Şefik Dursun

Şefik Dursun

Başörtüsü sorunu üzerinden rant bekleyenler

Başörtüsü sorunu üzerinden rant bekleyenler

Türkiye referandum öncesi iktidar ve muhalefetin gerilimli atışmaları içinde önemli sona doğru yol alıyor. Ana muhalefet partisi olayı bir seçim havasına dönüştürdü... Genellikle hepsinin müşterek eleştirisi, bu değişikliğin AK Parti’nin anayasasını oluşturduğu şeklinde... Aslında yeni bir anayasa yapılması için öncülük yapan AK Parti hükümetinin daha konu Meclis’te tartışılmadan önü kesildi, imkan verilmedi... Böylece önemli bir fırsat kaçırıldı... Referanduma sunulan değişikliklerin yeterli olmadığı ancak bu yapılanın dahi konu ile ilgili önemli bir adım olacağını söyleyenler haklı. Başta CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu olmak üzere amaçlarını AK Parti’nin önünü kesmek olarak ortaya koyuyorlar... Millete güvenmedikleri için referanduma karşı çıktılar, iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesi’ne de gittiler. CHP bu süreçte esas hakkında konuşmuyor. Dolayısıyla değişikliklerle ilgili muhalefetin ortaya koyduğu ciddi bir değerlendirme yok. Bunun yerine polemikler sürdürülüyor. 12 Eylül darbe anayasasını hiçbirinin savunması mümkün değil. Ancak doğruyu söylemekten kaçıyorlar... CHP şunu söyleyemiyor; “Bizi siz halk olarak seçimle iktidara getirmeseniz de biz Türkiye’yi bu rejim sayesinde yönetebiliyoruz. Genelkurmay bizimle birlikte; biz onları, onlar bizi koruyor, yargı istediklerimizi yerine getiriyor... İktidar olarak seçtikleriniz ne yaparsa yapsın, ağzıyla kuş tutsa dahi biz kadrolarımızla ülkeyi yönetiyoruz. Şimdi ise anayasa değişikliği ile bu imkanlarımız elimizden alınacak. Bu sistemin devamı, yani CHP iktidarının(!) devamı için ‘Hayır’ demelisiniz...” Bunları diyemiyor Sayın Kılıçdaroğlu, sürekli Başbakan’ı düelloya(!) davet ediyor, sataşıyor ve tahrik ediyor... Başbakan düello isteğine cevap vermese de sataşmaları karşılıksız bırakmıyor.
Referandum sürecinde Kılıçdaroğlu başörtüsü sorunu ile ilgili bir söz etti, “Bu sorunu biz çözeriz” dedi... Başörtüsü sorununu çözmek için Meclis’in yaptığı anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi’ne götüren ve iptal ettirenler bunu söylüyorsa inanmak çok zor... Nasıl çözecekleri hususunda bir hazırlıkları da olmamış... Referandum öncesi üstünlük amaçlayan bir manevra sanki... Daha doğrusu CHP başörtüsü sorunundan kendine rant elde etmeye çalışıyor... Bu konuda bir fikri olmadığı halde sadece niyeti olduğunu ortaya koymakla sorunun üstesinden gelinemeyeceği ortada... Kılıçdaroğlu anayasa değişikliği konusunda eleştirilerini ortaya koyacağına, siyaseten pirim yapacağını umduğu tavırlar sergiliyor... Tıpkı teröristler için af istemek gibi... 28 Şubat post-modern darbesi ile ortaya çıkarılan başörtüsü sorunu, terör sorunu gibi bu rejimin ve darbelerin ürünüdür... Gerek Başbakan gerekse ‘hayır’cı MHP, “Biz de çözümden yanayız, buyur gel çözelim” diyerek tartışmaya katıldılar. CHP’nin başörtüsü sorununu ben çözerim olayına benzer şekilde geçmişte de bir olay yaşadık... O da İ. Üniversitesi’nde yasaklar uygulanırken İlahiyat Fakültesi Dekanı olan Yaşar Nuri Öztürk’ün, başörtüsü sorununu çözmenin formülünü bildiğini söylemesiydi. CHP’den milletvekili oldu, şimdi milletvekili emeklisi... “Nasıl çözeceksin” diye sorduklarında iktidara geldiğinde uygulayacağını ifade etti, söylemedi!.. İktidara gelemeyeceğine göre istediğin kadar “Ben çözerim” de, ne önemi var?.. Neden dekan iken bunu yapmadın, yasağa tavır koymadın?..
GENELKURMAY VE CHP SORUNUN NERESİNDE?
Sivil Dayanışma Platformu (SDP) Başkanı yeni Genelkurmay Başkanı’ndan bazı isteklerde bulunuyor... Bunlardan biri “artık kışlaların kapılarında başörtülü annelere, şehit yakınlarına uygulanan yasakların kalkması...” Demek ki Genelkurmay Başkanı isterse bu sorunun çözümüne katkıda bulunabilir... Bu doğru, bence de Genelkurmay Başkanı isterse kışlalara başörtülüler girebilir. Aynı şekilde başörtülüler üniversitelere de girebilir, bunu YÖK isterse başarabilir. Çünkü yasaklayan bir yasa maddesi yok. CHP iktidar olsa ve bugünkü gibi “Başörtüsü sorunu bitmelidir, üniversitelerin işi bilimle uğraşmaktır, kılık-kıyafetle değil” dese; üniversiteler buna uyardı... Yasaklayan değil, aslında serbest bırakan yasa maddesi var...
Ülkemizde bu sorunun ortaya çıkmasına ve devamına sebep maalesef iki kurumdur; Genelkurmay ve CHP... ‘Hayır’cılardan biri olan MHP ise başörtüsünü sorun haline getirenlere zamanından ses çıkarmayıp, şimdi “Biz de başörtüsünü çözmeye varız” diyor... Başörtüsü sorunu aslında yargının tarafsız olması ve Genelkurmay’ın kendi işine dönmesiyle çözülebilirdi. Bu iki kurum bazıları tarafından siyasete alet edildiler... Doğrusu vesayet rejiminin rantını devşirenler bundan vazgeçemiyorlar... Bu milletin değerlerine bağlı olduklarının söyledikleri halde ‘hayır’cıların yanında duranlar, söylediklerinde samimi değiller. Çok güzel bir söz var; “Söyle arkadaşını, sana söyleyeyim kim olduğunu” diye... CHP’nin, İP’in ve BDP’nin yanında duranlar milletin sorunlarını çözemezler... İşte referandum turnusol kağıdı gibi, milletin haklarının korunması değil vesayetin devamına destek verenleri ortaya çıkarıyor...
Aslında Türkiye’de darbeler sonucu bir bataklık oluşmuş. Bataklık her cins sivrisineğin kaynağıdır. Sivrisineklerden kurtulmanın yolu da bataklığı kurutmaktır.. Bataklıklar kurutulmalı... Vesayet rejimi bir bataklık ortamıdır... Bu şartlarda her türlü aykırı işler çoğalıyor... Adaletsizlik, eşitsizlik, özgürsüzlük, hortumculuk vs... Referandum, milleti bu bataktan kurtaracak tarihi fırsattır...
MHP’NİN BAŞÖRTÜSÜ SORUNUNUN OLUŞMASINDAKİ VEBALİ
28 Şubat sürecinde başörtüsü yasağını milletin başına saran İ. Üniversitesi’nin eski rektörü Alemdaroğlu’nu destekleyenler arasında maalesef MHP’li duruş sergileyen meslektaşlarımız oldu. Onlar geçliğinde CHP gençlik kollarında hizmet etmiş Alemdaroğlu’nun nasıl bir yönetim anlayışı ile üniversiteyi yöneteceğini biliyorlardı... 1997 rektörlük seçimlerinden önce yaptığımız seçime hazırlık toplantılarına katılan bu arkadaşlarımızdan bazıları maalesef daha sonra Alemdaroğlu’nun yönetiminde görev aldılar, mükafatlandırıldılar!.. Menfaat insanı o kadar farklılaştırıyor ki; İstanbul Üniversitesi’ndeki uygulamaları da içine alan ilk Meclis araştırmasında Alemdaroğlu’na destek için komisyon üyelerini ikna etmeye bile gittiler... Bugüne kadar başörtüsü zulmünün ne kadar günahı oluşmuşsa hepsinden Alemdaroğlu’na destek veren ve MHP’nin yanında duruş sergileyen bahsettiğim öğretim üyeleri de nasibini alacaktır... Doğrusu MHP’nin başörtüsü konusunda 411 milletvekilinin içinde yer alması belki de vicdanların rahatlaması içindi... Ancak daha sonra bu desteğin AK Parti’ye bir tuzak olduğu hususunda haberler ve MHP milletvekili Bölükbaşı’nın yalanlayan demeçleri basına yansıdı...
Bunları şimdi neden yazdım?.. MHP’nin tabanını oluşturan kardeşlerim bunları bilsin istedim... Olayı yaşayan birinin ağzından tarihe bu notun düşülmesini istedim. 28 Şubat döneminde derdini anlatmaya giden başörtülü öğrencilere Meclis’te o dönemin koalisyonunu oluşturan milletvekillerinin bazıları yüz vermedi. O partiden biri de MHP idi... O gün bunun zulüm olduğunu söyleyecek bir başbakan yardımcısının, mesela Sayın Bahçeli’nin sözleri yaralara merhem olabilirdi... Vesayet rejiminin balans ayarcılarından çekinildi... Sonra da ‘erkek mi, ürkek mi’ tartışmasına girildi... Merve Kavakçı’yı başörtülü olduğu için Meclis’e sokmayanlar ile başörtülüleri partisine milletvekili adayı dahi yapmayanlar aynı korkunun ikliminde yaşıyorlar...
Marksist ırkçılar, Kürtleri aşağılayan rejime karşı silahlı kalkışmaya girdiler. Bugün referanduma “hayır” çıkması için onların çok gerekli olduğunu, internete düşen ve yüksek yargı üyeleri olduğu iddia edilenlerin telefon konuşmalarından öğreniyoruz... Demek ki aslında onlar da vesayetçilerin tetikçileri ve bu rejimin bir parçasıymışlar!.. Şimdi Türkiye terör sorununu çözmeye çalışıyor. Bu amaçla bir çok haklarını da aldılar, tabii ki olmalı... Ancak bu teröre pirim verir gibi olmamalıydı... Bu ülkede başörtülü kızlarımıza, bacılarımıza yapılanlar Kürtlere yapılanlardan az değildir. İstenildi ki, Müslümanlar da teröristleşsinler!.. Ancak bu komplo başarıya ulaşmadı. Tıpkı 12 Eylül’de olgunlaşma için beklenildiği gibi, 28 Şubat’ta başörtüsü zulmünden de bu beklendi... Mağdurlar okullarında bir cam dahi kırmadılar... Artık başörtüsü zulmünün devamına gerek yok, vazgeçin bundan... Bu zulüm AK Parti iktidarını getirdi; yasakçılara, vesayetçilere faydası olmadı, olmayacak...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şefik Dursun Arşivi