Bir âlimin ölümü,bir âlemin ölümüdür 2
Sonra Gaziantep ve Urfa'da üç buçuk yıl süreyle askerlik yaptı ve 1945 yılında terhis oldu. Tekrar Babadereli Ahmet Efendi'nin medresesine döndü ve orada klasik medrese usulündeki tahsilini üç yıl gibi kısa bir sürede tamamlayarak icazet aldı. Bu esnada Farsçayı da kendi gayretiyle öğrendi. O dönemde aşırı halsiz bırakan bir hastalığa yakalandı. Yattığı yerden ayağa kalkacak hali yoktu. Bir gün ders arkadaşları yanında iken odasından içeriye hocasının babası Molla Resul Efendi girer, Halis hocamız aşırı rahatsızlığından ve halsizliğinden dolayı ayağa kalkamayınca: Resul Efendi:
- Allahın "Vedud" isminde şifa vardır. Onu zikret" der ve dışarı çıkar. Birkaç defa tekrar edince üzerinden âdeta bir rüzgârın geçtiğini hisseder ve ayağa kalkar. Yanındaki arkadaşları da olan duruma hayret ederler.
Hocamız İcazeti müteakip iki yıl Çat'ın Kızılhasan Köyü'nde, dört yıl Yavi Köyü'nde ve altı yıl da Çögender Köyü'nde İmam-Hatiplik yaptı. Bu esnada eski medrese usulünde olmak üzere, yılda 20-30 civarında talebe okuttu. Akabinde 1957 yılında açılan müftülük sınavına, Erzurum'da dönemin il müftüsü Muhammed Sadık Solakzade Efendi'nin huzurunda girdi. Yazılı, sözlü ve mülakatta üstün başarı göstererek Çat ilçesine müftü olarak atandı. Sonra feraiz imtihanı için Ankara'ya çağrıldı ve dönemin Diyanet İşleri Başkanı Eyüp Sabri Hayırlıoğlu ve Feraiz ilminde mahir olan Başkan Yardımcısının huzurunda üstün başarı gösterdiğinden kendisine il müftülüğü görevi teklif edildi. Ancak anne ve babasının hizmete muhtaç olmaları nedeniyle bu teklifi kabul etmeyerek, Çat'ta ikamet eden ailesinin yanına dönmek için Çat müftülüğü görevini sürdürmeyi tercih etti. Bu görevinde dört yıl kaldı. Bu esnada talebe okutmaya devam etti.
27 Mayıs 1960 ihtilalinde, sekiz ay hapis yattı. Beraat edip çıktıktan sonra Erzurum Merkez Güzelova Köyü'nde beş yıl İmam-Hatiplik yaptı. Diyanet İşleri Başkanlığının ikinci bir emriyle Erzurum Merkez vaizliğinde istihdam edilmek üzere görevlendirildi.
Bu esnada 1967-68 yıllarında dönemin müftüsü Osman Bektaş tarafından görevlendirilerek Trabzon'un Of ilçesinin Uğurlu Köyü'nde Mehmet Rüştü Aşıkkutlu Hoca'dan aşere okuyarak icazet aldı. Erzurum'a döndükten sonra aşere ilminde üç grup talebe okuttu. Vaizlik görevine on sekiz yıl devam ederek, ardından 1982 yılında emekli oldu. Emekli olduktan sonra da Muratpaşa Camii'nde, bitişiğindeki Ahmediye Medresesi'nde, Yukarı Mumcu Camii'nde, kısa bir süre Rize'nin Kendirli Köyü Merkez Camii'nde ve kendi evinde aralıksız olarak talebe okutmaya devam etti. Ayrıca Dadaşkent'te Yukarı Vehbi Efendi namına mâil-i inhidam olan küçük bir cami yerine büyük bir cami yaptırdı.
Halis Efendi Hocamız çok sayıda hac görevini ifa etmiştir. Ayrıca, üç dönem uzun süreli Mekke'de bulunduğu esnada Suudlu ve Suriyeli talebelere Muhtasarul-Meânî ve Beydâvî Tefsiri'nden dersler verdi. Bunun yanında Fethul-Kadîr gibi eserlerden de fıkıh dersleri mütalaa ettirdi. Bu sürede Vehhâbilikle ilgili görüşlerini kaleme aldı. Ancak bu notları daha sonra derlemedi.
Hocamız ders okumaya başladığı andan itibaren klasik medrese sistemindeki Arapça, Mantık, Belagat, İlm-i Arûz, Fıkıh, Fıkıh Usulü, Kelam, Tefsir, Hadis, Feraiz vb. derslerin yanında Marifetname gibi bazı eserleri de okutmaya da başladı. Tedris faaliyetine vefatından bir hafta önceye kadar devam etti. Bu sürede yüzlerce talebe yetiştirdi. Bu talebelerinden bir kısmı halen İlahiyat Fakültelerinde ve diğer fakültelerde öğretim üyeliği yaparken, kırkın üzerinde talebesi de Diyanet İşleri Başkanlığının il veya ilçe müftülüğü başta olmak üzere çeşitli üst kademelerinde görev yapmaktadır. Şehrin çeşitli camilerinde vaaz etmesinin yanında, Hz.Peygamber (S.A.V.) efendimize yazdığı Na't ve Hz. Ebubekr (R.A.)'in "Cud bi Lütfik" kasidesini Arapça olarak tahmis etmiştir. Ayrıca kendisine mahsus birkaç şiiri de bulunmaktadır. Dokuz erkek ve bir de kız çocuğu bulunmakta.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.