Bölücünün, Fitnecinin Vahdet Korkusu
Seçimlere bir haftadan daha az bir süre kaldı. Allah izin verirse Pazar günü sandık başına gideceğiz ve millet iradesi bir kez daha tecelli edecek.
Değerli okuyucular, yayına başladığımız günlerde bizim aleyhimize bin bir türlü tezvirat üretilip karalama kampanyaları başlatılmıştı. Gözünü para hırsı bürümüş, çıkarcı azgın bir azınlık rekabet kaygısı ve korkusuyla iftiralar, dedikodular üretiyor, kaypakça ortalığa fitne saçıyordu. Maksatları bizi boğmak ve doğmadan öldürmekti.
Merak ediyorsunuz tabii kimdi bunlar diye?..
Siz onları çok iyi biliyorsunuz. Hasetlerinden odun ateşi gibi kendilerini yiyip bitiren, dinden geçinen, kinden, nefretten, intikam duygularından beslenen, kendilerine gazeteci demeye dahi dilimizin varmadığı bir avuç tüccar…
Vahdet’in meseleye bakış açısı ortada…
1- Çözüm sürecindeki duruşumuzu asla bozmadık. Dün ne dediysek bugün de aynısını söylüyoruz. Ayrıca çözüm sürecindeki bütün gelişmeler Vahdet’i haklı çıkardı. Fakat haklı çıktık diye ne ihtiras içerisinde olduk ne de mürebbilik yaptık.
2-Vahdet yayına başladıktan sonra iki büyük seçim süreci yaşadı, yaşamaya devam ediyor. Altı gün sonra seçim var. Kampanya sürecindeki duruşumuzu dost da düşman da görüyor. Hiçbir partinin basın bülteni değiliz. Bağımsız, bağlantısız biçimde hayra motor şerre fren olmaya çalışıyoruz. Yazarlarımız özgürce düşüncelerini dile getiriyor.
3-Vahdet tıpkı Bölücü Terör Örgütü PKK’ya karşı olduğu gibi diğer bütün illegal örgütlerin de karşısında dimdik durdu. Paralel, yatay, dikey hiçbir örgütün oyununa gelmedi, dümen suyuna girmedi. Hiçbir çetenin tehdidine kumpasına boyun eğmedi. Okuyucusuna ilk gün deklare ettiği yayın ilkelerinden zerre taviz vermedi.
Vahdet diliyle, verdiği mesajlarla, gazetecilik anlayışıyla değerli bir marka haline geldi. Unutulmaya yüz tutmuş habercilik geleneğini yaşatmaya çalıştı. Bu alanda kamunun faydasına çok önemli sonuçlar da aldı, almaya devam ediyor.
Son altı ayda telaffuz edilen kelime sıklığına bir bakalım. Tartışmasız birlik, bütünlük, kardeşlik ve vahdet açık ara önde. Çünkü vahdet ihtiyaçtan da öte bir zorunluluk.
İnandığımız değerler de, yaşadığımız coğrafya da, dış bağlantılı terör de, şiddet temelli konjonktür de bizi vahdete mecbur kılıyor.
Bugün ülkenin en büyük partisi bildirge ile programını birlik ve kardeşlik üzerine kuruyor, “Sen Ben Yok Türkiye Var” temasını kampanyasının merkezine yerleştiriyor. STK’lar birlik, bütünlük ve kardeşlik platformları oluşturuyor. Ülkemizde hiç olmadığı kadar vahdet çağrıları yapılıyor.
Kin, nefret, şiddet intikam duygularına karşı başlatılan bu değerli kampanyalara kim hayır diyebilir ki?
Diyenler çıkıyor fakat oluşan bu iklimi değiştirmeye güçleri asla yetmeyecektir. Yaşanan bunca acıdan sonra onların çıkar odaklı, ajitasyon dolu, nefret diline asla prim verilmeyecektir.
Önceki gün Pakistan’da “Kerbela matemi” töreninde düzenlenen intihar saldırısında aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 22 kişi daha öldürüldü…
Kardeş kanı akmaya devam ediyor. Terörden her gün yüzlerce Müslüman hayatını kaybediyor.
İslam dünyasının iflah olmaz bu hastalığına en garanti şifa kaynağı hiç şüphesiz vahdettir.
Fitnecilerin korkulu rüyası vahdet, kurtuluş reçetesi olarak dünya var oldukça var olmaya devam edecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.