Dik durmayı beceremeyen CHP
“Başörtüsü sorununu biz çözeriz” diyerek gündem oluşturan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iş önüne gelince 180 derce dönüş yaptı, ipe un sermeye başladı. Bunun için soruna bilimsel çözüm üretecek kurul bile kuruldu... Sonunda dağ fare doğurdu!.. Şimdi yavuz hırsız misali kendine bakmıyor da Başbakan’ı suçluyor, ‘Omurgasız’ diye!..
Bir siyasetçi için en önemli olayın güven unsuru olduğunu söylemeye gerek yok. Millet güvenirse o siyasetçiyi yetkilendirir, problemlerini çözebilsin diye... Sanki CHP bu sorunun çözümüne katkıda bulunursa sonucun sadece AK Parti’ye fayda sağlayacağını düşünüyor... Ancak siyasetin amacı milleti mutlu etmek ise bu sorunu çözmekle CHP de milletin sevgi ve güvenini kazanacaktı!.. Bu parti kendine güvenmek isteyenleri hayal kırıklığına uğrattı... Aslında üniversitelerde başörtüsü yasağını CHP zihniyetindeki yöneticiler ihdas ettiler; yasaların getirdiği bir yasak değil... Bu nedenle sorunun çözümü yasa çıkarılarak olmaz. Tam aksine serbest bırakan Ek 17. madde gayet açıktır ve defalarca konuyu bilenler tarafından gündeme getirilmiş olmasına rağmen yasakçılarca görmemezlikten gelinmiştir. Ve bu ülke ne garip bir ülkedir ki, İstanbul Üniversitesi gibi Türkiye’nin gözbebeği üniversitesinde, 28 Şubat döneminde rektör olmuş biri tarafından bu madde “yasadan çıkarılarak” mevzuat kitabı “yasağa destek için” piyasaya sürülmüştür. Yani Ek-17. maddesi olmayan bir 2547 sayılı yasa öğretim üyelerine dağıtılmıştır.
Dayatma ile gelen yasağı, geldiği gibi paketleyip sahiplerinin eline tutuşturmak gerekmektedir. Ülkede yetkili yetkisiz herkes bu konuda konuşuyor ve ahkam kesiyor. Kendi ayıbını örtemeyenler kızlarımızın başörtüsüyle uğraşıyorlar... Başörtüsü yasağının yasal bir zemini olmamasına rağmen bunu destekleyen TSK olmuştur... Bir ordu ki; Genelkurmay Başkanı cumhurun başının, Başkomutan’ın Cumhuriyet’in 87. kuruluş yıldönümü için verdiği resepsiyona katılmıyor. Ne kazanıyor ki?.. Doğrusu disiplin açısından bakıldığında TSK’yı yaralayan bir hata... Yapılanlar sadece AK Parti’ye milletin verdiği desteği artırıyor... Türk Genelkurmayı milli mücadeleye fiilen katılan başörtülü nenelerimizi, bugün de anneleri, eşleri başörtülü olan şehitlerimizi unuttu mu?.. Bu millet Allah korusun yeniden milli mücadeleyi yaşamak zorunda kalırsa bu ordu ne yapacak?.. Milletten kopuk bir ordu, milletine zulmeden bir devlet, varlığını nasıl devam ettirebilir?..
LAİKLİK YENİDEN TANIMLANMALI
Geçenlerde üniversitelere YÖK’ten bir yazı geldi; öğrencilerimiz ve personelimiz arasında Musevi vatandaşlarımızın talep etmeleri halinde dini bayramlarında izinli sayılmaları hususunda gerekli kolaylığın gösterilmesi isteniyor. Bu tür yazılar geçmiş dönemlerde de gelmişti. Ve ben bunu takdir ediyor, büyük millet olmanın gereği olarak görüyorum; her inançtan insanlarımıza inançlarını yaşama imkanı ve güvencesinin verilmesi... Peki nasıl bir toplum olduk ki, şimdi kendi insanlarımıza inançlarını yaşama imkanını vermeyi çok görüyoruz?..
Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya çıkıp bir siyasetçi edasıyla, başörtüsü sorununu çözmeye çalışanlara laikliğe vurgu yaparak uyarılarda bulunuyor... Olaylar tanımsız bir kavrama göre izah edilmeye çalışılıyor. Tanımlanmamış laiklikle ülkedeki sosyal sorunlar çözülmek isteniyor. Laiklik din ile devlet işlerinin ayrı olması, devletin her inanca eşit mesafede durması, devletin dini alanda yasal düzenleme yapamaması ise; Museviye, Hıristiyana tanınan ayrıcalıkların bir kısmı neden Müslümanlara da tanınmaz?.. Yalçınkaya’ya göre laik devlet dini konuları gerekçe göstererek yasa çıkaramaz, yani bu konuda düzenleme yapamaz.. Peki öyleyse neden dini konu hakkında yasaklayıcı devlet tavrını savunuyorsunuz?.. Bu laiklik anlayışıyla ne kadar uyumlu?..
Tanımı belli olmayan laiklik kötü niyetlilerin silahı olarak sadece Müslümanlara karşı kullanılıyor. Başörtüsü hakkında bir yasa çıkarma yerine laikliği tanımlayan bir yasal düzenleme daha anlamlıdır...
Türkiye’ye zaman kaybettiren bu tartışmalara artık son vermeliyiz. YÖK ve ÖSYM “Başörtüsü yasak değil” diye bir genelge yayınlamadı... Sadece dersten ve uygulamalardan öğrencinin çıkarılmamasını istedi, hangi sebepten olursa olsun... Ayrıca sınava “başı açık olarak girilmesi” gibi bir 28 Şubat dayatmasını sınav kuralları içinden çıkardı... Herkes üniversitelerin kendi işlerini yapmaları için getirilen uygulamalara saygılı olmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.