Pakistan... Bir ülke batıyor!
“Muson yağmurları” dost ve kardeş ülke Pakistan için, bu defa bereket yerine felaket getirdi... Pakistan’da yaşanan dramı anlatmaya ne kelimeler, ne sütunlar yeter. Afet ve felaketlerin başından bir türlü eksik olmadığı Pakistan, resmen suya gark olmuş durumda.
Daha önce korkunç bir depremle sarsılan, henüz onun yaralarını saramamışken bu defa, şimdiye dek görülmemiş sel felaketi ile boğuşan bu talihsiz ülke, zaten çok fakir... Üstüne üstlük, bağımsızlığına kavuştuğu 1947 yılından bu yana siyasi istikrarı bir türlü yakalayamamış, askerî darbe ve siyasî karışıklıkların birbirini kovaladığı devlet. Bu coğrafyada felaketler, savaşlar, dramlar hiç ama hiç eksilmiyor. Afganistan’daki işgal ve savaşlar da, hep dert olup Pakistan’ın başına yağıyor!..
1970’li yılların sonunda Afganistan’da başlayan Sovyet işgali, milyonlarca insanın Pakistan’a göç etmesi ve o bildik perişan, iç karartıcı manzaraların bir daha hiç sahneden çekilmemesiyle sonuçlandı. Kendi vatandaşının karnını doyurmakta zorlanan Pakistan, bir de yerinden yurdundan koparılmış milyonlarca Afgan’ın külfetiyle yüz yüze kaldı. İş bununla da kalmadı. Emperyalist güçlerin Afganistan üzerindeki kirli hesapları, zavallı Pakistan’ı da korkunç bir anafora sürükledi.
“Sovyet düşmanlığını bu kadar ucuza satın alamam!..” diye Amerikan isteklerine direnen Ziya-ül Hak, bilinen usullerle ortadan kaldırıldı. Pakistan’ın bir türlü devlet otoritesi altına alınamayan aşiret bölgelerinde, bizzat Amerika tarafından organize edilen “Taliban Hareketi”, Rus işgalinin sona ermesinin ardından bu kere ABD için işgalin bahanesi oldu. Mahut Taliban şimdi hem Afganistan’ın tahrip edilmesi, hem de Pakistan’ın parçalanması için korkunç bir manivela olarak kullanılıyor.
Taliban yüzünden Pakistan toprakları ha bire Amerikan uçakları tarafından bombalanıyor, her gün onlarca masum insan hunharca öldürülüyor. Bu arada Pakistan siyasileri de, içeride birbirini yiyor. Siyasetçiler ülke meselelerine bir çözüm bulamayınca da, meydan askerlere kalıyor... Yani tam manasıyla bir kördüğüm. Pakistan bir ateş çemberi içinde. Bir tarafta altmış yıldır aralarında savaş hâlinin sürdüğü devasa düşman Hindistan... Öbür yanda Pakistan’ı kendi emellerine alet etmek için, üzerine tebelleş olmuş Amerika...
Siyasi ve ekonomik yönden bu derece çaresiz durumda olan Pakistan’ın; şimdi bir de sel felaketi neyi var neyi yoksa silip süpürdü! Ülke topraklarının yüzde yetmişi sular altında. Hayatta kalan insanlar sığınacak kuru bir toprak parçası arıyor... Durumu uzun uzadıya anlatmak gereksiz. Zaten TV ekranlarından görüyor, izliyorsunuz. Yetkililerin ifadesine göre en az kırk milyon insan sel felaketinden mağdur olmuş durumda. Yirmi milyon kişi evsiz barksız... Ve aç... Ve sefil... Ve çaresiz!
Kaç insanın sulara kapılıp öldüğü bile belli değil. Bitap düşmüş zavallı insanlar, ağlamaktan bile aciz, açlıktan halsiz düşmüş çocuklar... Pakistan’ın başına gelen felaket karşısında, ne yazık ki dünya kayıtsız, ilgisiz. Eyvah, Eyvah!.. İnsanlık gerçekten ölmüş. Bilhassa ramazan ayında, aç ve susuz insanların hâlinden daha iyi anlaması gereken İslam dünyası da duyarsız! Ah Pakistan, ah!..