Troyka’nın Yüzyıl Savaşları
CHP’de Baykal devrildikten sonra kavganın Sav ve Kılıçdaroğlu arasında olacağını “Vakit farkıyla” ilk biz söylemiştik.
Ortak rakibi devirmek için yapılmış geçici işbirliğiydi bu ve yazdıklarımız aynen gerçekleşti.
Şimdi ortaklar yer değiştirdi ve Baykal ekibiyle Kılıçdaroğlu ekibi ortaklık kurarak Sav’ı devirdiler.
Burada ortaklardan biri değişirken Kılıçdaroğlu’nun Salih Memecan’ın karikatürünü aratmayan biçimde “bir oyana bir buyana” ortaklıklar kurmasını ilgiyle izliyoruz.
Şimdi gelecekte olacaklara odaklanmak gerekiyor.
Sav’ın gidişi çok hızlı ve kolay oldu gözükse de ömrünü parti içi entrikalara adamış birinin sahneden böyle kolay çekilmesi düşünülemez.
Sav hiç bir şey yapamazsa tahribatla gidecektir. Ve asıl kavganın başlayacağı yer de milletvekili adaylarının belirleneceği yer olan Parti Meclisi’dir.
Parti Meclisi o kadar kritik ki, Sav, ağını doğru kurup kartlarını yerinde kullanabilirse yeni milletvekillerinin büyük bölümünü kendi istediği kişilerden belirleyip, Kılıçdaroğlu ekibini tasfiye edebilir.
Bu nedenle Sav, ilk gece öfkeyle yaptığı açıklamaların taktiksel hata olduğunu fark etti ve maskesini taktı.
Bu yüzden görevini naif bir şekilde devretti, odasını kolayca boşalttı, Genel Başkanı gruba girerken ayakta alkışladı.
Bütün kadrosu da aynı hareket tarzını benimsedi.
Tam bir teslim olmuşluk görüntüsüydü bu.
İlk an Kılıçdaroğlu’na Alevi/Ermeni etnik kökeni üzerinden üstü kapalı yüklenen Berhan Şimşek bile bir anda bağlılık fedaisine dönüştü.
Sav ekibi şuan aday belirleme sürecine kadar pusuya yatıp, mevzilerini korumaya çalışacak ve PM’deki ağırlıklarını kullanarak milletvekili aday listelerini belirleme sürecinde atağa kalkacaklar.
Baykal cephesi ise ısrarla kurultay istiyor ve bu kurultayın PM seçimli kurultay olması için bastırıyor.
Baykal’ın planı da PM’yi delip kendi adamlarını yerleştirip vekil aday listesinde etkili olmak. Kılıçdaroğlu cephesi ise PM seçimli kurultay konusunda kararsız.
Burada Sav’ın ekibini tasfiye etmeye çalışırken, Baykal ekibini başlarına dert etme riski var.
Bu nedenle koltuk gücünü kullanarak, Sav’ın adamlarını adaylık vaadi dahil çeşitli yöntemlerle “bir seçim için” devşirme taktiği izliyorlar. Bu olmadığı takdirde ikinci plana geçecekler.
Tüm bunların dışındaki parçalanma noktası ise mevcut milletvekillerinde.
Çoğu bu kavgada ezilen çimler olacaklarını ve aday gösterilmeyeceklerini biliyor.
Kılıçdaroğlu’nun milletvekili olmayanları partinin genel başkan yardımcılığı, genel sekreterlik gibi kilit konumlara getirmesinden rahatsızlar. İşte bu rahatsız vekiller, seçim öncesi aday gösterilmeyeceklerini anladıkları anda istifa ve gruplaşmalar dahil huruç hareketi başlatacaklardır.
Kılıçdaroğlu seçim öncesi tüm bunlarla uğraşmak zorunda kalacak.
Ama bir de seçim sonrası var.
AK Parti’nin bu seçimden de birinci çıkacağı garanti.
CHP bir kez daha seçim yenilgisi yaşayacak. Bu nedenle de hem Baykal hem Kılıçdaroğlu ekibi bu yenilgiyi üstlenmeyecek ve altını boşaltsalar da Kılıçdaroğlu genel başkanlığında seçime gitmek isteyeceklerdir.
İstifasının ardından “CHP’yi yüzde 35’te bıraktım” diyen Baykal, keskin dilini devreye sokacak ve Kılıçdaroğlu’nu cevap veremeyeceği polemiklerin içine çekecektir.
Sav ise seçim yenilgisini Kemalizm’den taviz üzerine odaklayacak ve kemik CHP tabanını Kılıçdaroğlu’na karşı kışkırtacaktır.
Kılıçdaroğlu’nun tek kozu ise SSK Genel Müdürlüğü’nde de gördüğümüz, başarılı ekipleşme gücü.
Bu güç sayesinde, Baykal ve Sav’a karşı koymaya çalışacak, medyadaki etnik uzantılar üzerinden de rüzgar estirecektir.
Zaten bu etnik güç sayesinde Yargıtay’ı çok iyi biçimde kullanıp Sav’ı devirmişti.
Bakalım seçimden sonra bu gücü ne kadar kullanabilecek ve Troyka’nın “Yüzyıl Savaşları” nasıl sonuçlanacak?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.