Seçimler sonuçlandı. Kısır çekişmeleri, rövanşist yaklaşımları bir tarafa bırakıp artık geleceğe odaklanmamız gerekiyor. İçerde ve dışarıda kritik bir dönemeçten geçiyoruz. Ama Başbakan Yardımcısı Sayın Yalçın Akdoğan’ın ifadesiyle hiçbir şey için “kaldığımız yerden aynen devam edelim” diyemiyoruz.

Çünkü hem içerde hem de dışarıda pek çok denklem değişti. Çözüm süreci başladığı yerde ve şartlarda değil. Bölücü Terör Örgütü PKK ile uzantısı HDP düzleminde yeni gelişmeler var.

Irak ve Suriye’deki haraketlilik bambaşka bir merhaleye evrildi. Bayırbucak’taki Türkmen kardeşlerimiz büyük bir vahşetle karşı karşıya. Evlerinden barklarından sürülüyorlar.

Duayen siyasetçi Cemil Çiçek 2 yıl önce kendisiyle yaptığımız bir söyleşide 2015 yılının Türkiye için çok zor bir yıl olacağını söylemişti. Cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle birlikte yetki ve sorumluluklarda karmaşaların olacağına dikkat çeken Çiçek, eğer belli düzenlemeler yapılmaz ise “kaos” uyarısında bulunmuştu. Sayın Çiçek’in Meclis Başkanlığı dönemindeki gayretlerini hepimiz biliyoruz. O dönem AK Parti Lideri Sayın Tayyip Erdoğan, Meclis’teki sandalye dağılımındaki aritmetiğe bakmaksızın her türlü özveride bulunup komisyona bütün partilerden eşit üye sayısına rıza göstermişti. Fakat çalışmalar inkitaya uğradı. Ardından Cumhurbaşkanlığı seçimleri, yerel seçimler, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri derken bugünlere geldik. Şimdi TBMM’nin önünde tarihi bir fırsat bulunuyor. Iskalamadan lehimize çevirebilirsek 2023 vizyonunun gerçekleşmemesi için hiçbir neden yok. Aksi halde hepimizi zor yıllar bekliyor. 

Biraz açalım…

1 Kasım seçimlerinden sonra Meclis’te ezici çoğunluğa ulaşan partinin lideri Sayın Ahmet Davutoğlu da mevcut sistemin sıkıntılarına dikkat çekiyor. Sistemin şu ana kadar ciddi arıza çıkarmamasını ise Sayın Cumhurbaşkanı ile aralarında olan özel hukuk ve iletişime bağlıyor. Türkiye’de siyasetin içinde az çok bulunmuş, sistemin işleyişine vakıf olan herkes aynı kanaatte. 

Bir düzenleme elzem ama nasıl?

İşte burada karşımıza İsmail Kahraman ismi çıkıyor.

Sayın İsmail Kahraman, daha evvel pek çok komisyonun yanında TBMM Anayasa Komisyonu’nda da görev almış, 2 dönem Meclis Grup Başkan Vekilliği yapmış çok tecrübeli bir devlet adamı.

Refah-Yol hükümetinde bakan olan İsmail Kahraman devletin işleyişini de, toplumun beklentilerini de en iyi bilen siyasetçilerden birisi.

Hukukçu kimliği, birikimi, tecrübesi, güçlü iletişim becerisi, çözüm üreten yapıcı ve pozitif duruşu yan yana konulduğunda rahatlıkla Türkiye için büyük bir şans diyebiliyoruz Kahraman için.

İsmail Kahraman ile en son 1 Kasım Seçimleri öncesinde Başbakan Ahmet Davutoğlu ile buluşmamızda görüştük. Kendisiyle 3 yıl önce gerçekleştirdiğim bir söyleşinin başlığını hatırlattı ve “Muazzam bir gazetecilik becerisiydi” dedi. Biraz maziye gidince Sayın Kahraman’ın o sohbette isimlerin insanların karakter, mizaç ve yaşamına da etki ettiğine dair sözlerini hatırladım.

Muhafazakar kesimin en saygın isimlerinden biri olan Kahraman’ın geçmişinde en ufak bir kırılma ve zikzak yok.

An itibariyle İsmail Kahraman’ı tarihi görev ve sorumluluklar bekliyor. Dava ve Hak yolunda “İsmail” teslimiyeti içerisinde olabilen, devlet idaresinde ise her türlü kararlılık ile cesareti sergileyebilen yeni Meclis Başkanı’nı tarih milletin dertlerine derman olma yolunda bir “Kahraman” olarak yazabilir.

Kan gölüne dönmüş topraklar, evsiz, barksız yığınlar, değerlerinden kopmuş; ahlaken yıpranmış nesiller, maneviyata susamış gönüller bir kurtuluş reçetesi bekliyor.

Erdoğan, Kahraman ve Davutoğlu üçlüsü devletin en tepesinde…

Milletin altın tepsi içerisinde sunduğu muazzam bir olanak bu.

Değerlendiremeyip ıskalar isek tarih hepimizden hesap sorar…