Şefik Dursun

Şefik Dursun

Doktorlarımız içimizden birilerinin can parçası değil mi?

Doktorlarımız içimizden birilerinin can parçası değil mi?

18 Nisan’da Gaziantep Avukat Cengiz Gökçek Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bir “can” bu dünyadan bizlere veda etti; dört aylık hamile eşini, annesini, babasını ve sevenlerini geride bıraktı... Bir hain saldırı sonucunda Opr. Dr. Ersin Arslan artık Göğüs-Kalp-Damar cerrahı olarak topluma hizmet edemeyecek... Allah (cc) kendisine rahmet eylesin.

Bu saldırının sebebi doktorlara yapılan önceki saldırıların sebeplerinden farklı... Meğer katil, doktoru dedesinin ölümünden sorumlu tuttuğu için değil; dedesinin ölümü resmi makamlara duyurulduğunda, emekli ikramiyesini ve devletin ödediği bakım parasını artık alamayacağı endişesi ile öldürmüş... Bu olay nedeniyle sadece sağlıkta şiddeti değil, ayrıca nasıl insanlar yetiştirdiğimizi de sorgulamamız gerekir. Her ne sebeple olursa olsun ülkemiz yetişmiş bir evladını kaybetti, başımız sağ olsun... Bu nedenle ülke çapında hekimler ve diğer sağlık çalışanları bir günlük eylem gerçekleştirdiler; aciller dışında hasta bakmayarak kamuoyunun dikkatini çekmek istediler... O gün İstanbul’daki hastanelerde eylemlerini tamamladıktan sonra İstanbul Tıp Fakültesi’nde toplanan hekimler basın açıklaması yaptılar. İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören, hekimlere karşı uygulanan şiddetten Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ı sorumlu tutarak; “Sağlıkta Dönüşüm” programı adı altında halkın doktorlara karşı kışkırtıldığını, buna örnek olarak da Başbakan ve Sağlık Bakanı’nın “ben doktora iğne yaptırmam”, “doktorun gözü hastanın cebinde”, “doktor efendilerin dönemi bitti” gibi söylemlerini dile getirdi. Aynı gün İstanbul Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Alper Toker’e hastane otoparkında saldırıya teşebbüs edildiği; gene İstanbul’da bir hasta yakınının eşinin doktoruna, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde BDP Milletvekili Özdal Üçer’in de acilde görevli Dr. Oğuz Eroğlu’na tekme tokat saldırdığına dair haberler görsel ve yazılı medyaya yansıdı.

Öğretim üyesi olarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde yıllardır görev yapmaktayım. Binlerce evladımız mezuniyetlerinden sonra Anadolu’nun çeşitli yerlerinde gerek pratisyen ve gerekse uzman olarak millete hizmet etmektedir, onlarla gurur duyuyorum. Her meslekte olduğu gibi, doktorların içinde az da olsa hata yapan olabilir. Ancak hekimlerin hepsini aynı kefeye koymak büyük hatadır. Toplumun kendisine hizmet edenlere gereken değeri vereceğine inanıyorum.

Aslında bu hafta 28 Şubat’ta üniversitelerde öğretim üyelerine ve öğrencilere yapılan zulümleri yazmaya devam etmek istiyordum. Ancak sağlıkta şiddetin sonlandırılmasına katkısı olur inancı ile bu olayın üzerinde duracağım. Bundan önce de birkaç kez değişik saldırılar nedeniyle sağlıkta şiddetin sebepleri ve önlenmesi üzerinde değerlendirmeler yaptım. Bu konuda Sayın Başbakan’ın ve Sağlık Bakanı’nın doktorlar karşısındaki duruşlarının önemli olduğunu ifade etmiştim... 1 Ağustos 2011 tarihli yazımda; “Gerek Başbakan gerekse Sağlık Bakanı bu konuda ‘vatandaşın yanında duruyor görünmesinin’ yanı sıra kendi ekibine, topluma hizmet eden bu insanlara da sahip çıkacak davranışta bulunmalarını temenni ediyorum. Aksi takdirde olay vatandaşın oyunu almaya yönelik ‘politik sessizlik’ olarak değerlendirilebilir. Hekime yapılan saldırılar ölümle de sonuçlanabiliyor. Bu meslek mensuplarının hizmetleri sırasında saldırılar karşısında dava açmaları için Bakanlığın hukuki desteğinin oluşturulması gerekir. Ayrıca hekime yapılan saldırılar için ceza kanununda yapılacak değişikliklerle verilen cezalar, caydırıcı özelliği olacak şekilde düzenlenmelidir” demiştim... Henüz yasal bir çalışmanın hayata geçtiğine şahit olmadık.

Doğrusu doktorlara saldırılar giderek artmaktadır. Bu olayların önlenmesi için gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması, yasal düzenlemelerin yapılmasının yanında gerek Sağlık Bakanı’nın ve gerekse Başbakan’ın doktorlara bakışlarını yeniden gözden geçirmelerinin önemli olduğunu tekraren söylemeliyim. Sağlıkta Dönüşüm projelerinin uygulanması nedeniyle hekimler karşıya alındılar, onurları zedelendi ve toplumun içinden bazı ahmaklar da durumdan vazife çıkardılar. Oysa sistemin getirdiği problemlerin sorumlusu hekimler değildir. Örneğin; geçmişte SSK’lı bir hasta, devlet hastanelerinde tedavi hizmeti alamıyordu. Doktorlar bu kurala aykırı davranabilirler miydi?.. Bu yasal düzenlemelerin sonucuydu... Şu anda her vatandaşın istediği kuruma başvurmasına imkân sağlayan usul geçerli... Doktor bunun karşısında olabilir mi?

UnuTmayalım ki, hepimizin sağlığı için gecesini gündüzüne katarak çalışan hekimler içimizden birilerinin evladı, kardeşi veya bir yakınıdır; onlara toplum olarak sahip çıkmalıyız. Bir gün onlardan birine ihtiyacımız mutlaka olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şefik Dursun Arşivi