ERBAKAN
Bir ömürlük bir kardeşlik.
Yıl 1959... Yuvarlak iğne yapamadığımız yıllardan geliyoruz. Yassı iğneler vardı. Adana’nın değerli iş adamlarından Mahmut Mühür, “Necmeddin Erbakan derin su pompası yapan Gümüş Motor fabrikasını kurdu. Her şeyi yerli olacak. Ben, kira almayacağım. Mağazamda yer verecek ve ortak olacağım. Ortak bulun” dedi. Çok heyecanlandık. Türkiye iğne yapamazken motor yapacaktı. Ortak olduk. Necmeddin beyle tanıştık. 4 tane motor getirdik. Böyle başlayan dostluğumuz 52 yıldan beri kesintisiz devam etti.
Fikir, tavır ve eylem yanlışlarına karşı sert olan Erbakan, kimsenin şahsen aleyhinde konuşmaz ve şahsen kin tutmaz, bütün hayatıyla güzel bir insandı. Kendi samimiyet ve fikrine olan inancı, karşı fikir ve istikamete karşı tavrını, şahıslara karşı tavrı olarak değerlendirmek yakın tanıyanları için imkansızdı.
Dava adamıydı. Israrlıydı. Kendisine zaman kaybettirdiğini düşündüğü kimselerle arasına mesafe koyardı.
İnancı, millet ve insani değerler yolunda koştururken yorulmak bilmezdi.
Kendisinin hizmet için gerekli gördüğü istikamete ters düşmeyen herkese karşı vefalıydı. Daima en güzel şekilde davranmaya özen gösterirdi.
Tek cümleyle ifade etmek gerekirse, tam bir Müslüman’dı. İslam ahlakıyla yaşardı. İbadetlerine düşkündü. Bu konuda binlerce hatıradan birisini nakletmem gerekirse:
Milli Nizam Partisi’ni kurduğumuz zaman imkanlar sınırlı. Teşkilatımızın misafirperverliği nedeniyle sıkıntıya girmesini önlemek için, kural koymuştuk. Parti ziyaret ve toplantılarımızda peynir, zeytin ekmek yenecekti. Bazı kaide dışına çıkanlar da olurdu. Mesela Beyoğlu İlçe Başkanımız, “Koskoca Mehmet Bayramoğlu’nda da peynir zeytinle olmaz” diye Karadeniz diretmesi gösterirdi. Genelde ilçelerde evlerde kalırdık. Misafir fazlalığından çoğu zaman da aynı odada yatardık. O gün kim bilir kaç il ve kaza dolaşmış, kaç yerde saatlerce konuşmuşuz. Gece uyandığım zaman bazen görürdüm ki Necmeddin Bey yorgunluğa aldırmıyor, teheccüt namazı kılıyor.
Necmeddin Beyin gayret ve başarılarını, üniversite hocalığı, Gümüş Motor ve Odalar Birliği’ndeki sanayi hamlesi ve siyasetteki yılmaz yorulmaz gayretleriyle, yani üzerine aldığı sorumluluklarla sınırlamak imkanı yoktur. Sadece onun vazife olarak yüklendiği konulara bakarak hakkında hüküm verilemez. Onun esas sorumluluğu, her Müslüman gibi genel bir sorumluluktur. Yani iyiliği yaygınlaştırmak, kötülüğü önlemek. Çoğumuzdan farkı bu işi daha gayretle ve daha iyi yapardı.
Sorumluluk olarak yüklenmediği sahalarda da aynı gayretle koşardı. Politikadan önce de davet edildiği her yere gider, konferans verirdi. Devrim otomobili için Köşk’e kadar çıkarak, Cemal Gürsel’e brifing veren o idi. Her hayırlı işte onu görmek mümkündü. Örneğin Ali Fuat Başgil’in Cumhurbaşkanlığı meselesinde milletvekili olmadığı halde en önde koşanlardan biriydi. Bir hatıra:
1961’de ben Adana’dan, Dr. Hasan Fehmi Boztepe de Antalya’dan milletvekili olmuştuk. Boztepe ile fakülte talebe cemiyetlerinde 4 yıl arkadaşlığımız vardı. Ali Fuat Başgil’i bulup onu Cumhurbaşkanı yapmalıydık. Otelleri dolaşıyor, her yerde onu arıyorduk. Kızılay’daki Barikan otelinde yatsı zamanlarında lobiye girdik. Resepsiyondan soralım diye ilerlerken, Necmeddin Beyi karşımızda bulduk. Aşağıda nöbet bekliyormuş, Bizim ne için geldiğimizi sormadan anlamıştı ve doğrudan, “Ali Fuat Bey 4. katta” dedi ve oda numarasını verdi. Biz odaya girdik. Çok geçmedi, belki ancak yarım saat olmuştu. Bir albay geldi ve Başgil’e, “Milli Birlik Komitesi sizi bekliyor. Gideceğiz” dedi. Başgil, “5 dakika sonra. Lütfen dışarıda bekleyin” dedi. TBMM Başkanlığı’na hitaben Cumhurbaşkanlığına adaylık dilekçesini yazdı. Biz de imzaladık. Mutlaka döneceğini söyledi ama dönemedi. 15.10.1961’de İstanbul senatörü olarak seçilen Ali Fuat Başgil, TBMM albümüne 25.10.1981’de istifa etmiş olarak kayıt düştü.
Söz buraya gelmişken diğer bir değer olan Ali Fuat Başgil’den de güzel bir anı ile bağlayalım. Odalar Birliği, Milli Nizam Partisi, Milli Gazete ve MNP yapısı üzerinde tazelenen diğer partilerin kuruluşlarına geçmeye bu sütunun sınırları imkan vermez.
TBMM ikinci dönem ben tekrar Adana’dan, Başgil İstanbul’dan milletvekili olduk. Başgil ve 15 milletvekili Türkiye-Mısır Parlamento Dostluk Grubu’nu kurduk. Başgil başkan, ben başkan vekili. Bir seneden fazla güzel bir çalışma oldu. Fakat Mısır Seyyit Kutub’u idam etti. Haberi alır almaz biz de, dostluk grubunu ittifakla feshettik.
Birbirini çok seven, milletin gönlünde de Cumhurbaşkanı sevgisiyle beraber yer alan iki güzel adamı, birlikte anmak nasip oldu. Mekanları cennet olsun. Muhterem Erbakan ailesinin bütün fertlerine, aziz milletimize ve bütün İslam alemine başsağlığı diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.