28 Şubat darbecileri ve Erbakan Hoca
Erbakan Hocanın ölüm haberleri ile 28 Şubat darbesinin yıldönümü aynı günlere rastlayınca ilginç tesadüfler de -buna isterseniz çelişkiler de- diyebilirsiniz ortaya çıktı. Gazetenin birinde sürmanşette 28 Şubat darbesinin yıldönümü münasebetiyle emekli bir askeri hakim ile yapılan bir görüşme "Darbeciler siyasi sapık" başlığı altında verilirken aynı gazetenin manşetinde Erbakan Hoca'nın vefat haberi, "Vasiyeti halk oldu. Türk siyasetine damga vuran Necmettin Erbakan, mağduru olduğu 28 Şubat darbesinin yıl dönümünden bir gün önce hayata veda etti. Devlet töreni istemeyen Erbakan, vasiyeti gereği sade bir törenle toprağa verilecek" başlığı altında yer alıyordu.
Aslında bu iki başlık iki farklı zihniyeti öz olarak veriyordu. Bunun üzerine belki ciltlerle kitap yazmak mümkündür. Çünkü, Erbakan Hoca başlı başına bir tarih idi, ömrünü olaylarla geçirmiş, kısacası bir mücadele adamıydı. Bununda ötesinde devrimciydi. Devrimi bazılarının sandığı gibi silahla değil yılmaz iradesiyle, direnciyle, hep ileriye bakışıyla geçekleştirmiştir. Böyle olmasaydı daha öncesini bir kenara bırakırsak 1969 bağımsızlar hareketi ile başlayan arkasından kurduğu 4 partisi kapatılmasına, hapislere girmesine rağmen yılmadan bir beşincisini kurarak yoluna devam edebilir miydi? Bugün yıllarca savunduğu fikirleri dost düşman hemen herkes tarafından savunulur, saygıyla anılır mıydı? Gönül elbette Erbakan Hoca'nın ölümünden sonra ortaya konulan değerlendirmelerin daha önce konulmuş, konulabilmiş olmasını arzu ederdi ama vefatın arkasından yazılan tüm yazılar ertelenmiş itiraflar olarak nitelendirilebilir. Sanıyorum tüm bu yazılar ileride kitap haline getirilebilir. Bunun ötesinde Erbakan Hoca'nın sağlığında başlanmış olan hayatını ve mücadelesini anlatan kitap çalışması tamamlanarak tarihe belge olarak bırakılır. Çünkü,Erbakan Hoca'yı ancak vefatının arkasından tanıma fırsatı bulan kesimler için bu çok önemlidir.
Ancak, hemen belirteyim ki 3 günden beri gazeteleri incelerken gördüm ki Erbakan Hoca aslında gönüllerde yer etmiş ama nedense bu durum itiraf edilememiş, itiraflar bugünlere bırakılmış. Bir büyük devlet adamının ölümünden sonra da olsa takdirle ve saygıyla anılması ona gönül verenleri elbette mutlu etti. Özellikle de yıllar boyu olduğundan farklı gösterilmeye gayret edenler Erbakan Hoca'nın hiç olmazsa ölümünün ardından değerini itiraf edilmeleri bir kadirşinaslık olabilir. Ama geçtiğimiz yıllarda Devrim Otomobilini konu alan bir film çekilmiş ve film boyunca bu işe emeği geçenler arasında Erbakan Hoca'dan hiç söz edilmemişti. Bu bir bilgi eksikliği mi yoksa bir gerçeği gizleme gayreti miydi bilemiyorum ama ölümünün ardından bir gazetede onun mücadelesinden ve çalışmalarından söz edilirken, "Türkiye'nin ilk yerli otomobilini yaptı" denerek hep gizlenmeye çalışılmış olan bir geçeğe dikkat çekiliyordu.
Kısacası medyanın çok büyük bir bölümünün bugün Erbakan Hoca'nın mücadelesine alkış tutmasını eleştirecek değilim, böyle bir tavrı doğru da bulmam. Bu tür yayınlar bundan sonraki günler, aylar ve yıllar boyunca da devam edecektir. Çünkü, Erbakan Hoca'nın Türk siyasetine katkıları, ülkeye kazandırdıkları bir iki yazı ile bitirilecek gibi değildir.
Bu vesileyle bir hususu hatırlatmak istiyorum. Bu ülkeye hizmet edenleri takdir etmek, alkışlamak için niçin ille de ölümünü bekleriz? Niçin sağlığında bir takım siyasi ve ideolojik mensubiyetlerimizin esiri olarak gerçekleri ya gizler ya da ters yüz ederek topluma sunarız? Böylece ülkeye zarar veriyor, zaman kaybettiriyor değil miyiz? Eğer Erbakan Hoca'nın vefatının ardından verilen destek sağlığında verilmiş/verilebilmiş olsaydı 28 Şubat darbesi yaşanır, ülke bir kaos dönemine mecbur ve mahkum olur muydu? Geçmişte hakkın ve doğrunun yanında yer almayarak ya da alamayarak darbecilere hizmet edilmiş, darbecilerin uydurduğu bir takım yalanlarla toplumun sindirilmesine destek verilmiş olmadı mı? Toplumun her alanda daha ileri noktalara gelmesi engellenmiş, en azından geciktirilmiş olmadı mı? Böyle olunca da ne sebeple olursa olsun darbecilere destek verenler darbecilerin suç ortaklığını yapmış olmadılar mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.