Haftanın içinden
Bugün, hafta içinde medyada yer alan haberlerden çıkardığımız bazı notları, küçük yorumlarla okurlarımıza sunmak istiyoruz. Eğer ilginizi çeker ve “tutarsa,” haftada bir bu tarzı devam ettirmeyi düşünebiliriz. Takdiri size ait.
«««
Bursa nutkunun faturası
Hükümetin Yargıtay ve Danıştay’daki üye ve daire sayısını arttıran düzenlemeler yapma girişimine karşı “sokak direnişi” başlatmaya niyetlenen ve bu tavrını M. Kemal’in Bursa nutkuna dayandıran CHP’ye itiraz, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’ten geldi. Kendisinin Türkiye’de Atatürk’ü, Atatürkçülüğü ve Nutuk’u iyi bilenlerden biri olduğunu söyleyen Çelik, M. Kemal’in böyle bir nutku bulunmadığını savundu ve CHP’lileri kast ederek “Atatürk hayatta olsaydı bunları kovalardı” dedi (Habertürk, 3.2.11). Ama kovalama yönteminin nasıl olacağına, Bursa nutku denilen metindeki “el, taş, sopa ve silâh” gibi araçlardan birini kullanıp kullanmayacağına açıklık getirmedi. Çelik’in o nutukla ilgili olarak yaptığı “Bu anarşidir” değerlendirmesi doğru. Ama onun “Böyle bir konuşma yok” dediği Bursa nutku için Kılıçdaroğlu “Var” diyor. İP’liler de öyle. Ve anlaşılan o ki, “Var” deyip ona istinaden eylem yapanlar hep olacak. Ve bunun faturası da hep M. Kemal’e çıkacak.
«««
“Alkol yasağı” ve alkol tüketimindeki artış
“AKP alkolü yasaklıyor” paranoyasının yeniden tırmanışa geçtiği bir ortamda çıkan “Alkol tüketimi altı yılda iki kattan fazla arttı” (Zaman, 30.1.2011) haberi son derece ilginç bir paradoks ortaya çıkarırken, bu konuya özel “duyarlılık” gösterip cayırtı koparmayı sürdüren Sözcü gazetesi, “Kadehler AKP’ye kalktı” manşeti ve “Alkol sınırlamasına öfke kusan vatandaşlar yurdun dört bir yanında sokağa dökülüp, tıksırıncaya kadar içtiler” spotlarıyla (31.1.2011), tartışmaya ayrı bir renk ve çeşni kattı. Acaba Zaman’ın haberinde geçen “alkol tüketimindeki artış” böylesi “tıksırıncaya kadar” içenlerin mi marifeti; yoksa evvelce hiç görülmemiş şekilde tam sayfa gazete ilânlarıyla yapılan rakı özendirmelerinin de bir sonucu olarak Yeşilay’ın alkolizmi önleme amaçlı faaliyetlerini çok daha önemli hale getiren sosyal bir afetin mi işareti?
«««
“Atatürkçülük faşistlikse...”
Sabah yazarı Hıncal Uluç, “Atatürkçü olmak, ona sahiplenmek, onunla gurur duymak, ona özenilmesini istemek faşistlikse, ben faşist olmakla gurur duyarım” diye yazmış (28.1.11).
Ne diyelim? Olsun ona “mübarek.”
«««
Apo: “M. Kemal kurucu önderimiz”
Öcalan’ın avukatlarıyla yakın temas halinde olduğu belirtilen Cengiz Kapmaz, Neşe Düzel’e verdiği mülâkatta Apo’nun “M. Kemal ortak değerimiz, kurucu önderimizdir” dediğini aktarmış (Taraf, 31.1.11). Yoruma hacet var mı?
«««
CHP, cemaatler, siyaset
CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Saygın bir sürü cemaat, siyasete bulaşmamış yüzlerce inanç grubu var. Bunların büyük kısmı siyasallaşmamış, kendi manevî dünyalarında yaşıyorlar. Bunlara her zaman saygı duymamız gerekiyor” demiş (Özlem Akarsu Çelik, Akşam, 29.1.11). Temelde doğru bir yaklaşım. Ama bu mesajın cemaatlere “Siyasetten ve dünyadan tamamen elinizi eteğinizi çekip kendi kabuğunuzda yaşayın” üslûbuyla seslendirilmesi problemli. Ayrıca, cemaatlerin duyarlı olduğu konularda eskiden kalma duyarsız ve hoyrat yaklaşımların terk edilip, dinî değerler başta olmak üzere toplumun gerçekleriyle barışık söylem ve politikaların geliştirilip inandırıcı bir şekilde hayata taşınması da gerekiyor.
Bu konuları çözüme kavuşturacak formül ise Bediüzzaman’ın yaptığı orijinal yorumlarda.
«««
CHP’li gözüyle DP ve ezan
CHP Parti Meclisinin ilâhiyatçı yeni üyesi Muhammed Çakmak, “İnsanlar DP’yi Arapça ezan talebini yerine getirdiği için iktidara taşıdı” diyor (Vatan, 26.1.11). Doğru söze ne denir? “CHP zarif ve ince dindarlığın yaşandığı parti” (Habertürk, 29.1.11) sözüne ise “inşaallah” diyelim...