‘Oraya da Yusuf gibi bir iki adam bulurlarsa…’
Daha evvel HSYK başkan vekiliyken Kadir Özbek’e de, HSKY üyesi Ali Suat Ertosun’a da söylemiştim.
Bizim hiçbir kimsenin etnik köken ve mezhepsel kimliğiyle bir sorunumuzun olmadığını…
Karşı olduğumuz şeyin; etnik köken ve mezhepsel kimlik üzerinden dayanışma içerisine girilmesi ve kararların üzerine “TSE” gölgesi düşüyor olması olduğunu…
Danıştay 8. Dairesi’nin malum “ALES kararı” tekrar bunları çağrıştırdı bende.
Konuyu incelerken, bu çerçevede yüksek mahkemenin eski başkanıyla bir görüşmem oldu.
Doğrusu bu kararla ilgili onun görüşlerini merak ediyordum.
Söze “benim söyleyeceklerim sizin işinize yaramaz” diye girdi başkan.
Alışılmış klişe sözleri tekrarlamayı da ihmal etmedi: “Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM) kararları ortada” demek suretiyle…
“Ama, elin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne mi kaldı bizim sorunlarımız. Siz milli hassasiyetleri ile bilinen ulusalcı kimliği ile ön plana çıkan bir hukukçusunuz. Peki bu işin çözümü için sizin bir öneriniz yok mu?” şeklindeki soruma soruyla karşılık vererek şöyle dedi: “Bak aradan kaç sene geçti. Neden bu sorunu 8 yılda çözmediler?”
Araya girip, “Çözüm için 411 milletvekilinin oyuyla kanun çıkartılması üzerine atılan kaos manşetlerini ve kopartılan fırtınaları” hatırlatmam üzerine, “Tabi biliyorum” dedikten sonra hayli ilginç bir öneri getirdi Başkan.
Şaşırtan çözüm önerisi aynen şöyle:
“Oraya da Yusuf gibi bir iki adam bulurlarsa bu iş çözülür. Bak adam yıllarca süren sorunu tek başına nasıl çözdü.”
Başkan’ın “oraya” dediği yer: Anayasa Mahkemesi…
“Yusuf ” diye bahsettiği kişi ise: YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan…
İlginç değil mi?
Bunları ne maksatla söyledi bilinmez ama Başkan’ın kafasının bir hayli karışık olduğu aşikar.
Bu yüzden, ne Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın “Aziz Millet Projesini”, ne “Statükonun Kibirli Mensupları” tespitini, ne de yargı reformunu sorma gereği hissettim.
Ancak sabit, katı fikirleriyle ön plana çıkan Başkan’da bile gözle görülür bu yumuşama beni şaşırttı doğrusu.
Bakalım ilerleyen günler ne getirecek.
Bugün için genele baktığımızda, tartışılan tahliyeler ve ALES benzeri kararların kapsamlı bir yargı reformunu zorunlu kıldığı görülüyor.
Bu konuda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, Adalet Bakanı Sadullah Ergin de böyle düşünüyor olmalı ki…
Olaya “Bıçak kemiğe dayandı” gibi tespitlerle yaklaşıyorlar.
Başbakan Erdoğan “Yargı tarihi bir vebalin altındadır” derken…
Yargıda eş zamanlı radikal adımların atılacağını belirten Bakan Ergin, “Geldiğimiz noktada bıçak kemiğe dayanmıştır. Yargıtay ve Danıştay'ı güçlendireceğiz. Daire ve üye sayıları artacak” diyor.
Yüksek yargının yapısını değiştirecek yasa taslağının Pazartesi günü Bakanlar Kurulu'nda görüşüldükten sonra TBMM Başkanlığı'na sunulacağını belirtiyor.
Umarım, “Statükonun Kibirli Mensupları”nın istismarına yer olmayacak şekilde “Kast Sistemi” kırılıp; “Aziz Millet Projesi” hayata geçirilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.