Hey benim güzel Allah'ım, verdikçe veriyorsun
Kimse kusura bakmasın, Süheyl Batum'a fazla yüklenildiği kanaatindeyim. Ordu eleştirilemez değildir.
Bütün kurumlar eleştirilebilir, ordu dâhil.
Biri 'aslan' der, öbürü 'kaplan' der, diğeri 'kâğıttan'.
Söylenenlerin hiç biri gerçeği değiştirmez.
*
Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay'ı eleştiriyoruz.
TRT'yi, PTT'yi, RTÜK'ü icabında yerden yere vuruyor, YÖK'ün canına okuyoruz.
Meclis'ten hükümete, seçilmişten atanmışa herkes hakkında fikrimizi olumlu olumsuz dile getiriyoruz.
Başbakan ve Cumhurbaşkanını olduğu gibi, kimi zaman da kurumsal yaklaşarak Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı hakkında ileri geri konuşabiliyoruz.
Ordu, bu saydıklarımızın neresinde olmalı ki eleştirilemesin?
*
Orduya "Kâğıttan kaplanmış" yakıştırmasında bulundu diye CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum'un üzerine bu kadar fazla gitmenin gereği var mı?
Düşüncesi böyleymiş adamın, ne yapalım?
Darbe bekliyormuş, yapılmayınca bozulmuş, hevesi kırıldığı için sinirlenmiş.
Plan aşamasında kalmasını hazmedememiş, içindekini safiyane dökmüş.
Hava soğuk diye, kar yağdı da yollar kapandı diye kışa kızılmaz ki.
Kış kışlığını yapacak.
*
Bu tartışma çerçevesinde fakirin dikkatini çeken iki husus oldu.
Batum, konuşması ekranlarda yayınlandıktan sonra tepkiyle karşılaşınca özür diler gibi bir açıklama yaptı.
O sırada kurduğu -daha doğrusu kuramadığı- cümle ilginçti.
Gazeteciler, o ifadeyi yazılı hale getirmekte zorlandı.
Televizyoncuların işi kolaydı.
Konuşmayı aynen aktardılar, anlayan anladı.
Ama gazete muhabirleri de editörleri de Batum'un cümlesinin ağzını yüzünü düzeltmek için epey ter döktüler.
Öyle anlaşıldıysa özür dileyebilirmiş gibi bir anlam çıkıyordu da özür dileyip dilemediği tam belli değildi.
Ayrıca "onlar bilir kimin nasıl konuşacağını" mealinde bir garip ifade vardı ki nasıl bir mantığa dayandığını çözmek için, herhalde hukuk profesörü olmak gerek.
Esasen o da yetmez; CHP'li hukuk profesörü olmak belki...
*
Sanmayın ki Batum'a fazla yüklenildiğini söylediğim halde, onu başkaları gibi eleştirmekteyim.
Burada üzerinde durduğumuz husus farklı.
Cümle kurmakta zorlanması, özür dileyip dilemediğinin net şekilde anlaşılmaması, kendini savunurken ordu ile kendi gibiler arasında tuhaf bir ilişki bulunduğuna üstü kapalı vurgu yapması, "kol kırılır yen içinde" demeye getirirken, başkalarını karalamaya çalışması falan...
Biraz daha çalışırsak, falanın yanına bir de filan çıkar, o kadar.
*
Geçelim dikkat çeken ikinci açıklamaya.
O da Genel Başkan Kemal Bey'den geldi:
"Ordu eleştirilecekse, onu ancak CHP Genel Başkanı yapabilir."
Helal olsun!
Beklemediği yerden eline yüklü miktarda para geçmiş, ardından kayınvalidesi kaza geçirmiş, karısı ölmüş de "Hey benim güzel Allah'ım, verdikçe veriyorsun" demiş ya adam...
Tıpkı o hesap; CHP yöneticileri konuştukça, Başbakan Erdoğan boşuna memnun olmuyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.