Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Türkiye birinci ligde mi?

Türkiye birinci ligde mi?

Başbakan Erdoğan AKP Grubunda, “Türkiye milli gelirde 500 milyar dolar sınırını aştı. Bu önemli bir eşiktir. Türkiye artık dünyada birinci lig takımı haline geldi” demiş. Belli ki Başbakan sadece elindeki ekonomik rakamlara bakarak böyle bir değerlendirme yapmış. Değerlendirmesinin doğruluğunu ya da yanlışlığını tartışacak değilim. Ekonomik göstergelerin Başbakan’ın sunduğu kadar iyi olmadığını, ülkenin her an bir ekonomik krizle karşılaşabileceğini savunanlar da var ve ben de bu görüşe katılanlardanım. Konumuz Türk ekonomisinin durumu değil. Türkiye’nin dünyada artık birinci lig takımı haline geldiği iddiasıdır. Parti mezarlığı haline gelmiş ve halen iki partisi için de kapatılma davası açılmış, bunlardan birisi de iktidar partisi olan bir ülkenin dünya üzerinde birinci lig takımı haline geldiğini söylemek mümkün değil. Kaldı ki bu tür bir söylemler inandırıcı da olmaz.

Diyelim ki Başbakan Erdoğan’ın bakış açısına göre Türkiye ekonomik bakımdan dünyada birinci lig takımları arasına girmiştir. Biz de Başbakan gibi sadece bardağın dolu kısmına bakalım ve boş kısmını görmeyelim. Bir ülkenin dünya üzerinde birinci lig takımı haline gelmesinin tek şartı ekonomik göstergeler midir? Demokrasi, insan hakları önemli değil midir?

Aslında bir ülkenin hangi ligde olduğunu gösteren esas unsur ekonomi değildir. Sistemdir, insan haklarına gösterilen saygıdır, demokrasidir. Bir diğer ifade ile sözde değil özde demokrasidir. Güçlülerin yararlandığı bir demokrasi, güçlülerin sahip olduğu insan hakları değil, toplumun tüm kesimlerine uygulanan bir demokrasi ve insan haklarıdır. Meseleye ekonomik açıdan baktığımızda da bir ülkenin milli gelirinin nereye yükseldiğinden ziyade hangi ligde olduğunu o milli gelirin fertler arısındaki dağılımı belirler. Bir ülkenin tüm zenginliği bir avuç mutlu ve azgın azınlığa akıyor, geriye kalan milyonlar sefalet rakamının bile altında bir gelirle yetinmek zorunda kılıyorlarsa o ülkenin hangi ligde olduğunun söylenmesi de önemsizdir.

Kısacası, belli ki Başbakan Erdoğan partisi ile ilgili kapatılma davasının görülmeye başlamasının ardından meselenin sistem boyutunu değerlendirmeye girmemiş, girmek istememiştir. Girmek istememesi de doğaldır. Bu noktada söylenen her söz söyleyenin aleyhinde delil olabilir. Zaten Başbakan da konuşmasında taraftarlarına gereksiz konuşup ek delillere sebep olmayın demiş. İşte böyle bir noktada Başbakan’ın konuşurken sıkıntı çekmesi, buna rağmen konuşmak durumunda olması sanıyorum esas konuyu gündemin dışına taşımaya çalışmasına vesile olmuştur. Bir de açılan kapatma davasının oluşturduğu tepki ve tedirginliğin bir an evvel yatıştırılması gerektiğini görüyor olması da konuşmasının muhtevasını belirleme de önemli olmuştur. Başbakan’a göre Türkiye ekonomik bakımdan birinci lige çıkmış bile olsa her an bir alt lige düşebileceği endişesi söz konusudur. Bu bakımdan açılan kapatma davası ile ülkenin bir ekonomik krize yuvarlanmaması gerekiyor. Sanırım Başbakan işte böyle bir ihtimali bertaraf etmek için ekonomik piyasada oynayan taraflara moral vermeye çalışıyor. Biz sağlam bir noktadayız, kapatma davası bile ülkeyi ekonomik krize sürükleyemez demeye getiriyor. Elbette hiçbirimiz ülkenin bir krize yuvarlanmasını istemez. Bundan tüm kesimler zarar görür.

ülkeyi bir krizden korumak için bile olsa yaşananları görmezden gelerek Türkiye’ye lig atlatmanın fazla bir inandırıcılığı olamaz. En azından geçmişte oy verdiği partilerin kapatıldığını hatırlayan insanlar, bugün ise verdiği oylarla tek başına iktidara taşıdığı parti hakkında kapatma davası açılmış olması karşısında o insanları Türkiye’nin lig atladığına inandırmak mümkün olabilir mi?
Hele hele oy verdiği partinin iktidar olmasının ardından seçilen Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanları hakkında siyaset yasağının istendiği ve bu isteğin görüşüldüğü bir ortamda Türkiye’nin dünya birinci ligine çıktığını söyleyen Başbakan bile olsa böyle bir iddia boşlukta kalmaya mahkumdur. Dileriz Türkiye lig atlar, birinci lige çıkar. Bunu hem ekonomik gelişmişliği hem de uyguladığı demokratik sistem sebebiyle hak eder. Ama şu anda bunu hakkettiğini söylemek mümkün değil. Hak etmiş bile olsa belli ki bazı çevreler Türkiye’nin lig atlamasını istemiyorlar, içlerine sindiremiyorlar.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi