''Halkçı'' (!), pardon ''çarkçı' Kemal'in gözünden mi kaçtı?
Yaklaşık bir ay önce de dile getirildi sanırım.
Ama hazır bizim ''Çarkçı'' Kemal, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olduğu dönemdeki gibi raflara doldurduğu içi boş dosyaları yeniden gündeme getirince, ''Dosya öyle olmaz, böyle olur'' türünden hatırlatmalarda bulunalım biz de.
Gerçi Başbakan Erdoğan, "Yolsuzluk görmek istiyorlarsa aynaya baksılar, orada İSKİ'yi görecekler, Kocaeli'ni görecekler, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği trilyonluk cezayı görecekler" diyerek önemli bir hatırlatmada bulundu ama Kılıçdaroğlu dönemindeki ''SSK''yı neden es geçti bir anlam veremedim doğrusu.
Bence saydıklarının yeterli olduğunu düşünerek ana muhalefet liderini daha fazla rezil etmek istememiştir.
Başbakan'daki inceliğe bakar mısın?
Aslında saymaya kalksa, yarım saatini buna ayırması gerektiğini iyi biliyor...
Biz bırakalım öyle Kılıcdaroğlu'nun, CHP'nin, eskilerin ve yenilerin halkçılığını...
Kendi personellerine, yanlarında çalıştırdıkları insanlara nasıl davrandıklarına bir bakalım.
Antalya ve İzmir'den yükselen pis kokular günlerdir medyada işleniyor.
İçi boş iddialarda ''Kayseri'' uçurumundan atlayan Kılıçdaroğlu, zararı en aza indirmek için Cumhurbaşkanı'na saldırı taktiğine sarılsa da, aslında onu çukurun dibinde tutacak çok daha vahim olaylar yaşanıyor.
İşte dün gelen bir mail...
Gönderen: Bir Halk TV mağduru....
İleti: CHP'ye ait Halk TV'nin çalışanları 4 aydır maaş alamıyor. Emekten bahseden Kılıçdaroğlu, kendi çalışanlarının hakkını vermiyor. Çalışanlar Kılıçdaroğlu'na çok tepkili lütfen araştırın.
Araştırdım...
Yaklaşık bir ay önce Halk TV çalışanları yine internet medyası aracılığıyla yaşadıkları sıkıntıyı dile getiren mailler göndermişlerdi.
Bu maillerden birinde, değişen yeni yönetim ile birlikte televizyonda da büyük değişiklikler yaşandığını, 200 kişinin işini 50 kişinin yaptığını, büyük adaletsizliklere rağmen çalışanların buna göz yumduğunu yazdılar...
Özet şu: Adından da anlaşılacağı üzere Halk TV, CHP'ye. Ancak kanal kağıt üzerinde devrik lider Deniz Baykal'ın bir yakını olan Antalya’lı bir iş adamının üzerine. Partinin ''Peygamber'e hakaret" ve "YES-NO" skandalları ile ünlü eski Genel Sekreteri Önder Sav, kanalın hisselerini bu işadamından almak istiyordu. İş adamı ise direniyor. Parti yönetimi de hisse devrinin gerçekleşmesi için kanalı borçlu gösteriyor. Nasıl mı? Çalışanların maaşları ödenmiyor, su faturaları ödenmiyor, elektrik faturaları ödenmiyor.
Partinin Genel Başkanı değişti, Genel Sekreteri değişti, neredeyse bütün yönetim değişti...
Ama bu yaşananlar değişmedi.
Kendi içinde adaleti sağlayamayan bir siyasi parti, kendi çalışanına hakkını ödemeyen, bununla yetinmeyip eziyet eden bir ana muhalefet partisi...
Çalışanlar, 4 aydır para alamadıkları gibi, kurumun su faturaları da ödenmedi. Sular kesik, tuvaletler bile devre dışı... Parti yönetiminin gerekçesi tam bir skandal: Partinin parası yok.
İnsanın nasıl da kahvkaha atası geliyor değil mi?
Ben attım kahkahayı...
Ama acı bir kahkaha...
"Halkçı" Kemal, bunu nasıl oldu da gözden kaçırdı?
Bu dosya çok mu ağır geldi kendisine?
Bunu da koltuğunun altına sıkıştırsa, eski yönetime bunun hesabını sorsa ve dese ki, "Bre gafiller. Siz nasıl olur da bunca sene haktan, hukuttan, Ergenekon avukatlığından söz edersiniz de, bu garibanların paralarını vermezsiniz. Siz nasıl halktan söz edersiniz de, Halk TV'nin su faturalarını ödemezsiniz. Yüreğiniz yetiyorsa çıkın benimle bir televizyon kanalında, boyunuzun ölçüsünü alayım. Uğur Dündar'sız çıkmak ama habeniniz ola..."
Bu öyle memleket meselesi de değil öyle yüksek perdeden haykırılsın.
Birilerini canlı yayınlara davet etmesine de gerek yok.
Alt tarafı İş Bankası'nın günlük faiz gelirlerinden ''Küçük'' bir miktarı aktarması yeterli.
Şimdi birilerinin "CHP'nin İş Bankası'ndan aldığı tek kuruş yoktur" diye bağırdığını duyar gibiyim...
Öyle, öyle ben de öyle diyorum...
CHP'nin parası değil, bari maaş promosyonu adı altında verseler...
Öyle ya maksat burada çalışanları değil ''HALK''ı kurtarmak...
"Peki ne olacak bu Halk TV'nin hali?" diye bir soru sorulsa, cevabı yine çalışanlar verir. Nasıl mı?
"Keşke tek sıkıntımız bunlar olsa. Daha neler var neler..."
Evet, daha neler var neler.
Bekleyin görün...