Bu dehşet verici tabloyu kim, nasıl izah edecek?
Bu dehşet verici tabloyu kim, nasıl izah edecek?!.
YAŞ kararları önemli değil. Neticede rutin bir işlem. İlgili mevzuat çerçevesinde çözülmesi gereken bir konu. “Askerî teamüller” elbette önemlidir. Ancak teamülden evvel, kanunun amir olduğu hükümler uygulanır.
Bu noktada askerî cenahın sivil otoriteye karşı herhangi bir dayatmada bulunma hakkı veya sivil yönetimin kararlarına uymama lüksü de yoktur. Daha önce de ülkemizde sıkıntılı geçen şûralar olmuştur. Ama her seferinde bir çözüm bulunmuştur.
Gelişmiş demokrasilerde bu işler çok daha kolay halledilmektedir. Mesela komşumuz Yunanistan’da bir dönem sivil yönetimin otoritesini pekiştirmek için, bazı kuvvet komutanları görevden alınıp, yerlerine emekli generaller (evet yanlış okumadınız!) tayin edilmişti. Daha birkaç ay evvel, İspanya’da bayan savunma bakanının bir günde bütün kuvvet komutanlarını görevden aldığını biliyoruz. Bizim yakın tarihimizde de bir genelkurmay başkanının görevden alınması söz konusu olmuştur.
Evet bütün bunlar esasen olağan şeyler. Doğrusunu isterseniz biz bazı konulara gereğinden fazla kafa yoruyoruz. Şûra kararlarını bu kadar tartışacağımıza, bizim çok daha önemli meseleler üzerinde durmamız lazım. Falan veya filan generalin terfisinden ziyade, askerlerimizin can güvenliği alanında yaşanan zaafları masaya yatırmamız lazım... Günlerdir Çukurca Hantepe mevkiindeki askerî birliğe yapılan hain saldırının görüntüleri yayınlanıyor. Manzara hakikaten yürek parçalayıcı.
Tam bir buçuk saat süre ile, insansız hava aracı teröristlerin saldırısını canlı yayın gibi aktarmış. Bu görüntüler, otuz ayrı askerî birim tarafından an be an izlenmiş. Fakat sadece seyredilmiş! Yedi dakikalık mesafeye bir tek helikopter dahi yardıma gönderilmemiş... Acaba neden? Hava şartlarında da herhangi bir olumsuzluk yok. Buna rağmen niçin askerlerimizin katledilmesine seyirci kalınmış. Bu fecaati kim veya kimler nasıl izah edecek?
Rütbe, makam, mevki, komutanlık vs. işin teferruatı. Asıl olan can güvenliğini sağlayacak doğru tedbirlerin alınması ve uygulanmasıdır. Gerisi laf-u güzaf!..
Bakınız Hantepe’de şehit olan uzman çavuş Ayhan Say’ın babası Hasan Say ne diyor: “İçinde birazcık insanlık duygusu olan biri çıksın bu görüntülerin izahını yapsın. Bilimkurgu filmi izler gibi çocuklarımızın şehit olmasını izlemişler...” İşte burası sözün bittiği yerdir!
Tuğgeneralin tümgeneral, ya da korgeneralin orgeneral olması, ilgili şahıslar açısından bir ikbal-istikbal meselesidir. Ama teröristlerin bomba ve kurşunlarına maruz kalan dağ başındaki “Mehmetçik”in durumu ise, hayat-memat meselesidir. Onu teröristlerin saldırısı karşısında korumasız bırakan sorumlu komutanlar acaba taşıdıkları rütbelerin hakkını vermiş olabilirler mi? Evet düğüm noktası burası.
Halkımız günlerdir, Hantepe’de cereyan eden trajedinin sorumlularının kim olduğunu ve nasıl bir müeyyide ile yüzleşeceğini merak ediyor. Hantepe’nin, Gediktepe’nin, Dağlıca’nın, Reşadiye’nin, İskenderun’un, Tunceli Sarıyayla’nın hesabı doğru dürüst sorulmadıkça, ne hukuk devletinin icabı yerine getirilmiş olur. Ne de vatandaşın içi rahat eder...
Yoksa bana ne YAŞ kararlarından!