Baykal’dan Akit’e “kaset” açıklaması
Pandora’nın kutusu açılınca ana muhalefet CHP’yi, yargının bir kısmını ve candaş medyayı bire bir ilgilendiren, dehşet veren iddialar gündeme bomba gibi düştü.
Son dalgada gözaltına alınan Muhabir İklim Bayraktar Kaleli’nin ifşaatlarını haberlerimizden takip ediyorsunuz...
İnsanın midesini bulandıran, tüyler ürperten, korkunç ifşaatlar bunlar.
Şimdi ortalık yerde, bir savcılık ifadesi, teknik takibe takılan görüşmeler, taciz iddiaları, pazarlıklar ve şok bir şantaj var.
Bu olayın bir tarafında başbakanlığa aday olmuş CHP eski Genel Başkanı, diğer tarafında ise 12 Haziran’da Başbakan olmak isteyen CHP’nin yeni Genel Başkanı var...
Bir de bunlara payanda olan bir kısım yargı mensubu ve candaş medya var...
Bu gelişmeler ilerleyen günlerde CHP’ye ne getirir, ne götürür bilinmez ancak;
Kaleli’nin kendisini taciz etmekle suçladığı Baykal’ı kayda almak için CHP Genel Merkezi’nde Kemal Kılıçdaroğlu’yla görüşme yaptığı, Gürsel Tekin’e durumu aktardığı ve bir dizi girişimde bulunduğu iddiaları Türkiye’nin hafızasına kazınacak.
Kılıçdaroğlu’nun Bayan Kaleli’ye söylediği iddia edilen “Tacizi kendi imkânlarınla çek getir” sözleri ise siyaset tarihine kara bir leke olarak geçecek.
Yazık!
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran bir CHP bunları asla hak etmiyor.
Baykal’ın seks skandalından hemen sonra görüştüğümüz bir CHP kurmayı, “Burası İspanya değil, İngiltere değil, İtalya hiç değil, burası Türkiye Cumhuriyeti kardeşim. Bizim seçmenimiz de bu tür şeyleri tasvip etmez” demişti...
Gerçekten de öyle oldu.
Deniz Baykal, siyasetten çekilmek zorunda kaldı.
CHP’linin yarası henüz küllenmemişken şimdi yeni bir skandalla karşı karşıya Cumhuriyet Halk Partisi...
Çetin bir sınav daha bekliyor 30 yıldır iktidar yüzü görmemiş kitleleri.
Siyaset böyle bir şey işte.
“Kimse kimsenin acısına mola vermiyor” maalesef...
Dün erken saatlerde bu konuyla ilgili ne düşündüğünü merak ettiğim tartışmaların odağındaki isim Deniz Baykal ile bir görüşmem oldu.
Baykal, bu konuda sağduyulu, iyi niyetli herkesin olayı gördüğünü, herhangi bir şekilde bu tartışmaların bir parçası haline gelmek istemediğini söyledi.
Şifreleri açıklamasının ayrıntılarında saklı olan bir de göndermede bulundu.
Baykal’ın şu ifadeleri aslında bir adresi açıkça işaret ediyordu: “Durum o kadar açık ve net ki başka bir şey söyleme gereği hissetmiyorum. Durumu aydınlığa kavuşturmak için destek vermeme, yardımda bulunmama gerek yok.”
Olayın şokunu üzerinden atamadığı anlaşılan Baykal, teknik takip ve savcılık ifadelerine dayandırılan haberlerde yer alan “şantaj” ve “büyük balık” iddialarını hatırlatmam üzerine ise şu yorumda bulundu:
“Bu konuda sağduyulu, iyi niyetli herkes olayı görüyor. Milletin sağduyusuna güveniyorum ve herkesin olayı en doğru şekilde değerlendireceğine inanıyorum. Benim bir değerlendirme yapmama gerek yok.”
Daha fazla konuşmak istemediğini dile getiren Baykal, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun söz konusu muhabire ‘çek getir’ demesini nasıl karşılıyorsunuz?” şeklindeki sorumuza ise yine şu kaçamak cevabı verdi:
“Halkın ahlakına, sağduyusuna güveniyorum.”
Bakalım halkın ahlak ve sağduyusu 12 Haziran’da sandığa nasıl yansıyacak?
Bekleyip göreceğiz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.