Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Sağlığımız bozuluyor mu?

Sağlığımız bozuluyor mu?

Geçen yılın son on gününü farklı hastanelerde geçirdim. Kendim ve yakınlarım için dolaştığım hastaneler arasında devlet, üniversite ve özel hastaneler vardı. Hemen hepsinin dolup taşıyor olması dikkatimi çekti. Gittiğim polikliniklerde ve havale edildiğimiz röntgen, tahlil birimlerinde uzun kuyruklar oluşuyordu. Bu arada bir EKO çekimi için 2011 Mart'ına gün verilmesi bu yığılmayı gösteren bir husustu.

Halbuki son yıllarda sağlık alanında gerek yeni devlet hastanelerinin devreye girmesi gerek özel hastane ve polikliniklerin sayısının hızla artıyor olmasına rağmen sağlık kuruluşlarında oluşan yığılmalar insanı ister istemez bir taktım düşüncelere zorluyor. Özelliklede tıp alanında zaman içinde değişen değerlendirmeler akla geliyor. Bu arada son yıllarda ilaç fiyatlarında gerçekleşen düşüşler insanı acaba yaşadığımız vahşi kapitalizmin para uğruna insan sağlığını da mı hiçe sayıyor diye düşünmeye zorluyor.

Geriye doğru dönüp baktığımızda dün sağlıklı bir hayat için insanlara tavsiye edilenler ile bugünküler arasında önemli değişikliklerin olduğunu görüyoruz. Söz gelimi bundan 50 yıl önce bu ülkede yoğun bir margarin propagandası körüklenmiş, yıllardan beri insanların mutfağından eksik olmayan tereyağı ve Zetinyağının yerini margarinler ve çiçek yağları almıştı. Daha sonra bu bitkisel yağların bazıları lehline kampanyalar oluşturuldu. Dün insan sağlığı için bazı yağların çok yararlı hatta gerekli olduğu iddia edilirken bir süre sonra bunun sanıldığı kadar gerekli olmadığı her fırsatta tekrarlanmaya başlandı. Dün bazı yağların zararlı olduğunu söyleyenler ile bugün farklı şeyler söyleyenler de ilim adamlarıydı.

Söz elimi bu ülkede uzun yıllar her türlü fazla kilonun sebebi olarak ekmek ve kırmızı et gösterildi. Şimdilerde ekmek bu saldırılardan kurtulmaya bunun yerini pirinç pilavı almaya başladı.

Yine çocukluk yıllarımızın sofralarının vazgeçilmezi zeytinyağı bu ülkede uzun yıllar gündemden düştü/düşürüldü. Salatadan çeşitli yemeklere, kızartmalara kadar pek çok yerde çiçek yağları kullanılır oldu. Bunun sonucu olarak zeytinyağı üretimi azalırken çiçek yağlarının üretimi hızla artmaya başladı. Bu aynı zamanda tarımsal alanda da ürün değişikliği anlamına geliyordu. Hatta öyle bir noktaya gelindi ki uzun yıllar zeytin ağaçları ile kaplı alanlardaki ağaçlar ya kurumaya terk edildi ya da sökülerek yerlerinde başka şeyler yetiştirilmeye başlandı. Ancak, son yıllarda yeniden zeytinyağına dönüşün başlaması ile bu defa zeytin ağaçları değer kazandı ve şimdilerde boş alanlara zeytin ağaçları dikilmeye başlandı.

Bu arada geçmişte yaygın şekilde kullanılan, doktor reçetelerinde baş köşeyi alan bazı ilaçlar şimdilerde her fırsatta kötüleniyor. Bunu yapanlar da bu alanda uğraş veren ilim adamları.

Elbette başlangıçta faydalı sanılan bir takım gıda ve ilaçların zaman içinde zararlı olabileceği ortaya çıkmış olabilir. Bu gelişmeden toplumun haberdar edilmesi de gerekir. Ancak, bunun bir ölçüsü olması gerekmez mi? İnsan, acaba bir takım şirketler sağlık sektörünü de mi kullanıyorlar? Kazançları uğruna insan sağlılığını düşünme gereği duymuyorlar mı? diye düşünmeden edemiyor.

Özellikle ülkemizin yabancı şirketlerin at koşturduğu bir alan haline gelmiş olabileceği düşüncesi akla geliyor. Bunun için son yıllarda ilaç fiyatlarında geçmiş yıllara göre büyük oranlarda meydana gelen düşüşleri hatırlamak bile yeterli. Belli ki bu ülke yabancı ilaç şirketleri tarafından uzun yıllar sömürülmüş, insanımızın sağlığı üzerinden vurgunlar yapılmış. Böyle olunca yediklerimiz ve içtiklerimizle ilgili fikir değişikliklerinin de bir takım telkinlerle gündeme getirildiğini düşünmek yanlış olmaz.

Çünkü, sağlıkta yaklaşım ve anlayış değişikliğinin kaynağını çeşitli ülkelerde yapılan ya da yapıldığı ileri sürülen araştırmalara dayandırıldığı düşünüldüğünde akla son yıllarda insanlarımızın hastaneleri doldurmasının arkasında bu anlayışın rolünün ne olduğunu düşünmek gerekiyor. Sanki bir anda ülkemizde bir hastalık patlaması yaşanmaya başlandı. Bu gidişle ne kadar yatırım yapılırsa yapılsın, sağlık sisteminde ne gibi bir değişiklik yapılırsa yapılsın yetişilemeyecek gibi görünüyor. Bu arada hasta doktor ilişkisinin müşteri doktor ilişkisine yönelme belirtileri insanı gerçekten rahatsız ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi