“Başbakan emriyle” andıç
Genelkurmay’ın basınla, medyanın karargâhla olan yakın ve yoğun ilişkisi öteden beri konuşulan ve tartışılan konulardan biri. Nitekim son olarak Mehmet Ali Birand’ın bu hususta “özeleştiri ve itiraf” niteliğindeki yazıları çok ilgi çekti ve gündem oluşturdu.
Özellikle 28 Şubat döneminde medya yöneticilerine karargâhta verilen irtica brifingleri, generallerin gazetelere açtığı telefonlarla attırılan manşetler, “aykırı” bir duruş sergileyen yazar ve yorumculara savrulan tehditler, hâlâ hafızalarda.
Medya ile kurulan bu anormal ilişkinin internete de yansıdığı; bir taraftan “irticaî” yayın yapmakla suçlanan internet siteleri fişlenirken, diğer taraftan onlara karşı manipülatif yayınlar yapmak üzere “alternatif” siteler kurdurulduğu, kısa bir süre önce ortaya çıkarılan andıçlarla anlaşıldı.
Meselâ 2009 Kasım’ında kamuoyuna yansıyan bir Genelkurmay andıcı, Yeni Asya ile irtibatlı Risale-i Nur Enstitüsü ve sentezhaber sitelerini irticaî siteler arasında zikrederken, nursi.info adlı sitenin Said Nursî, Risale-i Nur ve Nurculuk hakkında yanıltıcı bilgiler verip kara propaganda yapmak üzere kurdurulduğunu göstermekteydi.
Bu haber gündeme geldiğinde Genelkurmay sözcüsü, “Türk Silâhlı Kuvvetlerinin, Başbakanlığın ilgili plan ve direktifleri çerçevesinde irticaî ve bölücü tehdit unsurlarını izlemek üzere kurulmuş, işletilmiş internet siteleri bulunmaktadır’’ şeklinde, doğrulayan bir açıklama yapmıştı.
Hadisenin, dikkat gerektiren iki boyutu var.
Biri, TSK’nın sivil alanda yayın yapan internet sitelerini “irticaî ve bölücü tehdit unsurlarını izlemek” gerekçesiyle takibe alması, fişlemesi, yaftalaması; diğeri ise bizzat kendisinin alternatif siteler kurarak “karşı yayınlar” gerçekleştirmesi.
Hal böyle iken, hükümet sözcüleri her fırsatta kalkıp “Türkiye’de basın hürdür, hattâ bu konuda Batı ülkelerinden daha ileriyiz” diyebiliyorlar.
Dahası, Genelkurmay bu “hiç üstüne vazife olmayan” anormal faaliyeti yaparken, gerekçe ve dayanak olarak Başbakanlığın “ilgili plan ve direktifleri”ni gösteriyor. Yani, Başbakanlığa dayanarak siteleri fişliyor ve alternatif siteler kuruyor.
Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün son açıklamaları, bu garabeti bir kez daha gözler önüne serdi. Önce MSB, irtica.org ve irtica.net gibi sitelerin yayın yaptığı IP adresinin Genelkurmay’a Bakanlık tarafından “ihtiyaç nedeniyle” tahsis edildiğini söyledi. Ardından Bakan Gönül, Genelkurmay’ı kastederek, “İhtiyaç makamının gösterdiği gerekçeyle, ki onlar da Başbakanlığın bir tamimini gerekçe gösterdiler, o şekilde kaynak tahsisi yapılarak emirlerine verildi” dedi.
Ve bu açıklama şunu ortaya çıkarıyor:
Genelkurmay, en başta ağır bir basın özgürlüğü ihlâli olan fişleme ve yanı sıra bağlı göründüğü hükümetin de altını oymaya yönelik “kara propaganda” faaliyetlerini, Başbakanlığın plan, direktif ve tamimine dayanarak gerçekleştiriyor.
Ve bu anormal faaliyetlerin masrafı, Başbakanlığın emriyle, Millî Savunma Bakanlığının millete ait bütçeden ayırdığı tahsisattan karşılanıyor.
Allah aşkına, bu nasıl bir iş? Bu nasıl bir demokrasi? Ve bu nasıl bir sivil irade üstünlüğü?
Ve eğer Millî Güvenlik Siyaset Belgesinde yapıldığı söylenen değişiklikle irtica tehdit olmaktan çıkarıldı ise, irtica.org sitesi niçin hâlâ aktif?
Açılış sayfasında M. Kemal resmiyle birlikte ”Atatürk, irticaî tehditle ilgili olarak milletimizi şu sözlerle uyarmıştı: ‘Milletimiz çok büyük bir devrim gerçekleştirmiştir. Gerçekten yüzyıllardan beri uymaya alıştığımız bir yönetim şeklinin dışına çıkarak dünyada benzeri bulunmayan bir devlet kurduk. Fakat bu yeniliğin kesinlikle tersine bir hareketi gerektireceğini hatırımızdan çıkarmamak gerekir. Bu harekete irtica derler’ ” ifadelerinin yer aldığı bu site niye hâlâ yayında?
Bu durum, reform öncesi MGK Genel Sekreterliğinin, bakanlıkları, devlet dairelerini, üniversite ve okulları “Başbakan adına” denetlediği sistemin farklı biçimde sürdüğünü mü gösteriyor? “Başbakan adına” asker yine bildiğini mi okuyor?