İbret alınırsa çözüm doğar
Tek adam ve diktatörler için zaman daralmış, fırsat büyümüştür. Bu dar zamanda, kavgasız kansız değişim başarana, millet ve tarihin ödülü büyük olur. İbret alınmaz, bu halk hareketleri, kan ve zorbalıkla atlatılmaya çalışılırsa arkadan gelecekler daha ağır olur.
Göz kendini görmüyor. İbret gerek. Ulaşım, iletişim ve bilgi yaygınlığı ile üçüncü bin yıl, yani 21. asır, ibretlerle başladı. “Benden değilsen düşmanımsın” diyen Bush, ne hale geldi. Kendine ve ülkesine, kimsenin yapamayacağı kötülüğü yaptı. Süper güç, süper ibretle 21. asra giriş kapısı oldu.
ABD ve AB’deki ekonomik ve sosyal çöküntü, siyasi yetersizlik yanlışlarındandır. Tarih boyu siyasi güç, kalkınmanın motoru, ahlakın kalkanı; siyasi zafiyet çöküş nedeni olmuştur. Batı siyaseti, milletten uzak; manevi ve insani değerlerden yoksundur. Evrensel gizli örgütlerle, sömürgeciliği devam ettirmek isterken, gizli dünya devletine, Siyonizm’e tutsak düşmüştür. İnsan ve toplum, iman, ahlak, adalet ister. Dinsiz ahlak, dayanaksız; ahlaksız insan, anlamsızdır.
Allah Resulü,“İki günü müsavi olan zarardadır” diyor. Bu, 1) Çalışmak, ileri gitmek ve 2) İmkanları kullanma sorumluluğudur. Otomobil varken kağnıda kalmak imkanı kullanmamaktır, zarardır. Şehir devleti dışında seçim imkanı yoktu. Şimdi var.
ABD ve AB’deki temel çöküntüleri bir tarafa bıraksak dahi, Tunus, Mısır, Libya, Cezayir, Yemen, Bahreyn’de sokağa dökülen halk, ibret aynasıdır. Bulunmaz bir devlet adamı da olsa, tek adam devri geçti. İki asır önce, en fazla 400 meslek vardı. Bugün sadece uçak iş kolunda iki binden fazla meslek var. Geçen asrın Batı demokrasisi bugüne yetmez.
Perşembenin gelişi çarşambadan sezilir. Özellikle siyaset, ileriye bakma sanatıdır. Ulaşım, iletişim, bilgi yaygınlığı ve meselelerin çeşitliliği üzerinden bakınca, istişarenin milletle yapılması gereği daha da netleşmektedir. Milletler layık oldukları idareyi bulur. Diktatörlerin şu son durumu, hele hele evrensel gizli örgütler için büyük ibrettir.
Bu gerçekler, önüne bakan herkes tarafından görülmektedir. Ben de yazmıştım. Şimdi o yazdıklarıma atıf yaparak, tek adamlara ve özellikle Masonluk, Rotaryen gibi yanlışlıklara bir kere de bu vesileyle söyleyelim. Yeni Wikileaks’ler, bu “Görünmeyen diktatörlerin” kara kutularına da girecek. Felaket gelip çatmadan aylar önce Saddam’a mektup yazmış; krallara da, “Siyasetname” kitabımda 46 sayfa yer ayırmış, “Halka dayanan bir sistem değişikliği” demeye çalışmıştım. Oradan birkaç cümle:
Saddam’a mektubu, B.Elçilik eliyle gönderdim. Sonra da 3 Ocak 2003’te Vakit gazetesinde yayınlandı. Saldırı, 3 ay sonra 18 Mart’ta başladı. Hemen, İslam Konferansı Teşkilatı, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’ni, “Irak halkı için en geç 6 ay içinde ileri bir demokrasi kuralım” diye davet etmesini ve gerekçelerini arz etmiştim.
3 Şubat 2003’te Amerika halkına açık mektupta, “Silah gücüne dayanarak savaş çıkarmak, Amerika’ya da zarar verecek. (Sayfa 2073- 2076)”
“Monarşiden Gerçek Demokrasiye” başlığı ile, (4.cilt Sayfa 2025-2070) kansız, kavgasız demokrasiye geçmek için zaman daraldı. Ama fırsat var. Başarırsanız, millet ve tarih, sizi ödüllendirecek.” Kitaptan birkaç cümle: “Bugüne kadar krallıkla yürütülen milletlerin en büyük şansı, halkla yönetim arasına lobiler gibi bir aracı sınıfın demokratik yapı içine oturma fırsatı bulamamış olmasıdır. (s.2040)”
“Sömürgecilik, kuvvet, devlet güç ve deneyimleri ile devam ettirilememiştir. Zamanı gelen tohum, toprağı yarar. Zamanı gelen fikir engellenemez.// Devam, siyasetin bir iyilik eğitimi şekline dönüşmesi, doğru bir yapıya kavuşmasıyla mümkündür. (s.2037-2039)
“Gerçek demokratik hareketi, dış tazyiklerle oluşturmak imkanı olmadığı gibi taklide dayalı bir ithal malı olarak yaşamak imkanı da yoktur.”(s.2040).
Tek adamlar tehlikeyi gördü. Uçurum, evrensel gizli örgütler için hâlâ kör noktada. Uyarmakla sorumluyuz. Kötü son her zalim için kaçınılmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.