İç güvenlik karnesi
Son model zırhlı Mercedes’ler, yanıp sönen ışıklar, korumalar, mahiyetinde araçlar, sirenler, kornalar, bir yaygara, bir gürültü... Sanırsın harp çıkmış.
Aslında fevkalade bir durum yoktur!
Üst düzey güvenlik bürokrasisi, mesela ofisinden evine gitmektedir.
Halkın arasında seferden dönmüş muzaffer padişah edasıyla dolaşmayı çok seviyorlar.
Çünkü hesap vermek ihtiyacı hissetmiyorlar.
Makam lüksüne ise hiç girmeyelim. O mevzu Suudi kralını bile bastırır.
Türkiye’nin son otuz yıllık iç güvenlik karnesinde ne yazıyor?
En az iki askeri darbe, birkaç muhtıra, sayısız cunta planı, kitlesel işkenceler ve fişlemeler. Terör olaylarında öldürülen otuz bin vatandaşın yanı sıra en az yüz bin sakat ya da yaralı.
Zorla boşaltılan köyler, sürgünler ve binlerce faili meçhul cinayet. Devlet içinde illegal yapılanmalar.
Yarısı karanlıklarda bırakılmış ve katiyen denetlenemeyen bir ekonomi. Defalarca soyulmuş bankalar ve çıkartılmış suni krizler. Mafyalar, çeteler, rüşvet ve yolsuzluk bataklığı.
Yirmi beş yıldan bu yana devam eden bir savaş. En nihayetinde bölünme riski ile karşı karşıya gelmiş ülke toprakları.
Eser budur.
Bu tablo, Türkiye’ye kaç trilyon dolara patlamıştır kim bilir.
Vaktiyle yurtdışında yaşarken, diasporanın en faal üyesi olan bir Ermeni işadamını duyardık. Çok meşhurdu. Türkiye aleyhindeki her faaliyetin baş finansörü ve organizatörüydü. Yaptığı konuşmalar internette yayınlanırdı.
Canı sıkıldığında uçağa atlar Bodrum’daki yazlığında gider tatil yapardı.
Sonra PKK’lılar vardı. Elçilik, konsolosluk binalarını taşlarlar, cam çerçeve indirirler, örgüte para toplamak için her türlü işe bulaşırlardı.
Onlar da istedikleri zaman soluğu memlekette alırlardı.
Bir de milliyetçi ve muhafazakâr Anadolu insanları vardı. 28 Şubat sonrasıydı ve mecburen terk etmişlerdi Türkiye’yi.
Bir tek onlar memlekete gelemezlerdi. Haklarında yığınla soruşturma ve tutuklama kararları vardı.
Taksim bombacısının çizdiği şekil de aynıdır.
Irak’a git, bomba yapmayı öğren, al patlayıcıyı dön gel İstanbul’a.
Gitmek ve gelmek bazıları için ne kadar kolay oluyor değil mi?
Kritik savunma projelerinde çalışan mühendisler ortadan kaldırılıyor, şaibeli karakol baskınları ayyuka çıkıyor, organize fuhuş marifetiyle devletin gizli belgeleri casusların eline geçiyor.
Türkiye, tamamen savunmasız bir halde bırakılmış yıllar boyunca.
İç güvenlik problemi o kadar büyümüş ki; özel yetkili savcıların ve polisin yoğun gayretleri bile yeterli olamıyor.
Deştikçe yeni skandallar ve karmakarışık ilişkiler ağı çıkartılıyor gün yüzüne.
Türkiye’nin güvenlik sisteminde, askeri darbelerin yol açtığı çok büyük hasarlar var.
Sistem felç edilmiş ve bir enkaz bırakılmış geride.
Taltif eder gibi, merkep yüküyle vergi ödüyoruz ya o makam saltanatlarına...
Asıl dokunan tarafı budur işte!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.