6 Ok yerine 6 Kılıç! 4
- Lütfü Bey; CHP’de Deniz Baykalcılar ile Önder Savcılardan sonra şimdi de Önder Savcılar ile Kemal Kılıçdaroğlucular birbirleriyle kıyasıya bir savaşa girişti. Nasıl yorumluyorsunuz CHP’nin bu halini?
- CHP’nin halini gülerek mi yorumlayayım yoksa ağlayarak mı, bilmem ki. Çünkü CHP, hem gülünecek hem de ağlanacak halde değil mi? Bir kez daha gördük ki ülkedeki iç savaş biter ama CHP’deki iç savaş bitmez! CHP, iç savaş olmadan nefes alıp veremez! Nitekim oklar ve kılıçlar birbirlerine karşı çekildi. Önder Sav, 6 Okçuların reisi; Kemal Kılıçdaroğlu ise 6 Kılıççıların reisi! Eğer bu savaş Kılıçdaroğlu’nun reisi olduğu tarafın kesin zaferiyle biterse, CHP’nin 6 Ok olan amblemi, 6 Kılıç olarak değiştirilmeli! Zaten Kılıçdaroğlu ile Sav arasındaki fark da, kılıç ile ok arasındaki fark kadar değil mi? Bu arada millet de “okundan ne gördük ki kılıcından ne göreceğiz; sonuçta ikisi de bize girecek” der gibi! Millet, CHP içindeki iktidar savaşlarından, CHP’nin iktidar olmayı değil, parti içinde iktidar olmayı hedefleyen savaşlarından bezmedi mi? Bu nedenle CHP içindeki iktidar savaşını kazanacak olanlar da aslında milletin gözünde kaybetmeyecekler mi? Ayrıca bu CHP’lilerin, beni de yanlış anladıkları belli. Malumunuz, ben CHP’lilere sürekli olarak “Parti içi iktidar olmak için değil ülkede iktidar olmak için kafayı çalıştırın” tavsiyesinde bulunuyorum. Ancak ben, “Kafayı çalıştırın” dedikçe, onların birbirlerine kafa atarak kafayı çalıştırdıklarını görüyorum! Nitekim son olarak Kemal Kılıçdaroğlucular ile Önder Savcılar birbirlerine kafa atarak, kafalarını çalıştırdılar! Ayrıca birbirlerine kafa atmakla kalmıyorlar, birbirlerine ağır laflar da atıyorlar. Önder Sav, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, hukuk, demokrasi tanımaz kabile reisi gibi davrandığını söylüyor. Kemal Kılıçdaroğlu ise Önder Sav’ın, CHP’yi babasının çiftliği gibi gören bir koltuk düşkünü olduğunu söylüyor. Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu’nun sağ kolu Gürsel Tekin de, “Bizim mücadelemiz CHP’nin önünü açmak için” diyor. Sonuçta bize de CHP’nin ağlanacak mı gülünecek mi bu haline bakıp, şunu demek düşüyor: Açın CHP’nin önünü, millete göstersin gününü!
AĞIZLARI BOZUK ÇÜNKÜ ASAPLARI BOZUK!
- Oktay Ekşi gibi Kemalistler hükümete ana avrat küfrediyor; Bekir Coşkun gibi Kemalistler halka, “göbeğini kaşıyan kıllı ayılar; bidon kafalılar” diyerek hakaret ediyor. Sizce Kemalistlerin ağzı niye böyle bozuk?
- Çünkü, son yıllarda asapları fena halde bozuldu! Asapları bozulduğu için de ağızları bozuldu! Sorunuzda adlarını andığınız Oktay Ekşi’yi de, Bekir Coşkun’u da şahsen tanıyorum. Onların özel ilişkilerinde saygılı, nazik olduklarını yakinen biliyorum. Aslında ben, bu konunun onların şahsında değil, yani kişiler bazında değil, fikirler bazında yorumlanmasının daha doğru olacağını düşünüyorum. Acaba ne oldu da Kemalistlerin asabı böylesine bozuk hale geldi? Bu sorunun cevabı Kemalizmin serüveninde gizli. Kemalizm, yakın zamana kadar, kendi dışındaki fikirleri bastırarak, ezerek geldi. Fikren yenemediklerini cebren safdışı ederek yakın zamana kadar geldi. Bir örnek olsun diye tâ Mustafa Kemal döneminde başlayan Kemalistler ile sosyalistler arasındaki mücadeleden söz etmeli. Kemalistler fikren yenemedikleri sosyalistleri cebren safdışı etmedi mi? Örneğin sosyalist önderlerden Mustafa Suphi boğularak, sosyalist yazarlardan Sabahattin Ali kafasına vurularak Kemalistlerce öldürülmedi mi? Sosyalist şairlerden Nazım Hikmet, Kemalistlerce hapislerde çürütülmedi mi? Sosyalist gençlik önderlerinden Deniz Gezmiş, darbeci Kemalistlerce idam edilmedi mi? Sosyalist önderlere bunları yapan Kemalistler, geçmişte İslamcı önderlere, Kürt önderlere karşı da aynı zulümleri sergilemediler mi? Dediğim gibi, Kemalistler fikren yenemediklerini zulümlerle, darbelerle cebren safdışı ederek yakın zamana kadar geldi. Ancak AKP’nin anayasayı bile değiştirecek bir çoğunlukla iktidara gelmesinden beri durum yavaş yavaş değişti. Kemalistlerin, “Muhtar bile olamaz” dediği, başbakan olmuştu. Kemalistlerin, “Eşi türbanlı olan cumhurbaşkanı olamaz” dediği, cumhurbaşkanı olmuştu. Millet Meclisi Başkanlığı koltuğuna da, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı koltuğuna da, kısacası devletin en üst makamlarındaki koltuklara da eşi başörtülü olanlar oturmuştu. Kemalistler kime karşı çıktıysa, halk onu baş tacı yapıyordu. Kemalistler, kısa bir zaman dilimi içinde ilk kez böylesine peş peşe yenilgilere, hezimetlere uğruyordu. İşte bütün bunlar Kemalistlerin asabını fena halde bozdu. Asapları bozuldukça da işte böyle ağızları bozuldu!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.