Yeni Bir Fatiha
Vakit ne de çabuk geçiyor. İmtihan dünyasında ömür hızla tükeniyor. Mesleğe başladığım tarihin üzerinden tam tamına 22 yıl geçmiş.
Taşra muhabiri olarak gazeteciliğe başladığım yıllarda rahmetli Erbakan Hoca hayatta ve halkın teveccühünü kazanan partisi hızla iktidara doğru yürüyordu. O zaman Cumhurbaşkanımız Sayın Tayyip Erdoğan Refah Partisi İstanbul İl Başkanı, 11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül de aynı partinin Kayseri Milletvekili, Başbakanımız Ahmet Davutoğlu ise henüz siyasete atılmamış üniversitede hocaydı. Daimi okuyucusu olduğum Ömer Çelik de Yeni Şafak gazetesi köşe yazarıydı. Bugün her iki seçmenden birisinin oyunu alan AK Parti’nin genel başkan yardımcılığı ile partisinin sözcülüğü görevini bir arada yürütüyor. Kimin ne zaman nerede olacağını yalnız Cenabı Allah takdir ediyor tabii. O gün kendi öz yurdunda parya muamelesi gören şahsiyetler bugün ülkenin en tepe noktasında, milletin baş tacı mertebesinde…
Nereden nereye…
Kayseri’de ulusal bir gazetenin yurt haberler sayfasını hazırlamaya başladığımız gün daha dün gibi… Macintosh’ta sayfa yapabilmek için 4 günde F klavye, 3 günde Quark öğrenmek zorunda kaldığım o günler daha dün gibi aklımda…
22 yıllık meslek hayatımın 15 yılı haberciliğin kalbinin attığı başkent Ankara’da dolu dolu geçti. İstanbul tarafı ise 15 yıllık Ankara’nın özeti niteliğindeydi. Kurucu kadroda yer almak meslek hayatımın bir parçası oldu hep. Genelde yayın organları matbuatın başkenti İstanbul’da kurulur. Fakat biz Ankara’da görev yaptığımız yıllarda çalıştığımız kurum adına sıfır sermaye ile birisi dijital, diğeri kağıt gazete olmak üzere 2 farklı yayın organı kurduk. Daha sonra bu yayın organları değeri trilyonlarla ölçülen rakamlarla satıldı.
Bu kurucu kadro ile birlikte, Avrupa’da iş yapan ailemin de fedakarlığı ile terör ve şiddetin tırmandığı, kaosun zirve yaptığı, İslam coğrafyasının zulüm altında inlediği, kardeş kanının oluk oluk akıtıldığı bir dönemde Vahdet’i kurduk.
Vahdet kısa sürede bölücülerin, fitnecilerin korkulu rüyası haline geldi ve 2015 yılında adından en çok söz ettiren gazetelerden oldu.
Haberciliğin, unutulmaya yüz tuttuğu bir dönemde Vahdet sadece gazetecilikle meşgul oldu ve özel haberleriyle dikkat çekti.
Kısır çekişmeler yerine toplumun gerçek gündemine; sosyal, kültürel sorunlara ışık tutmaya çalıştı…
Asgari ücretlinin derdiyle dertlendi, gençliğin, üniversitelerimiz içinde bulunduğu durumla sızlandı…
Ve hep meselenin özüne; asıl tehdide; yozlaşmaya, bölücülüğe, parçalanmaya işaret etti.
Vahdet’in kısa süredeki bu parlak serüveni bu sektörde yer almak isteyen pek çok çevrenin de dikkatini çekti. Vahdet artık Türk medyasında önemli bir markaydı. Vahdet’e katkı sunmak isteyen, ticari olarak ortak olmak isteyen kamuoyunun da yakından tanıdığı pek çok isim bir takım ciddi teklifler sundular.
Yeni bir gazete çıkarma hazırlığında oldukları herkesçe bilinen gazeteci arkadaşların bize bazı teklifleri oldu örneğin.
Ardından bir teklif daha…
Bu çok daha cazipti…
Üzerinde çalıştığımız yeni projeye daha fazla ağırlık verebilmek için, “olabilir” dedik.
Görüşmeler yapıldı.
Sonuç:
Dijital ortamda yayıncılık yapan Analiz Haber Medya Grubu tekliflerinde ısrarcıydı. Genel Müdürümüz İlhan Coşkun ile Basın İlan Kurumu kısmıyla ilgili yürüttükleri görüşmeler bir noktaya geldi ve önceki gün anlaşmaya vardılar.
Vahdet’in marka patent kısmını da sahibi konumundaki Ankara Temsilcimiz Fatih Akkaya yürüttü. Orada da Hüseyin Demir vekili Avukat Hüseyin Alpay Köse ile bir anlaşma sağlandı.
Vahdet’i satın alan her iki grup da aynı yayın politikasını sürdüreceklerine dair taahhütte bulundular.
Ama ilerleyen günlerde aksi bir durum söz konusu olursa Vahdet okuyucusu gereğini yapacaktır zaten.
Peki bizim durumumuz ne olacak?
Vahdet’i çıkartırken; ilk günden medya sektörüne yeni yatırımlar yapacağımızın sözünü vermiştik. Nasipse yarından itibaren, üzerinde çalıştığımız yeni projeye hız vereceğiz.
Anlayacağınız yine bu mecranın içinde kalıp, sesimizi daha geniş kesimlere daha güçlü bir şekilde ulaştırmanın gayreti içerisinde olacağız.
Bunun için kısa bir süre içerisinde dev projemizle huzurunuza çıkacağız. Bu noktada dini, sosyal, kültürel, siyasi kanaat önderleri ve en önemlisi milletimizle temasa geçmiş, istişarelere başlamış bulunuyoruz.
Vahdet’le buraya kadarmış. Şükürler olsun, vicdanımız rahat, kalbimiz müsterih. Türk medyasına büyük bir marka daha kazandırdığımıza inanıyoruz.
Arkanızda ter temiz bir sayfa bırakıyorsanız gerisi laf-u güzaftır.
Rabbimize binlerce kez hamd, Vahdet için emek harcayan herkese, özellikle kadir şinas okuyucularımıza, yazarlarımıza sonsuz teşekkür ediyoruz.
Bundan sonra yeni bir mecrada, aynı çizgide, yola devam inşallah.
Kalbimizde mazinin güzellikleri, önümüzde de yeni ufuklar…
Dolayısıyla bu bir veda değil Fatiha’dır.
Bir ve beraber olmayı sürdürerek ilerlerken, hepinizden helallik istiyoruz.
Rabbim yolumuzu açık eylesin…
Allaha ısmarladık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.