MHP’nin imajı böyle mi düzelecek?
Devlet Bahçeli’nin “Wikileaks depremi”nin hemen ardından, “Biz bu konuyu iç politika malzemesi yapmayız. AK Parti’yi başkalarından öğrenecek değiliz” şeklindeki çıkışı “AK Parti’ye destek” olarak yorumlandı.
Konunun iç politika malzemesi olarak kullanılmayacak olması, kulağa hoş gelen bir durum. Ancak, devamındaki sözler ve MHP’li bazı yetkililerin yaptığı açıklamalar, durumun hiç de “destek” kelimesiyle açıklanamayacağını gözler önüne serdi.
Referandum sürecinde “hayır” cephesinde yer aldığı için kendi tabanını bile ikna edemeyen ve çok yönlü eleştirilen MHP’nin ilk önce küskünleri yanına çekmek istemesi, sonra da Wikileaks belgeleri üzerinden siyaset yapmayacağını söylemesi “imaj operasyonu” olarak nitelendirildi.
Ancak MHP’nin bu iki operasyonunda da ayakların yerli yerine oturmaması, ciddi sıkıntıları da beraberinde getiriyor.
Önce “küskünlere zeytin dalı” uzatan MHP’de, bir yönetici çıkıp “Evet”çileri kapsam dışında bırakıyor ve “Onlarla işimiz olmaz” şeklinde açıklama yapıyor. MHP’li yöneticiler, “Evet” diyen kesimin aslında küçümsenmeyecek oranda olduğunu ya unutuyor ya da görmezden geliyor.
Bahçeli’nin ikili görüşmelerle partiye geri çağırdığı isimlere baktığımız zaman hepsinin referanduma “hayır” kampanyasına destek verdiğini görüyoruz. Dolayısıyla buradaki imaj çalışması başlamadan fiyasko ile sonuçlanmış oldu. Zira görüşmelerin sürdüğü dönemde, çok sayıda ülkücü, yaptıkları açıklamalarla MHP’yi ve Bahçeli’nin açıklamalarını samimi bulmadıklarını sert bir dille ifade etmişti.
Önemli gelişmelerin gölgesinde kalan bu “imaj operasyonu”, Wikileaks depremi ile yeniden gündeme gelmiş görünüyor.
Wikileaks’ın “çok gizli” belgeleri yayınlaması, bu belgelerde özellikle Türkiye’ye çok büyük yer ayrıldığının ortaya çıkması, özellikle AK Parti hükümeti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile kurmaylarının hedef tahtasına oturtulduğunun görülmesi, Türkiye’deki siyasetin de yeni bir renge bürünmesine neden oldu.
CHP’nin ve başındaki Kılıçdaroğlu’nun, malum “ben iddiayı ortaya atıyorum, sen aksini ispat et” tarzı muhalefeti sertleşerek sürerken, MHP’nin “Biz bunu iç politika malzemesi yapmayacağız” şeklindeki değerlendirmesi ilk başta çok olumlu karşılandı. Hatta haber siteleri “MHP’den AK Parti’ye destek” başlıkları ile bu açıklamayı duyurdu.
Böyle bir yaklaşımın sağlıklı zeminde sürdürülmesi MHP açısından çok büyük önem arzediyordu. Çünkü “Biz milliyetçi bir partiyiz” sözlerinin altının mutlaka doldurulması gerekiyordu. Ancak öyle olmadı. Bahçeli’nin açıklamalarının ardından bazı yöneticiler “Biz zaten AK Parti’nin öyle olduğunu biliyoruz” şeklindeki açıklamalarıyla bu çıkışın da daha başta baltalanmasına neden oldu.
Bahçeli’nin son açıklamalarında “3 General” konusunu gündeme getirerek “Badem bıyıklılar ordusu mu kuracaksın” demesi, Bülent Arınç’ı hedef göstererek, “Bu karar Arınç’ın tehditleri ile alınmışsa kınıyorum” şeklindeki garip çıkışı, sıkıntının uzun süre atlatılamayacağının da göstergesi oldu.
Yani MHP, olumlu başlayan bazı adımlarının maalesef devamını getiremiyor.
Türkiye’nin geleceğinde daha uzun yıllar önemli roller üstlenmesi muhtemel isimlere kapılarını kapatan MHP’nin biraz daha zedelenen imajını düzeltmek için önümüzdeki günlerde nasıl bir yol izleyeceği bilinmiyor ama, böyle giderse puan kaybının büyük olacağı da kesin.
Sayın Bahçeli, yüzde 40-42 hesapları yapmak yerine “Nerede hata yaptık?” türünden bir sorgulama yaparsa daha sağlıklı ilerler kanısındayım.
Zira daha önce de bu konuda yazdım: MHP’nin bu tutumu devam ederse, dışlanan ve partiden tamamen uzaklaşan çok sayıda önemli isim, ya bir partiye geçecek ya da MHP’ye alternatif olacak geniş tabanlı bir harekete öncülük edecek. Her iki durumda da kaybedecek olanı söylemeye gerek yok sanırım.
***
Ordu Üniversitesi’nde ne oldu?
Çok sayıda öğrenci ve öğrenci velisinin şikayetiyle gündeme gelen Ordu Üniversitesi, iddialara konu öğretim üyesi hakkında soruşturma başlatmıştı. Ordu Cumhuriyet Savcılığı’nın da konu ile ilgili bir girişimde bulunduğunu tahmin ediyorum.
Son durumu özetlemek açısından dün elime ulaşan bir notu aktarmak istiyorum:
“Öğrenciler, teker teker ifadeye çağrılmışlar. Soruşturmayı yürüten hoca da tacizle ilgili ifadeleri özellikle not almış ve ifadeyi veren öğrencilere imzalatmış. Sözlü ve fiili tacize uğrayan bazı öğrenciler, özellikle gitmişler ifade vermişler. Yine, inançlarına hakaret ettiği ve ırkçılık yaptığı öğrenciler de ifade vermişler ve yaşadıklarını anlatmışlar.”
Soruşturma süreci devam ettiği için bu konuda şimdilik daha fazla yazmayacağım.
Gelişmeleri yine buradan sizinle paylaşacağım.
İyi haftalar efendim…