Yener Dönmez

Yener Dönmez

Ucubeye ucube demek suç mu?

Ucubeye ucube demek suç mu?

Heykel demek için bin şahit gerektiren Kars’taki beton bloklara Başbakan Erdoğan, “ucube” deyince bilinen çevre hemen tartışma başlattı.
Bir Beyaz Türk klasiği daha kendini tekrar etti.
Anadolu insanı bir kez daha sanattan anlamayan, kaba saba olarak nitelendirildi. Başbakan Erdoğan ise bundan nasibini en çok alan isim oldu.
Erdoğan’ın dün İl Başkanları Toplantısı’nda “Kralın çıplak olduğunu söyledim” cümlesi gerçeğin tam da kalbine isabet ediyor.
Türkiye’de bazı şeyler maalesef böyle.
Beyaz Türk avanesinin yaptığı sayısız kötü müzik, kötü kitap, kötü eser hak etmediği övgü ve maddi karşılık bulur her daim.
Bu çerçevede ne yapıldığı önemli değil, kimin yaptığı önemlidir.
Kars sokaklarındaki ya da Türkiye’deki doğru söylemekten çekinmeyen herkes bu heykelin bir ucubeden ibaret olduğunu söyleyecektir.
Bu bağlamda gelin bir karşılaştırma yapalım.
Amerika’daki Fransızların yaptığı Özgürlük Heykeli’ni düşünün.
Sayısız filmde gösterilmiş; değişik açılardan, farklı şekillerde görüntülenmiş ve resmedilmiştir.
Heykelin her kıvrımında, elindeki meşalede, üzerindeki temsili elbisenin dökümünde, alnındaki çemberde, elinde tuttuğu objelerde sayısız anlamlar yüklü.
Dünyanın tanıdığı, herkesin bildiği ve herkesin hayranca baktığı bir heykel bu. Çünkü bir emek sarfedilmiş.
Her santimetrekaresine bu emek sinmiş.
Taşıdığı değerleri reddetseniz bile, bu emek nedeniyle saygıyı hak ediyor.
Ve dönelim Kars’takine…
Beton ve çelikten oluşturulmuş, blokların üst üste konmasından ibaret, yığma kalıpla yapılacak, bir şey…
Ortalama yeteneğe sahip bir demir ustası ve beton dökümcüyle yapılabilecek basitlikte.
Tonlarca demir ve tonlarca beton….
Ama sokulduğu kılıf sanat eseri olduğu için hiçbir emek sarfedilmeden doldurulan cepler var…
Türkiye birilerinin bu ucuzluklarla zengin edilmesini çok gördü.
İlginç bir örnek vereyim…
Ankara’ya gelenler TRT Genel Müdürlüğü binasını görmüştür.
Devasa boyutta mavi beyaz çizgili, dikdörtgen ve sayısız küçük pencereden oluşan estetikten yoksun bir bina…
Ama bu binayı da birileri zamanında “sanatsal değer” kapsamına sokmuş.
Bu kapsama alınınca da binada yapacağınız en ufak değişiklik, binanın mimarının iznine tâbi.
Her izin için de mimar astronomik paralar talep ediyor.
Bugüne kadar ödenen trilyonların hesabı yok.
Binanın dönümlerce büyüklükteki bahçesine bile herhangi bir bina yapamıyorsunuz, mimara trilyonlar ödemeniz icap ediyor.
İş öyle bir boyuta gelmiş ki TRT para ödemekten bıktığı için kendi arazisini bırakıp başka yerlerde bina kiralamak durumunda kalmış.
Olacak iş mi…
Bu ülkede birileri çıkıp “Kral Çıplak” demeliydi.
Bu bir ilkti ve çok sert oldu.
Ama devamı gelmeli.
Tabuların yüzüne, gerçekler tek tek söylenmeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yener Dönmez Arşivi