Yiğit düştüğü yerden kalkar(2)
YASAKÇILAR CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ’Nİ “ÜS” OLARAK KULLANDI
Üniversitelerde öğrencilerin ilk anda gösterdikleri birlik ve beraberlik karşısında taktik değiştirildi... Genelge çekilmiş olmasına rağmen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde yasağın uygulanması için bir toplantı düzenlendi... Yasakçı Rektör bu fakültenin mensubuydu ve Cerrahi Bilimler Bölüm Başkanlığı’nı yürütüyordu... Toplantıya bölüm ve anabilim dalı başkanları davet edilmişti... Rektör toplantıya katılanlardan başörtüsü yasağının Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde uygulanmasını istedi... Yasakçı genelge üniversitede kaldırıldığı halde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde uygulamaya konulmak isteniyordu... Bu nedenle Anabilim Dalı Başkanı olarak rektörden yazılı emir vermesini istedim... Konusu suç olan emrin uygulanamayacağının anayasa hükmü olduğunu hatırlattım... Ancak yasak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde fiilen başlatıldı... Başörtüsü ile derse girmek isteyen öğrencilerin önce dersten çıkmaları istendi. Öğrenciler dersten çıkmayınca haklarında soruşturma için tutanaklar düzenlendi... Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde bazı öğretim üyeleri harıl harıl soruşturma yürüterek öğrencilere zevkle(!) cezalar vermeye başladılar... Sonunda öğrencilerin bu direnişi karşısında soruşturmalarla baş edemeyeceklerini anlayınca, dershane kapısına koydukları özel güvenlik görevlileri marifetiyle öğrencileri sınıfa sokmadılar... Bu durum öğrencilerini seven bir çok öğretim üyesini üzdü biliyorum... Ama seslerini çıkaramadılar... Hatta bunlardan biri, Deniz Ülkü Arıboğan, Akşam gazetesinde “Ağlayarak eğitimlerini bırakanlar da benim öğrencilerimdi. Onları yeterince koruyamadığım için her zaman vicdani rahatsızlık duydum. Gençtim, büyüdüm, şimdi bağırıyorum: Öğrencime dokunma” diyerek duygularını şimdi dile getiriyor... Bu duyguları taşıyan tüm öğretim üyelerinin geçmişte başörtülü öğrencilere vermedikleri desteği bu gün vermeleri vicdani sorumluluklarıdır.
YASAĞA KARŞI BİRLİKTE MÜCADELE ETMEK MİLLET OLMANIN GEREĞİDİR
Anabilim Dalı Başkanı olarak derslerimde bu yasağın 1998’in Mayıs ayına kadar uygulanmasına direndim... Mayıs ayında yaptığım sınavıma bir kaç başörtülü öğrenci girdi... O sabah bardaktan boşalırcasına öyle güzel bir rahmet indi ki İstanbul’a, sanki zulmün yaktığı yürekleri serinletiyordu... Sınavın ardından “başörtülü öğrencileri sınava aldığım için” hakkımda soruşturma açıldı ve yönetim görevinden uzaklaştırıldım... Evlatlarıma yapılan zulme karşı durdum ve bu muameleye maruz bırakıldım... Hiç de üzülmedim... Öğrencilerim bir taraftan direnmeyi de sürdürüyorlardı... Ancak öyle hain bir plandı ki, üniversitenin diğer fakültelerinde yasak uygulanmıyordu, başörtülü öğrenciler derslerine girebiliyorlardı... Onların önce Cerrahpaşa, sonra İstanbul (Çapa) tıp fakültelerinde yürütülen bu yasak karşısında arkadaşlarının direnişlerine yardımları olamadı... Daha sonra da yasağın uygulanma sırası onlara geldi... İ. Üniversitesi’nde yasağın başarılı olunmasından sonra “Artık başörtüsü sorunu kalmadı” demeye başladılar... Kendileri açısından böyle gördüler... Şimdi çözümle ilgili ortaya çıkan gelişmeler karşısında CHP “Sorun dayatma ile çözülmez” diyor... YÖK’ün tavrı dayatma değil, asıl dayatma, başörtülü öğrencilerimiz sürüklenip sınıflarından atılarak uygulandı, sesiniz çıkmadı... Şimdi konuşuyorsunuz... Bu nasıl bir vicdandır anlayamıyorum...
O günlerde bu mücadele maalesef kız öğrencilerimizin omuzlarında kaldı... Onlar bunu bir süre götürebildiler... Bazı öğrencilerimin tıp fakültesinden mezun olabilmek için birkaç dersi vardı. Onların sınavlarını başarsalar mezun olacaklardı... Bu yasak yüzünden eğitimi bıraktılar... Kız öğrencilerin direnişleri zaman içinde tükendi... Çareyi yurtdışına çıkmada buldular... Göçmen kuşlar gibi, bir gün dönüp ülkesine hizmet için anayurtlarını terk etmek zorunda bırakıldılar... Yurtdışında çok çalışıp sıkıntıları aşmayı başardılar... Ülkelerine hizmet için geri döndüler... Onlar duruşları ile, mücadeleleri ile bugün okumak isteyen kardeşlerine örnek oldular...
Artık her milletini seven, başörtülü öğrencilere yapılan zulme karşı durmalı, geçmişte yapmadıklarını/yapamadıklarını bugün yerine getirmeliler... Başörtüsü yasağının hiçbir hukuki temeli yoktur... Nasıl getirildi ise öyle gidecektir... İlk Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde başlayan yasak gene ilk Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde kalkacaktır...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.