2010 YAŞ toplantısında demokrasinin zaferi
Önceki haftanın en önemli gündemi, HERON’ların yaptıkları tespitlerde askerlerimizin şehit olmalarının videosuydu; generallerin canlı olarak izlediği marksist terör örgütü PKK’nın Hantepe baskını... Bu olayın verdiği acıyı anlayabilmek için şehit anası, şehit babası olmak gerekir... Bugüne kadar yetkililerin ihmallerinin söz edildiği birçok baskın oldu... Ancak böylesi görülmemişti... Hep söylenir “Bir de şu sorumlu generallerin çocukları buralarda askerlik yapsa” diye... Mesela Hantepe’de, bu baskını izleyen generallerden birinin oğlu askerlik yapıyor olsa idi, acaba olay aynı şekilde mi geçiştirilirdi?.. Olayı gerçekleriyle açıklamak ve hatayı kabul etmek gibi bir yol olmasına rağmen, Genelkurmay buna yanaşmadı... Hatta “Bu bilgileri kim sızdırdı” diye araştırmaya başladı. Artık “kral çıplak” sayın generaller... Bundan sonra ordunun vatansever, demokrat askerlerinin tespitlerini ve bu tespitlerin milletle paylaşılmasını önleyemezsiniz... Birileri millet adına sizleri gözetliyor... Hata yapmamaya, kendi işinizi iyi yapmaya bakın. Sizi ancak bu davranış yüceltir.
Balyoz Darbe Planı ile ilgili davada daha önce yetkililerin kararları ile hiçbir tutuklu kalmamıştı. Bu defa mahkeme, dava ile ilgili 102 subayın tutuklanmasına karar verdi. Bunlardan biri Afyon Orduevi’nden çıktığında yakalandı ve tutuklandı. Ancak sanık Çetin Doğan başta olmak üzere verilen tutuklama kararlarının 101’ini uygulama imkânı olmadı; Genelkurmay, sanıkları teslim etmedi. Bu tutum, Genelkurmay’ın hukuka karşı direnişi olarak da değerlendirilebilir... Çünkü suçlular maalesef Orduevlerinde saklanıyorlardı...Bunların üstüne haklarında tutuklanma kararı bulunan ama saklanan generaller, YAŞ toplantısında Başbakan’ın karşısında oturuyordu. Nihayet bir üst mahkemeye yapılan itirazla, 101 sanığın tutuklanması ertelendi. Sanki bir macera filmi!.. Tutuklama kararını veren de, kaldıran da Türk milleti adına karar veren mahkemeler!.. Ancak suçluların saklanmasının hesabı sorulmalı... Bu olayların gölgesinde yapılan YAŞ toplantısında, PKK’nın baskınlarında hataları olduğu düşünülenlerin de terfileri gündemdeydi.
Orduda yeni oluşacak yönetimin önündeki en önemli görevin; hiç kuşkusuz terör olduğu açıktır; bazıları irtica dese de!.. Milletimiz 30 yıldır düşük yoğunluklu bir savaşın içinde bulunmaktadır. Bu mücadeleyi, başarıları tartışmalı bir orgenerale teslim etmek isteyen Genelkurmay Başkanı, YAŞ toplantısında krize neden oldu... Çünkü Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na, Darbe Planlarında adı geçen 1. Ordu Komutanı’nı önerdi. Bu tutum, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve terörün sonlandırılması için hayati öneme haiz olan Darbe Planları ile ilgili davalarda, Genelkurmay Başkanı’nın nerede durduğunu göstermesi açısından son derece önemlidir. Artık yanlış yapılanların hesabının sorulması gerekmektedir. Bu konuda başarı, Türkiye’deki vesayet rejimine son verilmesi ile sağlanabilir...
İKTİDAR VE MUKTEDİR OLMAK
Genelkurmay’ın sanık subayları koruyan tutumu karşısında siyaset, hukukun kendilerine verdiği yetkileri kullanmak istedi. Bu tutum, bir noktada iktidarın muktedir olma yolunda attığı adımlardan en önemlisiydi... Çünkü demokratik hayatın vazgeçilmez tek unsuru, TBMM’yi ortadan kaldırmaya yeltenen darbe sanıkları, ilk defa bu YAŞ toplantısında gündem maddesi oldu. Her defasında ülke için birinci tehlike olarak irtica(!)yı tanımlayan, bu noktada başörtülü şehit annelerini ordunun kapısından içeri dahi sokmayanlar için ne başarılı bir mücadele; değil mi?..
Lav silahına ‘boru’, ihanet belgesine ‘kağıt parçası’ diyen bir Genelkurmay Başkanı olması, TSK’nın en büyük şanssızlığıdır. Genelkurmay Başkanı görevini başarılı bir şekilde yapamamıştır. Hantepe baskınındaki hataların, sanık subayların Orduevlerinde saklanmasının sorumlusu da Genelkurmay Başkanı’dır. Üç buçuk marksist-ırkçı terörist karşısında yıllardır başarılı olamayan, binlerce şehit vermemize neden olanların, suçu siyasete yüklemesi kabul edilemez. Baksanıza, Hükümet istihbarat için HERON’ları alıyor... Ama ordu içindeki bazıları, bu imkânın kullanılmasına engel olmak istiyor. Ordunun helikopteriyle pikniğe çıkan, sonra karakol baskınlarındaki kayıplar için sağlam karakol yaptıracak paramız yok diyen bir generale Kara Kuvvetleri’nin teslim edilmemesi isabetli bir karar değil midir?.. Başbuğ’un darbeci cuntada bulundukları iddiası ile yargılanan sanık subayları korumasının sebebi, acaba geçmişte kendisinin de içinde bulunduğu “emir-komuta zinciri içinde uyduğu bir plan mıdır” diye düşünülmektedir.
Enteresandır; bu YAŞ toplantısında ordudan disiplinsizlik sebebiyle atılanlardan eşi başörtülü veya namaz kılan subay olmadı. Demek ki artık bu özellikte bir subay kalmadı!.. Ya da bu toplantıdaki terfi telaşından fırsat bulamadılar... Aslında gerçek disiplinsizliği, darbe planları ile ordunun onurunu zedeleyen generaller yaptılar. Bunların emekli edilmeleri gerekirdi. Bu subaylar, sanki kendi alanlarında başarılı olmuşlar gibi, bir de terfi ile taltif edilmelerini bekliyorlar!..
Bu YAŞ toplantısının sonuçlarını milletimiz hassasiyetle izledi... Millet, kendisine yetki verdiği insanların üzerine düşeni yerine getirmesinden son derece mutlu. Bu davranış, her demokrat yöneticinin yapması gereken davranıştı. Ancak bugüne kadar Genelkurmay’ın yanlışları karşısında direnen yönetici görmedik. Sayın Başbakan’ın duruşu, neye mal olursa olsun, ne bedel ödenirse ödensin, onun siyasi geçmişine silinmeyecek şekilde kazınacaktır... Sayın Cumhurbaşkanı’nın yanlış kararları onaylamayacağının bilinmesi de, YAŞ toplantısını farklılaştırdı. Bu YAŞ toplantısı, batılı demokratik ülkelerdeki toplantıların kalitesinde oldu. Avrupa Birliği’ne girmek için çalışan bir ülkenin yapması gerekenler yapıldı.
ORDUNUN GÖREV SINIRLARI VE
YETKİLERİ YENİDEN DÜZENLENMELİ
Şu günlerde Genelkurmay, siyasetten beklemediği duruş sebebiyle şaşırmış durumda... Referandum sonrası ordunun vesayetini sonlandıracak yasal düzenlemeler gecikilmeden yapılmalıdır. Darbeci generallere, onların da devletin bir memuru olduğu ve asıl efendinin “millet” olduğu gösterilmelidir. Ordunun statüsü, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı bir kurum statüsü haline getirilmeli, darbe için İç Hizmet Kanunu’nda bulunan hükümler temizlenmelidir.
Genelkurmay artık bu teknolojik imkânlar içerisinde yaptıkları yanlışların üzerlerini örtemeyeceğini anlamalıdır. Ne kadar seçerek(!) alınsalar da, vicdan sahibi subaylar, bu konuda kamuoyuna aydınlatıcı bilgileri ulaştırabiliyorlar. Geçmişte bu olayları anlayamazdık. Ve orduya güvenip başarıları için dua ederdik. Şimdi yine dua edeceğiz; ordu içinden darbecilerin ayıklanması için... Böylece terörü besleyen damarlar kurutulabilir... Ordunun içindeki darbe heveslilerinin ayıklanması veya etkisiz hale getirilmesi, kaos çıkarıcı teröristlerin umutlarını da kıracaktır. Millete karşı birinci raundu kazanamayan darbecilerin, referanduma yüklenecekleri açıktır... Burada görev millete düşmektedir. Millet, Anayasa değişiklik paketine “Evet” diyecek ve vesayetçilerin kullandığı yetkileri geri alacaktır. “Evet” kararı, milletin geleceğine vurulan kilitleri açacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.