Fay Hattı
Bugünü saymaz isek seçime sadece iki gün kaldı. Pazar günü sandık başına gideceğiz ve oylarımızı kullanacağız. Peki sandıktan nasıl bir sonuç çıkacak?
Bu soruya cevap bulmak pek kolay değil. Çünkü Cumhuriyet tarihinde pek çok ilk bu seçimde yaşanıyor.
İlk defa 5 ay arayla iki genel seçimi peş peşe yapmış olacağız. Yine ilk kez bir genel seçimden sonra hükümet kurulamadı ve geçici hükümet ile seçimlere gidiliyor. Ayrıca geçmişte hiç olmadığı kadar tırmanan şiddet ve terör ile keskin kamplaşma seçim kampanyalarını gölgelemiş vaziyette. İş adamları, ekonomi çevreleri tüm hesaplarını, planlamalarını 7 Haziran seçimlerine göre yapmıştı. Kobiler de, küçük esnaf da öyle... Dolayısıyla hükümet kurulamayışının vatandaşa bir bedeli oldu. Seçmen faturayı kime kesecek, nasıl bir tepki gösterecek bunu ancak 1 Kasım akşamı öğrenebileceğiz.
Ülkemiz ve milletimiz için hayırlısı ne ise o olsun… Etrafımız ateş çemberi… Önceki gün Başbakan Ahmet Davutoğlu ile İstanbul’da bir araya geldik. Uzun süren bir görüşme oldu. Orada da seçimden daha çok yukarıda bahsettiğim meseleler konuşuldu. Başbakan Davutoğlu bölgemizdeki etnik ve mezhebi fay hattını tetikleyip ayrıştırmak isteyen uluslararası aktörlere dikkat çekti. Söz konusu aktörler için “Çok çalışıyorlar” dedikten sonra hükümet olarak aldıkları önlemler ve uyguladıkları stratejiyi ayrıntılı biçimde anlattı.
Sayın Davutoğlu’nun paylaştıklarından ve uzun yıllar terör üzerine araştırmalar yapan, bu meselelere kafa yoran bir gazeteci olarak rahatlıkla diyebilirim ki; 2016 yılı, egemen güçlerin bölgemizde bütün kartlarını oynayacakları final yılı olacaktır. Emperyalist egemen güçlerin hedeflerini ve ne yapmak istediklerini yakın zamanda pek çok defa yazılarıma konu ettim.
Onların yegane hedefleri bizi zayıflatmak, bölmek, parçalamak. Biz ise içerde küçük hesaplarla birbirimizi yiyoruz. Hafta sonu AK Parti kurmaylarından eski Enerji Bakanı Sayın Taner Yıldız’ın davetlisi olarak Kayseri’deydim. Taner Yıldız ile AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ın seçim programlarını takip ettim. Pek çok okuyucumuzla sohbet etme, seçmenin nabzını tutma imkanı buldum. Hepsinin ortak kaygı ile yönelttikleri soru şu: “Türkiye’nin geleceği ne olacak?”
Tabii cevabımız hep aynı: “Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.”
Eğer ecdadın yüz yıl evvel ortaya koyduğu Çanakkale ruhunu yaşatabilirsek geriye hiçbir mesele kalmayacaktır.
Bu açıdan hafta sonu TYB öncülüğünde gerçekleştirilen “100 Yıl Sonra İlim Heyeti Çanakkale’de” etkinliğinde İslam coğrafyasından onlarca alim, şair ve düşünürle birlikte yazarlarımızdan D. Mehmet Doğan, Mustafa Özcan ile Kerime Yıldız’ın o ruhu bir nebze de olsa yaşatma gayreti takdire şayandı. İnşallah bu teşebbüs dalga dalga tüm ülkeye yayılır.
Başta Genel Yayın Danışmanımız D. Mehmet Doğan üstadımız olmak üzere TYB yöneticileri ile tüm emeği geçenlerden Allah razı olsun.
Bize düşen hep karanlıktan şikayet etmek değil, bir nebze de olsa çare olabilmek.
Yine hafta sonu Kayseri’de şahitlik ettiğim güzel bir organizasyonu da burada zikretmeden geçemeyeceğim.
AK Parti’ye biraz mesafeli, 500 kadar isim tespit edilerek davet metoduyla bir salonda toplanmışlar. Taner Bey, toplantıda interaktif biçimde cep telefonlarından isim de belirtilerek sahnedeki ekrana yansıtılan bütün soruları içtenlikle cevaplandırdı. Yönetilenlerle, yönetenler arasındaki bu demokratik iletişim, kayda değer bir gelişme. Şeffaf biçimde gerçekleştirilen bu iletişim ortamları inşallah yaygınlaşarak devam eder.
Bu vesileyle Kayseri’deki okuyucularımızın ilgisine, başta Taner Bey olmak üzere AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ve danışmanlardan Kerem Eskigün’e misafirperverliklerinden ötürü teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Bayramı’nız kutlu olsun…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.