Önümüzdeki günlerde şüphesiz bütün dünyanın bir numaralı gündem maddesi 129 insanın hayatını kaybettiği Paris saldırısı olacaktır. Terör nerede, kime karşı olursa olsun tereddütsüz lanetlenmesi gereken bir durumdur. Ancak Batı aleminin teröre karşı çifte standardına yıllardır şahitlik ediyoruz. 

Son on yılda bölgemizde neredeyse 1 milyonun üzerinde sivil Müslüman terör eylemlerinde hayatını kaybetti. Öyle ki pazar yerlerinde halkın toplu bulunduğu ortamlarda bombalı eylemler ve intihar saldırılarıyla yüzlerce masum insan teröre kurban verildi. Bırakın Batı medyasını ülkemizdeki medyada dahi bu haberler ya ilk sayfalarda tek satır ile veyahut dış haberler sayfalarında küçük kutu haberlerle geçiştirildi. Ortadoğu’da insan katliamı artık adiyattan sayılır hale geldi. 

Teferruatla meşgul olmanın hiç kimseye yararı yok. Bütün bu acı ve gözyaşının bir numaralı müsebbipleri “Bir damla petrol bir damla kandan daha değerlidir” diyen Winston Churchill’in çocuklarından başkaları değildir.

Bu zihniyetin gözü Ortadoğu’nun zengin petrol kaynakları ile verimli arazilerinden başka hiçbir şeyi görmemektedir.

1915’te Gelibolu’da hezimet yaşayıp Çanakkale’yi geçemeyen Churchill emellerinden asla vazgeçmemiştir. 

İngiliz şeytanı Churchill’in stratejik önemdeki Türkiye’yi 2. Dünya Savaşı’na dahil edip Ortadoğu petrollerine sahip olma girişimlerinin ayrıntılarını tarihi vesikalarda bulmak mümkün. 

ABD 1963’te İngiliz Devlet Başkanı Churchill’e, neden  onursal vatandaşlık payesi verdi acaba?..

Bugün bölgemizde olup bitenleri anlamak için önce tarihi doğru okuyup doğru değerlendirmemiz gerekiyor. O gün Adana ve Kahire görüşmelerinde Türk yöneticileri ikna edip 2. Dünya Savaşı’na sokamayanlar bugün ülkemizi bir savaşın içine çekmek için bin bir türlü plan kuruyor.

Beyrut’taki, Bağdat’taki, Suruç’taki, Ankara’daki katliamların hepsi aynı tezgahın ürünü…  

Paris olayı da büyük oyunun küçük bir parçası…

Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmek isteyen emperyalist egemen güçlerin hedefinde Türkiye var. 11 Eylül olayları, Afganistan ve Irak’ın işgali, Arap Baharı, PKK, PYD, YPG, PDY, DAEŞ hepsi birbiriyle ilintili… Aynı zincirin halkaları.

PKK’yı, KCK’yı dört çapulcu eşkıya yönetiyor olsaydı milyon kere kökünü kazımıştık. Lakin işin aslı öyle değil. İstiklal savaşımız kaldığı yerden devam ediyor. 

Ortadoğu’da cetvelle çizdikleri haritaları güncellemek istiyorlar. DAEŞ’in Batı ürünü olduğunu artık bilmeyen yok. Bir damla petrol için oluk oluk kan akıtmaktan çekinmiyorlar. Hep Müslüman kanı akıtılacak değil ya… Arada bir enstrüman olarak Fransız kanı da vampirlerin iştahını açıyor.

Tabii olan mazlum, masum insanlara oluyor. Her gün katliam, her gün vahşet. Siyonizm’in zulüm çarkı böyle işliyor, dişlilerinden ölüm fışkırıyor. 

Tarih şuuruna erip, birliğimizi bütünlüğümüzü tesis etmedikçe kaos bitmez.

Zalimler ancak güçten anlar ve küfür tek millettir.