Siyer Araştırmaları Merkezi (SAMED) ve Muhammed Emin Yıldırım
Muhammed Emin Yıldırım kardeşimize sevgimiz büyüktür. İhlâsı, samimiyeti, tevazuu, gayreti ve çalışkanlığı bu sevgiyi, genç yaşına rağmen, saygıya dönüştürür. Siz onu daha çok “Sahabe İklimi” ve “Suffa Mektebi” gibi televizyon derslerinden tanır, bir de, uzun süre Vakit gazetemizde yazdığı köşe yazılarından hatırlarsınız. Bizim içinse Muhammed Emin Hoca, Namaz Gönüllüleri Platformu’na, kuruluşundan beri verdiği yakın destekle daha farklı bir değer ifade eder. Allah sa’yini meşkûr eylesin.
Muhammed Emin Hoca’nın Siyer-i Nebi’ye dair yaptığı vukûfiyetli çalışmalar, gerçekten her türlü takdirin üzerindedir. Son aylarda yoğun bir tempo içinde olduğunu biliyorduk. Nihayet, iki farklı eserle bizleri bahtiyar etti. Biri, inşaallah sadaka-i cariye olarak nesiller boyu iz bırakacak bir fiili eser:
Siyer Araştırmaları Merkezi: SAMED.
Diğeri ise, dualarımızla inşaallah devamı gelecek olan, ciddi birikim ve emek mahsulü bir kitap:
Hz. Peygamber’in Albümü.
Siyer Araştırmaları Merkezi için seçilen yer oldukça anlamlı: Eyüp… Varlığı ile şerefyâb olduğumuz Rasûlüllah’ın (s.) mihmandarı Ebû Eyyûb el-Ensari’nin manevi civarında ve bir ‘Peygamber aşığı’ Zekai Dede Efendi sokağında ve onun ikamet ettiği konakta… Ne güzel bir tevafuk, ne güzel bir seçim…
Hepsinden önemlisi ise güzel niyet. Muhammed Emin Yıldırım kardeşimin, SAMED’in açılışındaki şu sözlerini özellikle ve özetle kaydettim: “Bu merkezin amacı; Hz. Peygamber’e (s.) yeni bir misyon, vizyon veya imaj yüklemek değil -sevmediğim halde bu kelimeleri kullanmak zorunda kaldım-, O’nu olduğu gibi, sahih kaynaklarda yer aldığı gibi tanımak, tanıtmak ve anlamaktır. O’nun, hayatın her anını ve alanını kapsayan kuşatıcı örnekliğini çağımıza taşımaya çalışmaktır. Biz, O’nun hayatını, örnekliğini anlatmak ve söz söylemek yerine yaşamak, hal dili ile onu anlayıp anlatmak arzusundayız.”
Ali Emiri Kültür Merkezi’ndeki açılış programı için de kardeşlerimi tebrik ediyorum. İnşaallah, siyer merkezli çalışmalar, ümmetin, bugün her zamankinden fazla muhtaç olduğu o “en güzel örnekliği” doğru anlamasına ve onun “yaşayan Kur’ân” olan ahlakını hayatın her alanına hakim kılmasına vesile olur. Açılış programında Ali Rıza Demircan Hoca, İhsan Süreyya Sırma Hoca ve Urfalı Aziz Hoca gibi üstatların konuşmalarının her biri ayrı güzellikte idi. Ama sevgili kardeşim Ramazan Kayan Hoca’nın “Merci Kur’ân, mimar Sünnet, model Ehl-i beyt ve metod Siyer” formülasyonunu kaydetmeden geçmeyelim. Bir de İhsan Hoca’nın merhum Ali Rıza Sağman’dan aktardığı; “Yâ Muhammed! O kadar büyüksün ki, seni ne zaman yâda getirsem, insan olurum; insanlığımın farkına varırım” sözünü…
Eyüp’e yolu düşen kardeşlerimizin bir uğrak yeri daha oldu elhamdülillah. Ama bu tür merkezler sadece uğrayıp çay içilecek mekânlar değil. Manevi iklimin teneffüs edileceği, hakka ve hakikate dair ilim ve amellerin öğrenileceği, özellikle gençlerin manevi kazanımlarla donanacağı güzel mekânlar. Tanıtım katalogunda yer alan hadiste emredildiği üzere; “Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol, ya bunları seven ol; ama sakın beşincisi olma; yoksa helak olursun.” ilkesine ittiba edilmeli. SAMED, ashabın büyüklerinden Sa’d b. Ebi Vakkas’ın (r.a); ‘Biz çocuklarımıza Kur’ân’dan herhangi bir sûre öğretir gibi, Efendimiz’in savaşlarını öğretirdik.’ sözünü kendisine şiar edinmiş: Ne güzel!
SAMED Medresesi, Siyer Medresesi, Suffa Mektebi, Siyer Kütüphanesi ve Yayınları ile Merkez, inşaallah isimlerine lâyık çabalar ortaya koyar; “Âlemlere rahmet olarak gönderilen Kutlu Nebi’nin daha iyi bilinmesi, anlaşılması, tanınması, kavranması, aradaki zaman ve mekân farkları ne kadar uzarsa uzasın, O’nunla beraber yaşama imkânının yeniden elde edilmesini sağlamak” hedefine ulaşır.
Merkez binanın maddi donanımı için emeği geçenlere hem tebriklerimizi ve hem de dualarımızı iletirken; çok önemli ve anlamlı bulduğumuz bir hususun bizi duygulandırdığını da belirtelim. Bir vefa örnekliği olarak, merkezin kuruluş aşamasında emeği geçen merhum Recep Vardar’ın ismine bir oda ayrılması ve özellikle Mavi Marmara gemisinde şehid edilen, masum ve güzel yüzü ile bizlere şehadeti yeniden sevdiren Furkan Doğan’ın unutulmaması, nebevi kadirşinaslığın bir yansıması olmuş adeta…
Bu arada, Muhammed Emin Yıldırım’ın büyük bir emek ve araştırma ürünü olduğu her halinden belli olan “Hz. Peygamber’in Albümü” adlı eserinden kısaca söz etmekte yarar var. Peygamberimizin (s.) ikiyüze yakın akraba ashabının kısa hayatları ve peygamberimizle olan yakınlıklarının etraflıca incelendiği eser, bir başvuru kitabı niteliğinde. Orijinal çizimlerin, tabloların ve resimlerin de yer aldığı yaklaşık beşyüz sayfalık renkli, kuşe kâğıda basılmış bu eser mutlaka elinizin altında bulunmalı.
Siyer Araştırmaları Merkezi’nin yapacağı hizmetlerin hayırlara vesile olması duası ve niyazı ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.