadır. Bu şartlarda onu seyretmek de haramdır, dinlemek de haramdır. Çünkü, bu beyaz camda yansıtılan programların tamamına yakını bizim toplum yapımıza, fikir yapımıza ve iktidarımıza çok ters düşmektedir. Peki Müslümanlar buna rağmen zamanlarının çok önemli bir bölümünü ekran karşısında geçiriyorlar? Sebep:
* Cahillik mi?
* Vurdumduymazlık mı?
Bu her iki sebep de felâkete götürür. Nitekim toplumlar bile bile felâkete, acıya, yıkılışa koşar adım gidiyorlar.
Kadınlar niye ekranda iki göğüslerinin arasını teşhir etmek ihtiyacını duyuyorlar? Kasıklarını niçin sergilerler? Baldırlarını karşı cinsin bakışlarına sunmalarının mânâsı nedir? Göbek çukurlarını dikizletmek hangi ihtiyaç içindir? Şuh bakışlarla bakanların marazi duygularını galeyana getirmek çabası programlara hangi kaliteyi (!) sağlamaktadır?
Bütün bunları -hatta daha fazlasını- televizyonlarında icra ettiren o kanalların sahipleri ve idarecileri acaba kendi eş, kız, kızkardeş ve annelerini aynı manzaraları icra ettirmek için arz-ı endam ettirirler mi? Cevap evet ise o takdirde böylelerine söyleyecek söz belli. Cevap hayır ise, o takdirde bu ahlâk ve namus fakirleri başkalarına reva gördüklerinin bir gün kendi yakınlarının başına da geleceğini bilmelidirler.
Kılıkları tasvip edilemez olanlar televizyon ekranlarında seyircilere gıbta edilecek insanlar olarak telkin ediliyor. Bu sebeple onlar gibi olmak hayaline kapılan binlerce kız evlerinden kaçıp fuhuş tezgahlarında hammadde olarak kullanılmaktadır.
Günümüzde televizyon, mevcut hâliyle atom bombasından daha tehlikeli bir şekilde toplumu etkiliyor.
Televizyon, eski aile sıcaklığı, aile havası, eşler arasındaki yakınlığın yerini almış eve yabancı bir ahlâksız kişi olarak girmiştir. Bu yüzden karı-koca arasındaki kavgalar televizyon yüzünden, en az bir misli artmıştır.
Erkekler, eskiden olduğu gibi, işlerinden evlerine döner dönmez, eşleri ile ilgilenecekleri, konuşup dertleşecekleri, başbaşa kalacakları yerde, evde sanki eşleri yokmuş gibi hemen televizyon başına geçmekte ve çoğunlukla kadınların hiç hoşlanmadıkları programlarla vakit geçirmekte, üstelik onlara hiç yardımcı olmamakta, eşlerini, sırf televizyon eğlencelerini tamamlayıcı bir hizmetçi saymaktadırlar.
Kadınlar da, televizyon başında zaman harcamakta, evlerini, çocuklarını geniş çapta ihmal etmekte, ahlâk erozyonuna uğramaktadırlar.
Bütün bu olumsuzlardan hem kendinizi, hem aile efradınızı korumak için televizyonunuzu -hiç olmazsa programlar düzelinceye kadar- köşesinden indirebilecek kadar mert misiniz? Deneyin bakalım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.